Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan, 2014-2020 dönemini kapsayan, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı IPA II (diğer adıyla, II. Mali İşbirliği Çerçeve Sözleşmesi)’de sona doğru geliyoruz. 7 yılı kapsayan mali destekler, AB’nin Türkiye’ye sağladığı finansal kaynaklar. Bu miktar 4.4 milyar Euro’dur.
Ayrıca AB’nin “Birlik Programları” adı altında 22 uygulama programı bulunuyor. Birlik Programları’nın amacı, AB üyesi ülkelerin kendi aralarındaki işbirliğini geliştirmek, Avrupalılık bilincinin, yenilikçilik ve girişimcilik kavramlarının yerleşmesine destek olmak. AB mevzuatının uygulanması ve sorunlara ortak çözümler yaratılması da Birlik Programları’nın hedefleri arasında. Tüm bu amaç ve hedefler doğrultusunda yapılması öngörülen çalışmalar, AB bütçesinden yapılan mali katkılarla oluşturuldu. Her Birlik Programı’nın ayrı bütçesi bulunuyor.
Türkiye “aday ülke” sıfatı ile bu programlara katılım sağlıyor, ihtiyaç duyduğu ve tercih ettiği 6 tanesinden faydalanıyor. Bunlar;
· Horizon (Ufuk) 2020
· Erasmus+
· Fiscalis 2020 Programı
· Gümrük 2020 Programı
· İşletmelerin ve KOBİ'lerin Rekabet Edebilirliği (COSME) Programı
· İstihdam ve Sosyal yenilik (EaSI) Programı
AB tarafından sağlanan mali desteklerden ve programlardan faydalanmak için, AB Komisyonu tarafından kabul edilen, Proje Döngüsü Yönetimi (PDY) formatını uygulamak gerekir. PDY’nin amacı, proje hazırlama sürecinin doğru planlanması, etkinliğinin artırılması.
PDY mantığına uygun proje yazmak, zahmetli ancak zaruri bir süreç. Proje yazma becerisini kazanmak için, sürekli ve ciddi eğitim programları düzenlemeli. Bu çerçevede, Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Tatvan Meslek Yüksek Okulu (MYO) öğretim üyelerine, 16-22 Eylül tarihleri arasında, “AB Hibeleri ve Proje Yönetimi” konusunda, 5 gün süren ve 40 saate yakın, uygulamalı bir eğitim semineri verdim. Eğitim boyunca, hem üniversite bünyesinde, hem de Bitlis genelinde ihtiyaç duyulan ve yapılması planlanan sosyal projeler, Ar-Ge, girişimcilik, inovasyona yönelik çalışmalar konusunda farklı fikirler ve uygulamalı projeler geliştirme fırsatımız oldu.
Ayrıca, Mayıs 2017’de de BEÜ’de aynı eğitim programı yapmış, daha sonra da Kasım 2017’de 2 gün süreyle, BEÜ ve DMW birlikte “Bitlis Ekonomi ve Kalkınma Çalıştayı” düzenlemiştik.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, başta Rektör Prof. Dr. Erdal Necip Yardım olmak üzere Tatvan MYO Müdürü Dr. Yusuf Çınar ve Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Öğretim Üyesi Esra Dursun ile diğer akademik ve idari kadrolar, üniversitenin büyümesi ve gelişmesi için çok yoğun emek ve çaba harcıyor. Bitlis’in kalkınması için de pek çok girişimlerde bulunuyorlar. Ayrıca Eren Holding üniversiteye çok ciddi maddi ve manevi destekler sağlıyor.
Bitlis’te olduğum süre içinde, üniversite dışında, çeşitli sivil toplum kuruluşları, işadamları, kanaat önderleri, şehrin diğer yöneticileri ile görüşme fırsatım oldu. Herkes Bitlis’in kalkınması için canla başla çalışıyor. Herkes kişisel veya kurumsal olarak uğraş verirken, en belirgin sorunun, kurumlar arası diyaloğun ve işbirliğin eksik olduğunu görmem oldu. Ayrıca Bitlis’in IPARD kapsamı dışında olması da şaşırtıcıydı.
Bitlis ve Bitlis bağlamında bölge; ağır sosyal sorunlar, ekonomik geri kalmışlık, genç işsizlik, kültürel ve sanatsal yoksunluk gibi pek çok problemlerle uğraşıyor. Kişiler ve kurumlar kendi iç dinamikleriyle hareket ediyor ve bu da insani ve sosyal kaynak israfına yol açıyor. BEÜ’nün varlığı, Bitlis için önemli bir avantaj. Şehrin ve bölgenin gelişmesi için, topyekün bir mücadeleye ihtiyaç var.