Canınızın sürekli tatlı çekmesi diyabetin habercisi olabilir mi?

Abone Ol


Hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü), insülin ilaçlarının yanlış zamanda veya fazla dozda kullanılmasıyla meydana gelebilir. Hipoglisemiye aynı zamanda öğün atlamak veya insülin ilaçlarından sonra yemeği geç veya yetersiz yemek de neden olabilir. Canınızın aşırı derecede tatlı istemesi aynı zamanda düşük seretonin seviyesi gibi diğer sorunların bir göstergesi olabilir. Şeker, vücudun seretonin üretmek için gerek duyduğu triptofan emilimini artırır.
Horlama hangi hastalığın belirtisi olabilir?

Horlamak en çok, uyku sırasında nefes almanın yavaşladığı veya bazen aralıklı olarak durduğu bir hastalık olan uyku apnesiyle bağdaştırılır. Horlama, boğazınızın arkasındaki kasların gevşeyerek yumuşak damak kasları ve küçük dilinizin titremesine yol açmasıyla oluşur. Boğaz fazla gevşerse geçiş tamamen kapanabilir ve nefes almak bir süreliğine durabilir. Vücudunuz buna tepki göstererek sizi hemen uyandırır ve bunu o kadar hızlı bir şekilde gerçekleştirirki tekrar uykuya daldığınızı anlamazsınız bile. Nefes alıp vermenin kesilmesi ve kısa kısa uyanmalar gece boyunca siz fark etmeden yüzlerce kere gerçekleşebilir. Ancak eğer gün içinde çok yorulduysanız veya sürekli olarak ağız kuruluğu veya boğaz ağrısıyla uyanıyorsanız uyku apnesi probleminiz olabilir. Ancak horlama uyku apnesinin tek olumsuz sonucu değildir.

Uyku apnesi, akciğerdeki yüksek tansiyon olan pulmoner hipertansiyona neden olabilir. Bu da ilerleyen yıllarda kalıcı kalp damar sorunlarına yol açabilir. Ayrıca uyku apnesinin neden olduğu nefes bozuklukları beyin ve diğer organları yaşamsal olan oksijenden mahrum bırakır ve bu da ilerde demans hastalığına yol açabilir. Horlamanız kronik değilse bunun nedeni sinüzit veya alerji gibi daha geçici problemlerin belirtisi olabilir. Böyle durumlarda salin spreyleri veya dekonjestanlar horlama problemlerinize çözüm getirebilir. Düzgün nefes alma rahat uyumanıza yardımcı olabilecek burun bantları da pratik çözümler arasında sayılabilir. Sağlıklı bir kiloda olmak da horlamayı azaltır ve uyku apnesi riskinizi düşürür.

Uyku apnesi demansı tetikler mi?

Uyku apnesi, uyku sırasında nefes almanın çok yavaşladığı ve hatta kısa süreliğine tamamen durduğu bir durumdur. Bu aralıklar çok kısa olsa da bu sırada meydana gelen oksijen eksikliği, önemli organların fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için gerekli olan oksijen miktarı sağlanamadığından sağlığınızı etkileyebilir. Aslında yapılan son araştırmalar, uykuda solunum bozukluğu yaşamanın ileriki yaşamda hafif bilişsel bozukluk ve demansa yol açabileceğini gösterdi.

Bunun en muhtemel nedeni uyku bölünmesi sırasında meydana gelen hipoksi veya düşük oksijen seviyesidir. Çalışma, uyku apnesinin uzun vadedeki etkilerini inceledi ve bilişsel bozukluğun en az 5 sene boyunca gelişmediğini yani bunun kronik bir hastalığın sonucu olduğunu gösterdi. Uyku apnesini engellemek için sağlıklı bir kiloda kalın ve sigara kullanmayın.

Kadın ve erkeklerde cinsel istek azalmasının nedenleri
Libido düşmesi ve cinsel işlev bozukluğu, en yaygın nedenlerin arasında depresyon ve anksiyetenin bulunduğu çeşitli sorunlardan kaynaklanabilir. Cinsel işlev bozukluğu depresyondaki kişilerde, depresyonda olmayan kişilere oranla iki kat daha yaygındır ve depresyondaki kişilerin yaklaşık yüzde 75’ini etkiler. Depresyonun cinsel istek üzerindeki etkisi, beynin sekste oynadığı rolün önemini gösterir. Cinsel uyarı ve boşalma sırasında beynin belirli kısımları hareketlenir. Depresyonlu hastalarda aktivite seviyesinde düşüş gözlemlenmiştir.

