“Kısa ve uzun vadeli borçlarını ödemekte sıkıntı yaşayan büyük şirketlerin kur riski ve faiz hasarı gibi değişken nedenlerle yapılandırma talebi artmaya devam ediyor. Yıldız Holding ve Doğuş Holding gibi büyük şirketlerin yapılandırmaya gitmesi bize finansallarındaki çıkmazın büyük boyuta ulaştığını gösteriyor. Özellikle son dönem artan kur riskinin şirket bilançolarındaki negatif etkisinin daha fazla olduğunu görüyoruz.”
Son dönem bankalara olan borçlarını yeniden yapılandırma sürecine giden şirketlerin ödeme güçlerinin azaldığını görüyoruz. Kısa ve uzun vadeli borçlarını ödemekte sıkıntı yaşayan büyük şirketlerin kur riski ve faiz hasarı gibi değişken nedenlerle yapılandırma talebi artmaya devam ediyor. Yıldız Holding ve Doğuş Holding gibi büyük şirketlerin yapılandırmaya gitmesi bize finansallarındaki çıkmazın büyük boyuta ulaştığını gösteriyor. Özellikle kur farkı nedeniyle artan borçlarını yapılandırma sürecine iten Doğuş Holding, şirket zararlarının önüne geçmek için yapılandırma talebi karşılık bulacak mı şu an için belirsiz. Özellikle büyük şirketlerin bu darboğaz içerisine girmesi durumunda KOBİ’lerin ayakta durmasını beklemek biraz hayalci olur. Özellikle son dönem artan kur riskinin şirket bilançolarındaki negatif etkisinin daha fazla olduğunu görüyoruz. Ülke ekonomisinin yüzde 7 oranında büyümesine rağmen büyük holdinglerin borç çevirme konusunda güçlükle karşılaşması döviz borcunun yarattığı hasarı en detaylı haliyle resmediyor. Kredi Garanti Fonu’nun kısa vadeli olumlu etkisinin de bir miktar rafa kalktığını görüyoruz.
Holdinglerin yaşadığı yapılandırma süreci esnasında Merkez Bankası konumu ise oldukça pozitif. Bankalara başvuran şirketler aracılığıyla meydana gelen kredi talebi Merkez Bankası karlılığına da olumlu yönde etki ediyor.
Son dönem fiyat hareketliliğine bakacak olursak, rekor seviyelere ulaştığını gördüğümüz kurda erken seçim tarihinin paylaşılması ile bir miktar geri çekilme hareketi yaşandı. Büyük ekonomilerin de yer aldığı Afrin operasyonuna yönelik yaşanan gelişmelerde Türk Lirası’nın en çok değer kaybeden para birimlerinden biri olarak etkilendiği söylenebilir. Bir aylık periyotta Rus Rublesi’nden sonra gelişmekte olan ülke para birimleri içerisinde en çok değer kaybeden para biriminin Türk Lirası olduğunu görüyoruz. ABD-Rusya gerginliği ile artan gerilim küresel piyasalarda negatif rüzgarların esmesine neden olurken, bu rüzgardan en çok etkilenen Türkiye 24 Haziran’da erken seçime gidiyor. Yükselişlerin 4,1930 seviyesini test ettiği kur açısından ise piyasalarda 25 Nisan TCMB toplantısında herhangi bir müdahalenin gelip gelmeyeceği merak konusu. Erken seçim kararı sonrası 4,00 seviyesine yakın bir geri çekilme yaşanmış olsa da tekrardan yükseliş eğilimini koruyan bir USDTRY görüyoruz. Bu nedenle TCMB’nin bağımsızlığını arka planda bırakarak hiçbir hamlede bulunmaması kurda tekrardan ani yükselişleri tetikleyebilir. Özellikle birinci çeyrek bilançolarında döviz açık pozisyonu bulunan şirketlerin karlılıklarında azalış meydana gelecek olması ve kur geçişkenliği etkisinin bir sonraki enflasyon rakamında etkisinin kaçınılmaz olması piyasaları tedirgin etmeye devam ediyor. Erken seçime yaklaşırken gündemde olacak haber akışı daha çok belirsizliği ve merak unsurlarını tetikleyeceğinden seçim sonrasına dek kurda kalıcı bir düşüş beklemiyoruz. Ancak bu senaryo piyasanın çok konuştuğu ve alıştığı geç likiditeden 50 baz puan faiz artışı ihtimalinden daha yüksek bir oranda faiz artışı yapılması durumunda değişebilir. TCMB’nin alacağı karar ve kararı alırken dayandırdığı nedenler piyasadaki fiyatlamalar açısından öncelikli olarak belirleyici rol oynayacak