TBMM (AA) - TBMM Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, "Bu tür yayınlara reklam verenler, bu yayınlar yapılsın diye üstüne para verenler. Televizyon izleyicisinin bunu bilmesi lazım. Bu tür yayınlara reklam verenler üzerinde toplumsal baskı oluşturulmalı." dedi.

Evlilik Programlarının Aile Kurumuna Olumsuz Etkilerini Araştırma Alt Komisyonu, AK Parti Gaziantep Milletvekili Canan Candemir Çelik başkanlığında toplandı.

Çelik, komisyon olarak, evlilik programlarını bütün boyutlarıyla incelemek, şikayet konusu hususları araştırılması ve yaşanan sorunların çözüme kavuşturulması için neler yapılabileceğini ortaya koymak için ilgili kamu kurumlarından bilgi ve belge talebinde bulunduklarını aktardı.

RTÜK'ten, evlilik programlarının bütün boyutlarıyla incelenmesi, bu programların ne olduğu, diğer ülkelerdeki örnekleriyle karşılaştırılması, bunların toplumdaki rolü, programların içerik denetiminin hangi usul ve esaslara göre belirlendiği, reyting bilgileri ve sponsorlar gibi konularda ayrıntılı bir rapor talep ettiklerini belirten Çelik, TÜİK'ten de evlilik programlarına katılan ve burada evlenen kişi sayısı ile boşanma sayılarını gösterir istatistiki bilgiler istediklerini anlattı.

Kurumların yaptıkları bilgilendirmeler üzerine çalışmalarını yürüteceklerini dile getiren Çelik, alt komisyon olarak konuyu bütün boyutlarıyla ele alacaklarını ve bütün tarafları komisyon çalışmalarına ortak edeceklerini ifade etti.

-"Televizyon izleme oranı çok yüksek"

Aile Bütünlüğünün Korunması Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Düzce Milletvekili Keşir ise sosyal olayların tek bir sebep ve sonuca bağlı olmadığını, aileyi etkileyen faktörleri çok geniş tuttuklarını ve bu başlıklar içinde medya konusunu da geniş bir şekilde ele aldıklarını anımsattı.

Medyanın, yayınlarında kamu hizmeti bilincini göz önünde bulundurması gerektiğinin altını çizen Keşir, "Ben ticari bir kuruluşum, özel sektörüm, izleyiciler benim yayın politikama karar verir, reyting ve reklam döngüsü içinde ben karar veririm, ticari bir yayındır" deyip çok kapitalist bir söylemde bulunulamayacağına dikkati çekti.

Bugüne kadar yapılan değişik araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de televizyon izleme oranının hemen her yaş grubunda çok yüksek olduğuna işaret eden Keşir, medyanın kamera arkasında çalışan profesyonellerinin ise bu yayınların aileye zarar verdiğini ve çocukların izlememesi gerektiğini dile getirdiklerini bildirdi.

Medya profesyonelleri üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, medya çalışanlarının yüzde 63'ünün medyanın denetlenmesi gerektiğini söylediğini belirten Keşir, bu kişilerin yüzde 76'sının medyanın aile değerleri üzerinde etkili olduğunu düşündüğünü kaydetti.

Medya profesyonellerinin yüzde 57'sinin ise medyanın aile değerlerini koruma kaygısının olmadığını ve dizilerin aileyi olumsuz etkilediğini düşündüklerini belirten Keşir, medya çalışanlarının yaptıkları işin içeriğinden çok hoşnut olmadıkları anlamının çıkartılabileceğini ifade etti.

- "Ailenin kutsiyeti önemsenmiyor"

Evlilik programları yapılırken ailenin kutsiyeti önemsenmezken, ticari faaliyetlerle ilgili reklamlarda ise ailenin kutsallığı ve sıcaklığı üzerinden ürünlerin pazarlandığına dikkati çeken Keşir, evliliğin kurulma aşamasının, doğal seyrinde gitmesi ve gösterinin bir parçası olmaması gerektiğini söyledi.

Bu tür programlarda tarafların öncelikle birbirlerinin ekonomik durumlarına ilişkin sorular yönelttiğini hatırlatan Keşir, "Evlilik başlangıcının, bu kadar avam bir pazarlık unsuru haline gelmesi, bence aile kurumuna en başta verdiği zarar." değerlendirmesinde bulundu.

Sağlıklı bir evlilik başlangıcında çok yakınlara danışılabileceğinin altını çizen Keşir, ancak bu programlarda stüdyoda hiç birbirlerini tanımayan konukların evlilik kararı üzerinde beyanda bulunmasının ve bunu eğlence haline getirilmesinin de sıkıntılı bir durum olduğunu dile getirdi.

"Bu tür yayınlardan şikayet edenler şunu bilmeliler; Bu tür yayınlara reklam verenler, bu yayınlar yapılsın diye üstüne para verenler. Televizyon izleyicisinin bunu bilmesi lazım." ifadesini kullanan Keşir, bu tür yayınlara reklam verenler üzerinde toplumsal bir baskının oluşturulması gerektiğini vurguladı.

-"Niye kendilerine bu zulmü ederler o yayına çıkanlar?"

Evlilik ve moda programlarına katılanlara da değinen Keşir "İnsanlar kendi özel hayatları, giyim tercihi, evlilik tercihi olabilir, herhangi bir şeyle ilgili, hiç tanımadığı insanlara bu kadar yorumları niye yaptırırlar? Niye kendilerine bu zulmü ederler o yayına çıkanlar?" diye konuştu.

Ayşe Keşir, bu tür programlara bir düzen ve disiplin getirilmesi için RTÜK'ün ve yapımcıların bir araya gelerek, yayınların hangi ilke ve prensip kararları doğrultusunda ve formatta yapılacağı konusunda çalışma yürütülebileceğini aktardı.

Medya yayınlarında, aile dostu kriterlerinin belirlenmesi gerektiğini belirten Keşir, bununla ilgili olarak yayın kuruluşlarının teşvik edilmesi önerisinde bulundu. Keşir, böyle bir teşvik mekanizmasıyla yapımcıların daha doğru ve toplum faydası gözeten yayınlara yönlendirilebileceğini söyledi.

"Devlet kapatsın, gereğini yapsın" demenin tek başına biraz kaçamak bir çözüm olduğunu ifade eden Keşir, yasaklamanın ve kapatmanın tek başına çözüm olmadığını kaydetti.

Keşir, RTÜK'ün özellikle daha uzlaştırıcı, motive edici ve ilkeleri belirleyici bir kuruluş olarak medya mensuplarıyla daha sık muhatap olmasının önemine dikkati çekti.