Değerli Ekovitrin dostları, Türkiye’deki tüm siyasi ve ekonomik gelişmeleri yakından takip ederek yaşayanlar olarak, ilk defa artık ‘Etikete Dokunma’ demenin zamanı diyoruz. Asgari ücret Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanır açıklanmaz piyasada büyük bir hareketlilik yaşanmaya başladı. Daha işçinin cebine bir kuruş girmeden çarşı pazarlarda bir telaş bir telaş. Bir taraftan yeni fiyat etiketleri basımı, diğer taraftan da mevcut etiketlerin toplatılması/değiştirilmesi… Sanki kıyamet koptu. Bu nasıl bir psikolojik baskı ki, doğmayan çocuğa don biçiliyor. Asgari ücret zammı ile tavan yapan zam furyası dur durak bilmiyor. Kamu ve yerel yönetimlerle, belediyelere ait iştirakler, taksi, dolmuş, toplu taşıma, otobüs derken artık zam yapmayan hiç bir yer kalmamış.
ÇARŞI PAZARDA 2 TÜR HAREKETLİLİK VAR.
1- Mevcut etiketlerin yeni bindirilmiş fiyat etiketleriyle değiştirilmesi.
2- Yiyecek içecek satan işletmelerde de menülerdeki fiyatların üstünün boş etiketlerle kapatılması. Tamamen insafa kalmış, bu zam furyasında yapılan keyfi artışların ülkemizde sosyal yaşamı ve toplumsal barışı, huzuru ve de insanların birbirlerine olan güveni zedelediğini müşahade ediyoruz. Her yıl zam furyası Kasım ayı başlarında gündeme gelirken bazı kesimler bunu sansasyonel hale getirerek ülkenin bir numaralı sorunu gibi gösterip, hükümet üzerinde algı oluşturuyorlar. Bazı kesimler de yangına körükle destek veriyor gibi bir görüntü oluşuyor. Her yıl ülkenin tek sonunu asgari ücretmiş gibi, 1983 sonrası IMF‘nin direttiği bir garip uygulama ile başlayan tartışma giderek zam furyasına dönüşüyordu. Bu yıl da aynı şeyleri yaşadık. İlk olarak kamunun 2023 yılı için uygulayacağı vergi harç, pasaport harçları, trafik cezaları, mali cezalar vs. ile ilgili açıklanan ve resmi enflasyon oranlarına denk gelen düzenlemelerle birlikte piyasa am furyasına hazır hale getiriliyor. Umarım 2023’de bu algı oyunlarına bir son verilir.
1 Ocak 2023’den geçerli olacak asgari ücrete verilen 8.506 liralık zam oranı yüzde 54.66’ya denk geliyor. Ancak 2022 yılı başından bu yana yapılan düzenleme dikkate alındığında artış yüzde 100 olarak gerçekleşmiş oldu. Bu açıklanan ücret daha işçinin cebine girmeden, açıklamanın yapıldığı saatten itibaren Türkiye’de tekel konumunda olan tüm perakendeciler, zincir marketler ve toptancılar, etiketlerle oynamaya başladı.
Bir malın fiyatını piyasanın belirlemesi gerekirken üç beş komisyoncu perakendeci ve toptancı 85 milyonun cebindeki paraya göz dikip harekete geçiyor. Raflarda etiketler gün içinde değil, bölge müdürlerinden veya ilgili birimlerden ve patronlardan gelen emirlerle saatlik değişime uğruyor. Mağaza çalışanlarının bir kısmı etiket makinalarının önünde yeni fiyatları basmakla meşgul olurken diğer elemanlarda neredeyse kasayı boş bırakarak raf raf etiket değiştirmekle günü tamamlıyor.
