Deprem gerçeği ile yaşamaya ne kadar hazırız?

Abone Ol

Değerli dostlarım;

Arkadaş gruplarımda; 

Kahramanmaraş, Malatya, Adıyaman, Şanlıurfa,Gaziantep, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Hatay ve Kilis'te hepsi birbirinden değerli dostlarım, arkadaşlarım, ahbaplarım var. Gerek iş dünyasının değerli isimleri, gerek o bölgede görev yapan öğretmen, asker, hakim savcı ve imam gibi  çok meslekten bütün tanıdıklarımın dostlarımın, arkadaşlarımın acısını yürekten paylaşıyorum.

Özellikle depremin yıkıcı etkisinin yaşandığı şehirlerde doğduktan sonra hayatın akışı içinde İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer yurt içi ve yurt dışında yaşayan dostlarıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.. Allah yardımcınız olsun. Allah hepinize güç kuvvet versin.

Göçük altında kalıp vefat edenlere Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun, yaralılara acil şifalar diliyorum. İnşallah tez zamanda bu travmayı hep birlikte atlatırız.


Hepinize en iyi dileklerimi iletirken bir hatirlatma yapmak istiyorum;
Bu dünyada hepimiz misafiriz...

En çok yasayanımızın kaç yıl yaşadığı ortada... O sebeple dünya malına tamah edip çok zenginlik peşinde koşmak yerine, adalete ve helal-harama dikkat ederek yaşamalıyız.

Ülkemizin dört bir yanı, kuzeyinden güneyine fay hatlarıyla çevrili.

Ne olur, çok katlı yüksek binalardan ev almayın. Milyonlarca lira verip göl manzaralı, deniz manzaralı, orman manzaralı diye 10-20-25. katlardan ev alarak kendinize mezar hazırlamayın.

Rant uğruna aç gözlü müteahhitlerin kurbanı olmayın...

Cennet ülkemizin arazi yapısı 2 ve 3 kat evlere müsait. Bu anlamda dikey binalar yerine yatay ve en fazla 4 ya da 5 katlı binalar yapılmalı.

Hele fay hattı olan illerde bu şart olmalı.

Devlet, tarım arazisi olmayan yerlerde az katlı binaları teşvik etmeli.

Belediyeler ruhsat parası için aç gozlü muteahhitlere fırsat vermemeli.

Daha çok ruhsat, daha çok iskan harcı için para toplama hırsından vazgeçmeli.

Deprem gerçeği bir kez daha göstermiştir ki ülkemizde sanayi ve modern yerleşim merkezlerinin fay hatlarından uzakta ve depremin yıkıcı etkisinden az etkilenecek bölgelere kaydırılmalı.

Teşvikler de buna göre planlanmalıdır.

Yüksek binalar insanların psikolojik sağlığı açısından da çok tehlikeli.

Biz kendi öz kültürümüze dönmeliyiz. Az katlı ve bahceli evlerin yapımı teşvik edilmeli.

Özellikle deprem kuşağında yeni konutlarin yapımına izin verilecekse zemin etüdlerinden bina kat sayısına kadar belediye başkanları, onay veren makamlar verdikleri izin için sorumlu tutulmalı ve bu kağıt üzerinde kalmamalı.Caydırıcı yaptırımlar mutlak suretle uygulanmalı. Binaların deprem yönetmeliğine uygun olup olmadığı iyi ve sıkı şekilde denetlenmeli.

Saha mühendisleri inşaatları ofiste değil de yerinde incelemeli. Bankamatik ve masa başı mesaiden kurtulup gerçek işlerini yapmalı.

Görevlerini yerine getirmeyen yetkililerin işlerine sorgusuz sualsiz ve tazminatsız son verilmeli. Bunun için de gereki yasal düzenlemer bir an önce yapılmalı.

Bu vesile ile deprem felaketinden etkilenen bölgede yaşayan dostlarıma, yurt içi ve yurt dışında yaşayan yakınlarına akrabalarına geçmiş olsun diyorum.

Başımıza gelen bu yüz yılın felaketini de yine millet olarak atlatır, yaralarımızı sararız inşallah.... 

Allah'a Emanet olun.

{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }