Yöneticilikte iletişim her zaman önemli olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Çünkü yöneticiler iletişim biçimleri ile kurumsal fırsatları yaratır, kaçırır veya fırsatlara ortam hazırlarlar. Yönetici derken, her türlü irili ufaklı işletme, aile şirketi, kurum ve kuruluşta, özel ve devlet kurumunda çalışan tepe yöneticiler, ara yöneticiler, kendi işlerinin patronu olan kişiler kısacası yönetim işini yapan herkesten bahsediyoruz. Bu arada çalışanlar açısından bakınca da herkesin üstlendiği işin, görevinin, sorumluluk alanının yöneticisi olduğunu düşünüyoruz. Yani aslında kurumlarda çalışan herkesin iletişim biçimi kurumun geleceğini etkiler ama tepe yöneticilerin iletişim biçimi ve olaylara bakış açısı karar verici konumda oldukları için daha fazla etkiler. Yöneticilerin kişilik yapısı, alt kültürü, yaşı, cinsiyeti, tecrübesi, yöneticilik pozisyonunu hazmı, kurumunu ve sektörünü önemseme derecesi (işinin patronu olup sektörünü küçümseyen yöneticiler mevcut) yaşadığı bölge, şirket veya kurumun o andaki rekabet derecesi, sektördeki itibarı vb. pek çok etken yöneticinin iletişimini etkiler. Yönetici iletişiminde iletişim ile ilgili ne varsa diğer çalışanlardan birkaç kat daha önem kazanıyor. Dinleme, saygı gösterme, net olma, ne istediğini bilme, beden dili hareketleri, ses tonu, kısacası iletişim ile ilgili tüm unsurlar bir bütün ve hepsi yönetici iletişiminde öne çıkan unsurlar. Bu unsurlar kurumun geleceğini önemli ölçüde etkiliyor. Kurumlar fırsatları yakalayıp değerlendiriyor, oldukları yerde kalabiliyor veya faaliyetlerine son verebiliyorlar. Yönetici iletişiminde dikkatimizi çeken noktalar;

- “İşimle ilgili her konuyu ben herkesten iyi bilirim” diyen yönetici önerilere kendini ve kurumunu kapatmış oluyor. (Karşısındaki kişi, “şu konu şöyle de yapılabilir” dediğinde, “ben bu kadar yıldır bu işi yapıyorum” diyenler. Ne yazık ki işletme körlüğü içine de giriyorlar.
- “Geçmişte bu yöntemleri denedik” diyenler, bugün şartların, ticari ortamın farklı olduğunu göz ardı ederek fırsatı kaçırmış oluyorlar. (Bu ifadeden sonra artık karşınızdaki kişiler size yeni bir fikir önermezler. Geçmişteki uygulamalar bugünün şartlarıyşa yeniden uygulanabilir.)
- Yöneticilik koltuğunun verdiği güven ile koltuğa kurularak, oturma şekilleriyle bile insanlara tepeden bakanlar başkalarının fikirlerinden yararlanamıyorlar. Koltuğa ve makama güvenip dağları ben yarattım derseniz, karşınızdaki kişilere ve fikirlerine saygı göstermezseniz yine kaçıyor fırsatlar.
- Sektörünüz dışındaki insanları dinlememe de başlı başına fırsatları kaçırma sebebi Sektörünüz dışındakiler farklı bir gözle bakacakları için kazanımınız çok olacaktır. İyi fikirler için teknik bilgi her zaman şart değildir. Yukarıdaki iletişim ve davranış tarzlarına yeni ifadeler eklemek mümkün burada önemli olan dinleme ve karşınızdakine saygı. Böylelikle fırsatları yaratmak, kaçırmak ve kurumun geleceğini etkilemek mümkün. Yönetici olarak geçmişe doğru baktığınızda iletişim biçiminiz ile neler kazandınız, neler kaybettiniz, kurumunuza neler kazandırdınız, neler kaybettirdiniz arada bir sorgulamak gerekir mi? Sözün özü, yöneticilerin bireysel iletişim biçimi gün gelir kurumların hayatının sonlanmasına bile sebep olabilir.