-
İşçinin şahsına yapılan tebligatın işyerinde işveren vekili tarafından açılıp okunması özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşturur mu?
Yargıtay’a göre, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 134 üncü maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun konusunu oluşturan özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup, kamuya açık alandaki kişinin, gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek amacıyla sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş bilgileri ya da onun başkalarınca görülmesi ve bilinmesini istemeyeceği, özel yaşam alanına girdiğinde şüphe bulunmayan faaliyetleri özel hayat kavramı kapsamına dahildir; ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, sadece içinde bulunulan fiziki çevrenin özelliklerine bakılmamalı, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler de göz önüne alınmalıdır.
Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 2016 yılında verdiği kararında, «Katılanın kendisi hakkında yürütülen başka bir soruşturma sonrası açılan, sanık sıfatıyla yer aldığı ceza davasına konu yapılan olayların, niteliği itibariyle herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerdiği, tebligatın şahsa özel yapıldığı halde sanık (fabrika müdürü) tarafından açılarak okunduktan sonra, katılan yerine doğrudan diğer sanık (insan kaynakları müdürü) verildiği dikkate alındığında, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının oluştuğu anlaşılmakla, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekmektedir.» Yargıtay 12. Ceza Dairesi 29.06.2016 T., E. 2015/9708 K. 2016/10986
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 134 üncü maddesi uyarınca, “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Sonuç olarak, Yargıtay’a göre, niteliği itibariyle herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerini içeren, tebligatın işçinin şahsına özel yapıldığı halde, fabrika müdürü tarafından açılarak okunduktan sonra, insan kaynakları müdürüne de gösterilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.