O yüzden hem kamu, hem yerel yönetimler ve iştiraki kuruluşlara, özel sektör toptancı ve perakendecilere ve de çarşı pazar esnafına diyoruz ki: Etiketle oynama. Etikete dokunma. Etiketi keyfine göre değiştirme!!! Ne olur bu yıl raftaki etikete dokunma…
Zamları geleneksel hale getirip saatlik etiket değiştirme. Bir malın gerçek değerini tüketici belirler ancak, yokluk yaratılırsa, bazı organlar tarafından malın fiyatı yüksek tutulmak için kamyon kamyon çöpe atılarak piyasada pahalılık oluşturulacaksa, Allah onlara fırsat vermesin. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlarda onların vurgunlarına göz yummasın. Bu konuda Sanayi ve ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığına, Rekabet Kurumuna, Ticaret ve Sanayi Odalarına ve Borsalara, Esnaf Odalarına ve tüm sivil toplum teşkilatlarına ve derneklere büyük görev düşüyor. Unutmasınlar ki raflarda her saat başı etiket değiştiren firmalar o gücü üyesi oldukları kamu adına iş yapan odalardan, derneklerden, Federasyonlardan alıyor. Bunlara fırsat verilmemesi gerekiyor.
Türkiye’de 85 milyon tüketici olarak, hizmet üreten tüm sektörlerdeki oyunculara ‘raftaki etikete dokunma’ diyoruz. Piyasayı kasıp kavuran zam furyaları insanların birbirine olan güvenini öyle zedeliyor ki, bu oluşturulan atmosfer ileride tarifi yapılamayacak toplumsal olaylara sebep olacak gibi… Bir kıvılcım bekliyor. Düşünün bir dükkana, bir lokantaya giriyorsunuz. Bir mal alacaksınız, etiketi satıcının insafında. Yemek yiyeceksiniz, restoranlarda hiç bir yemeğin fiyatı yazılı değil. Tam başıbozuk bir düzen. Müşteri yemeği sipariş etmeden fiyatın menüde yazılması gerekirken silinmiş.
Eğer müşteri yemeği sipariş etmeden fiyatını sormazsa gelen fatura en az yüzde 40 fazla... Günlük hayatımızda hepimiz bunları yaşayarak müşahade ediyoruz. Peki bu düzenden işletme sahipleri memnum mu? Hayır, işletme sahipleri de memnun değil. Çünkü bir ay sonra ödeyeceği elektrik faturasının, su parasının, doğal gaz, akaryakıt, masraflarının ve diğer etkenlerin hatta yönetimlerin her hangi bir bahane ile yazacağı ceza vb. gibi hususlar net değil. Bütün bunların kamu eliyle düzgün bir şekilde yeniden intizama sokulması gerekiyor. Önce devlet her yıl belirli hizmetler için alacağı vergi, harç vb. adı altındaki uygulamalarda yüksek zamlı fiyat uygulamasından vaz geçerse, kamu yönetimi israfı bırakıp piyasayı kontrol ederek vurguncuların kapılarına kilit vurursa, bilin ki enflasyonla mücadele başarılı olmuştur. Başka hiçbir ek uygulamaya gerek olmadan. O zaman ne olursa olsun hiç kimse raflardaki etiketi değiştirmeye cesaret edemez.
Vurgunculuk yaptığı tespit edilen müesseseler ve sahipleri ticaretten men edilip işletmeleri kapatılırsa, yeni işletme açma izinleri verilmezse, kimse vurguna cesaret edemez. 85 milyon vatandaş diyor ki, maaşımız sabit kalsın, hiçbir şeye zam gelmesin biz ülkemiz için her türlü fedakârlığı yaparız. Ancak bir kesime imtiyazlar verilmesin. Herkese eşit adalet, hak, hukuk sağlansın.
Değerli Ekovitrin okuyucuları, Ekovitrin Dergisi’nin yayın yolculuğu tam 23 yıl önce, ‘Türkiye de hiç mi güzel seyler olmuyor?’ sloganımızla başladığımız mücadelemiz aynı hedefler doğrultusunda devam ediyor. Ekovitrin 23. yaşına girdi. Ben de medyada 43. yılı tamamlamanın huzur ve mutluluğunu yaşıyorum. Okuyucularımızdan aldığımız güçle yeni yıla merhaba derken, tüm dostlarımızın yeni yılını kutlarım. Yeni yılın hepimize, sağlık, mutluluk, huzur getirmesini, ülkemizin refah seviyesinin yükseldiği, bereketli bir yıl olmasını arzu ediyoruz.