Antik çağlardan beri İnsanoğlu altına önem veriyor. Antikitede altın insanın işine yarmaz bir maden. Zira yumuşak. O dönemde elektrik bilinmediği için sanayi ve ticarette kullanım alanı yok. Buna rağmen, yazının icadından bu güne kadar altına önem verildiğini görüyoruz.
-M.Ö. 2000 lerde kaybolan Sümerlilere göre "insanın yaradılış hikayesi" altına bağlanmış. Dünya'ya gelen Tanrılar "insanları altın madenlerinde çalıştırmak amacıyla, kolları ayaklarından uzun canlıya kendi genlerinden ekleyerek" türetmiş. Tanrılar ınsanları altın madenlerinde çalıştırarak sudan, karadan elde ettikleri altınları kendi dünyalarına taşımışlar. Bu nedenle Sümerliler "Tanrı Madeni" olduğu için altına önem veriyorlardı.
-Antik Mısır Medeniyetin'de altına önem verildiğini görüyoruz. Frevun vergileri altın olarak topluyor. Vücudunu altın tozu ile kaplıyor. Mumyalanmış Frevun cesetleri incelendiği zaman altın yedikleri anlaşılıyor. M.Ö. 1350'ye kada Mısır'daki inanç sistemine göre "insanlar günahlarınin bedelini altın olarak ödedikten sonra aydınlıklar diyarına (cennete) gidiyor. Bu nedenle insanlar altın topluyor ve altına değer atfediyor.
-M.Ö 700 lerde Manisa'da yaşayan Lidyalılar altın parayı icat ediyor. Altının para değeri, maden değerinden yüksek olması nedeniyle para kazanıyor. Ünlü Lidya Imparatorluğu kuruluyor. Dünya'nın en zengin adamı KARUN (Kroisos) ortaya çıkıyor. Kroisos, M.Ö. 546 yılında İran'a yenilince "altın para sistemi" dünyaya egemen oluyor. Dünya altın para ile tanışıyor.
Bundan sonraki tarih "altını çok olanın" imparatorluk kurması şekline dönüşüyor. Büyük İskender "babasının altın madenleri" sayesinde Pers İmparatorluğunu yıkıyor. Iskender'in ani ölümü üzerine Komtanları dünyayi pay ediyor. Kendilerini Mısır'da Frevun, İran'da Şah, Anadolu'da Kral ilan eden komutanlar altın biriktirmeye devam ediyor.
Romallar için altın ve gümüş biriktirmek amaçtır. Romalılar Gümüşün hijyen yapısını fark ediyor. Gümüşten kap-kacak imal ediyor ve kullanıyor. Batı Roma yikılmadan önce Hazinesindeki altınlar bitiyor. Bizans, 1205 yılında Haçlılar tarafından yağmalanıyor. Hazinesindeki altınları kaybediyor ve yıkılma süreci başlıyor.
Osmanlı önce hazinesindeki altınları tüketiyor. 1855 yılında ilk defa Batı'dan "altın para" borç alınıyor. 1881 yılında, bankerlerin alacakları tahsil amacıyla kurduğu "Düyunu Umumiye İdaresine" teslim oluyor. Borç karşılığı vergi toplayan bu idare İtalyanları Trablus savaşında finanse ediyor. Kendi ülkesinde kazanılan para ile İtalyanların finanse edildiğini anlamaktan aciz OsmanlI Trablus Savaşında yeniliyor. Yıkılma süreci başlıyor.
İngiliz Güneş Batmaz İmparatorluğunun amacı altın biriktirmek. Birinci dünya savaşı masrafları Ingiliz Hazinesindeki altınları tüketiyor. İkinci Dünya savaşını Ingiltere "bankerlerden altın borç alarak" yapıyor. İkinci dünya savaşını kazanıyor, ama altinı olmadığı için İngiliz İmparatorluğu yıkılma sürecine giriyor.
İkinci dünya savaşı başlamadan önce Almanya iflas etmiş idi. Borca karşılık Merkez Bankasını bankerlere satmak zorunda kaldı. Bankerler Almanya'yı finanse ettiler. Almanya'nın başına para işlerinden anlamayan, aptal bir onbaşı olan Hitleri getirdiler. Amaç Avrupa'nın altınlarını toplamak idi. Hitler'in Ordusu işgal ettiği ülkelerin merkez bankalarındaki altınlara el koydu ve Almanya'daki merkez bankasına taşıdı. Böylece Avrupa'nın altınlarına bankerler sahip oldular.
Bankerlerin altın açlığı yetmedi, 1953 yılında Amerikan Hazinesine ait altınları "bastıkları dolar ile" satın aldılar. Dünya'da en büyük altın stoku bankerlerin elinde bulunuyor.
Aç gözlü bankerler altının gramını dahi toplamak için, bankacılık sistemini kullanıyor. Altın hesabı yoluyla vatandaşın cebindeki altınlara el koymaya çalışıyor.
Şinasi Kara