ABD’nin ekonomi politikası tarafında izleyeceği yol haritasına ilişkin detayalar ortaya çıkmaya başladıkça, piyasalar FED’in de faiz artırım rotası adına ipuçları bulabilirler.

Uluslararası sermaye piyasaları için 2017 oldukça hareketli başladı. Geçtiğimiz yılın ilk aylarında Çin ekonomisine ilişkin endişeler gündeme damgasını vurmuştu ancak bu kez hem ABD, hem de Avrupa’daki gelişmeler dikkatleri üzerinde toplayacak gibi görünüyor. Ayrıca içeride de yoğun bir tempo piyasaları bekliyor. Referandum süreci ile birlikte TCMB’nin para politikası uygulamaları yatırımcıların merceği altında kalmaya devam edecek.

FED VE TRUMP’IN YOL HARİTASI
 2017, ABD’nin yoğun gündemi ile başladı. Hem ülkenin Merkez Bankası’nın (FED) , hem de yeni Başkanı Donald Trump’ın yılın geri kalan bölümünde uygulayacağı politikalar finansal enstrümanların yönünü belirleyebilir. Dolayısı ile bu yıl dünyanın en büyük ekonomisinde para ve mali politikaları birlikte değerlendirilecek. ABD’nin ekonomi politikası tarafında izleyeceği yol haritasına ilişkin detayalar ortaya çıkmaya başladıkça, piyasalar FED’in de faiz artırım rotası adına ipuçları bulabilirler. Bilindiği üzere Fed 2016’nin Aralık ayında yirmi beş baz puan faiz artırım karar almış, 2017 ise üç kez, yine yirmi beşer baz puanlık adımlar ile faiz artırımları yapabileceği yönünde bir mesaj vermişti. Fed’in bir sonraki faiz artırımının zamanlaması da oldukça önemli. Fed yetkililerinden gelen açıklamalar, Banka’nın her toplantısından bir faiz artırım kararı çıkabileceğine işaret ediyor. Mart ayındaki bir sonraki toplantıda da konunun masadaki seçeneklerden biri olabileceği düşünülüyor. Piyasalarda ise bir miktar daha farklı bir görüş var. Piyasalar şimdilik, Banka’nın Mart ayındaki toplantısında faiz artırma ihtimalini %38 olarak görüyor. Fed’in faiz artırım kararına ilişkin olasılığın Haziran ve sonrasında ise %75 civarı ve üzerinde olduğunu görüyoruz. Yani Fed yetkilileri Mart ayını da faiz artırımı için masada tutarken, piyasalar Haziran ve sonrasına daha büyük bir ihtimal veriyor. Trump yönetiminin harcamaları artıran, vergi oranlarını aşağı çeken ve finansal regülasyonları gevşeten bir politika izleyeceği düşünülüyor. Eğer bu strateji hayata geçerse ABD’de daha enflasyonist bir süreç izlenebileceği algısı öne çıkabilir ki, bu da Fed’in faiz artırım adımlarını sıklaştırmasına neden olabilir. Uluslararası piyasalarda Dolar’ın değer kazanmasına zemin oluşturabilecek olan, Fed’in borçlanma maliyetlerini daha hızlı yukarı çekebileceği bu senaryoda, görüldüğü gibi Trump yönetiminin kararları da önem taşıyor. Tabi ki yeni ABD Başkanı’nın söz konusu vaatlerini yerine getiremediği algısı ağırlık kazanmaya başlarsa, Fed yeni bir faiz artırımı için beklemeye devam ederek Dolar’ın, yılın geri kalanında baskı altında kalmasına yol açabilir.

AVRUPA SEÇİMLERİ BEKLİYOR 2017
 Avrupa kıtasında seçimler yılı olacak. İlk odak noktası Fransa’nın Cumhurbaşkanlığı yarışı oldu bile. Kıtada Avrupa Birliği (AB) ve Euro karşıtı akımın güçlenmesi endişe yaratıyor. Fransa’da ilk turu 23 Nisan, ikinci turu ise 7 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı oylaması için adaylığını koyanlar arasında aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri Marine Le Pen de var. Seçimlerde ikinci tura kalacağına neredeyse kesin gözü ile bakılan Le Pen’in AB karşıtı olduğu biliniyor. Fransa’dan çıkacak sonucun ardından, Euro Bölgesi’nin en büyük ekonomisine sahip olan Almanya’nın Eylül ayındaki genel seçimleri gündeme oturacak. Ülkenin mevcut Başbakanı Angela Merkel’in oy kaybettiği ve Sosyal Demokrat partiye olan desteğin arttığı yönündeki sonuçlar anketlere yansıyor. Parasal birliğin en büyük ilk iki ekonomisi olan Almanya ve Fransa’da yeni isimlerin yönetim koltuğuna oturması, hatta Euro ve AB karşıtı fikirleri savunanların güç kazanması, kıtada potansiyel bir siyasi belirsizlik ortaya çıkarıyor. Trump ve Fed Dolar cephesinde nasıl etkili olabilecekse, Almanya ve Fransa seçimlerinin de Euro tarafında o denli güçlü yansımaları olabilir. Dolayısı ile batının gündem başlıklarının, 2017’de küresel piyasaları domine etmeye devam edeceği ifade edilebilir. Para politikası kararlarının yanında, siyasi yönetimlerin stratejileri ve yönetimlerin olası değişiklikleri, piyasaların risk algısında, para birimleri ve emtia fiyatlarında belirleyici olabilir.

İÇERİDE TCMB VE REFERANDUM SÜRECİ
 Uluslararası piyasaların yoğun gündemi sürerken, yurtiçinde de hareketli bir dönem yatırımcıları bekliyor olacak. 16 Nisan’daki referandum öncesinde anketlerin sunacağı bilgiler dikkatle takip edilecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, döviz kurunda artan oynaklık sonrasında para politikasında sıkılaştırıcı yönde aldığı pro aktif önlemler piyasalara net cevap verirken, oynaklık ciddi anlamda gerilemiştir. Yurt dışı faktörler arasında Dolar temasında geçici momentum kaybı ve gelişmekte olan ülkelere karşı risk alma tercihlerinin pozitife dönmesi Türk Varlıklarını pozitif yönde etkilemektedir. Dolar teması için ABD Başkanı Trump’ın detayları beklenen mali politikaları (alt yapı harcamaları ve vergi indirimleri) ve Fed’in kademeli, temkinli ve veri odaklı faiz artırım süreci ana belirleyiciler arasında yer almaya devam etmektedir.