Türkiye’nin hedefini tekrar AB’ye yöneltip, üyelik için pazarlık sürecinin başlamasıyla batıya odaklanması ülkemiz için refah getirecektir. Hatta yeni açılan maddelerle; hukuk, özgürlük ve demokrasinin AB standartlarına getirilmesi terörü bile çözecek ciddi bir çıpa olacaktır. 2015 yılı seçimlerle, gerginliklerle ve terörün tekrar başlamasıyla ekonominin kaybettiği bir yıl oldu. 1 Kasım seçimleriyle tekrar gelen istikrarlı AK Parti hükümetinin yaşattığı balayı sadece 1 ay sürebildi. Seçimleri yüzde 50 gibi bir oranıyla kazanan Davutoğlu, reformlara ve Avrupa Birliği’ne odaklanmayı hedeflerken dış ilişkilerde bazı çatlaklar oldu. 2016’ya girerken Rusya ile aramızda çıkan uçak krizine, Rusya çok sert tepki gösterdi. Dost olan ve ciddi ekonomik ilişkileri olan iki ülke arasında yaşanan bu kriz; ihracat, turizm ve lojistik ayağında şok etkisi yarattı. Hem petrol fiyatlarının düşmesinden dolayı hem de batının koyduğu ambargolardan dolayı Rusya zaten geçtiğimiz yıl başlayan ve hala devam eden bir kriz içindeydi. Özellikle petrol fiyatının düşmesinden dolayı bütçesinde 100 milyar dolar açık olmuş, parası yüzde 50 değer kaybetmiş ve ülke topyekûn fakirleşmişti. Türkiye’ye gelen turist sayısında geçen sene 700 bin düşüş yaşanmıştır. İhracatımız ise yüzde 40 gerilemiştir.

Rusya ile ticaret yapan Türkler tedirgin
Rusya ile yaşanan bu gerginlik elbette, Türkiye olarak bizim ihracatımızı ve turizm gelirimizi önemli ölçüde etkilemekte. Ancak bu durum Rusya’ya da aynı ölçüde zarar vermektedir. Rusya’yla; dış ticaretimiz 30 milyar dolar ve bunun 20 milyar doları bizim aldığımız petrol ve gazdan oluşmakta. Rusya’nın verdiği sert tepki; Rusya ile ticaret yapan ve orada yatırım yapan Türkleri tedirgin etmektedir. Bu durum Rusya’ya güveni sarsıp uzun soluklu sermaye girişini engelleyecektir. Umarım kısa zamanda bu ilişkiler tekrar düzene girer Putin’in tepkisi sırf ekonomik alanda da kalmıyor. Ortadoğu’da Suriye’nin bütünlüğünü sağlayacak bir çözüm aranırken; Rusya’nın İran ve Irak’la ciddi bir bloklaşmaya gitmesi ortamı daha da germektedir. Öbür taraftan Rusya’nın tehditvari yaklaşımı; Amerika, Almanya ve son olarak İngiltere’nin işin içine girmesine sebep olmuştur. Bu kutuplaşma umarım Suriye’deki çözümün engellenmesine sebep olmaz.

Türkiye hedefini AB’ye yönelmeli
Başbakanımızın 1 Kasım seçimlerinden sonra gerginliği azaltan, muhalefetle işbirliğini artıran, hukuk sistemimizi rayına oturtarak topyekûn güven ortamı oluşturacak söylemleri Türkiye’de ortamı rahatlatıyor. Ayrıca Türkiye’nin hedefini tekrar AB’ye yöneltip, üyelik için pazarlık sürecinin başlamasıyla Batı’ya odaklanması ülkemiz için refah getirecektir. Hatta yeni açılan maddelerle; hukuk, özgürlük ve demokrasinin AB standartlarına getirilmesi terörü bile çözecek ciddi bir çıpa olacaktır. Yine aynı şekilde AB ile vizelerin kalkması da; 5 milyona yakın Türk kökenli vatandaşımızın yaşadığı Avrupa ile sosyal, kültürel ve ticari bağları güçlendirecektir.

Başbakan seçim vaatlerini devreye sokuyor
Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun halkın refah seviyesini artıracak seçim vaatlerini birer birer hızlı bir şekilde devreye sokuyor olması piyasayı elbette canlandıracaktır. Ancak asgari ücretin artışıyla; özellikle tekstil gibi emek yoğun sektörlerde oluşan işveren yükünün bir kısmı devlet tarafından karşılanmazsa; işverenin istihdam kapasitesi ciddi anlamda azalacaktır.

Teknoloji ağırlıklı katma değer yaratan ürünler üretmeliyiz
Ekonomi alanında ana hedef; mutlaka istikrarlı, ihracat odaklı ve sürdürülebilir istihdam yaratan büyüme olmalıdır. Bu yeni büyüme modeli için; büyük bir atılım yapılması ve Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtarılması gerekir. Bunun da yolu; eğitime önem vermek, inovasyon teşvik etmek, teknoloji ağırlıklı katma değer yaratan ürünler üretmekten geçer. Umarım 2016 yılında; serbest rekabete dayalı ihracatla dünyaya açılan ekonomisi ve iyi işleyen hukuk sistemiyle Türkiye; Avrupa Birliği ve demokrasi çıpasıyla, barışı sağlayan, ekonomisini geliştiren ve insanların barış içinde yaşadığı, bütün Ortadoğu toplumlarına ilham veren örnek bir ülke konumuna geçer.

Rusya’yla; dış ticaretimiz 30 milyar dolar. Bunun 20 milyar doları bizim aldığımız petrol ve gazdan oluşmakta. Rusya’nın verdiği sert tepki; Rusya ile ticaret yapan ve orada yatırım yapan Türkleri Kemal Şahin tedirgin etmektedir.