Ne yazık ki, Seçici Seretonin Gerialım İnhibitörleri (SSRIs) gibi depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar libido üzerinde ve orgazm olmada olumsuz etkiler gösterebilir. Libido azalması aynı zamanda düşük testosteron seviyelerinden kaynaklanabilir. Bu durum hipogonadizm olarak tanımlanır ve cinsel arzuları etkiler. Aynı zamanda damar sertliği gibi diğer hastalıklarla birlikte meydana geldiğinde sertleşme sorununa da neden olabilir. Sonuç olarak, düşük libidonun nadir görülen bir hastalık kaynaklı olması olasıdır. Hipoaktif cinsel istek bozukluğu, cinsel aktivite isteğinin azalması olarak tanımlanan bir hastalıktır.

Baş ağrısı hangi hastalıkların habercisi olabilir?
Baş ağrısı birçok hastalığın belirtisi olabilir. Baş ağrısının en yaygın nedenleri stres veya gerilim kaynaklı baş ağrıları, migren ağrıları, ve küme baş ağrılarıdır. Ancak, baş ağrıları aynı zamanda daha önemli hastalıkların belirtisi olabilir. Uykudan uyanmanıza neden olan kronik, şiddetli baş ağrıları beyin tümörü belirtisi olabilir. Eğer baş ağrılarınız gecenin ortasında uykudan uyanmanıza neden olacak kadar şiddetliyse doktorunuzla konuşun. Çok şiddetli ve genellikle “hayatımın en şiddetli baş ağrısı” şeklinde belirtilen ani, “gök gürültüsü” gibi gelen baş ağrıları ise anevrizma yırtılması belirtisi olabilir.

Eğer aniden giren ve dayanılmaz derecede bir ağrı hissediyorsanız en kısa sürede bir hastanenin acil servisine gidin. Baş ağrıları yüksek tansiyonun da belirtisi olabilir. Bazen hastalar baş ağrısıyla eş zamanlı burun kanaması yaşayabilirler ve her ikisi de aşırı yüksek ve düzensiz tansiyonun sonucudur. Baş ağrılarınızın şiddetini, süresini, ne zaman başladığını ve başlamadan önce neler yediğinizi yazdığınız bir günlük tutmak iyi bir fikirdir. Böylece geri dönüp okuyarak doktorunuza örnekler verebilir ve anormallikleri bildirebilirsiniz.

Varis oluşumunu engellemeye yardımcı yiyecekler hangileridir?
Varisler bacaktaki toplardamarlar zayıflayıp genişlediğinde ve kapakçıklar fonksiyonlarını kaybettiğinde meydana gelir. Sonuç olarak kan, damarlar boyunca etkili bir biçimde pompalanamaz ve birikmeye başlayarak cilt yüzeyinin hemen altında görünen şişkin damarlara yol açar. Gerçek şu ki; varisleri önlemeye yardımcı olacak bazı yiyecekler bulunuyor. E vitamini bakımından zengin gıdalar varisleri önlemeye bilhassa yardımcı olur. Vücudunuz, toplardamarların gücünü ve elastikiyetini artıran elastin ve kolajen proteinlerini üretmek için E vitaminine ihtiyaç duyar. Ispanak gibi yeşil yapraklı sebzelerin yanı sıra yumurta ve kuruyemişler iyi birer E vitamini kaynağıdır. Böğürtlen, yaban mersini gibi koyu renkli orman meyveleri ve sarımsakta bulunan bioflavonoidler damar duvarlarını güçlendirir ve damar fonksiyonlarını destekler. Son olarak, brokoli ve lahana gibi K vitamini zengini besinler, kandan kemiklere kalsiyum emilimini artırdığından sağlığınızı destekler. Kanda fazla kalsiyum oranı damar hasarına yol açabilir. Yüksek kolesterol ve trans yağlar içeren besinler gibi kalp damar sisteminize zararlı yiyeceklerden uzak durun.

(26.02.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)
{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }