Diyabet hastalarında kanser riskleri neler?

Abone Ol


Yüksek insülin seviyeleri hücre büyümesini artırır ve hücre büyümesi kontrolden çıktığında tümörler oluşur. İnsülin kaynaklı hücre büyümesinin etkileri sadece pankreas kanseriyle de bağlantılı değildir; araştırmalar insülinin meme kanseri ve kalın bağırsak kanseri üzerinde de etkilerini gösterdi. Yeni başlangıçlı diyabet de (özellikle obezite gibi tipik risk faktörleri olmayan kişilerde) bir pankreas kanseri belirtisi ve pankreas kanseri için kontrol edilmeniz gerektiğinin bir göstergesi olabilir.

Diyabetli hastalar şeker ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlar? Günlük şeker alımı ne kadar olmalı?
Diyabetli hastaların şeker alımını kısıtlamak zorunda oldukları doğru olsa da, bütün gerçek bu değildir. Diyabetli hastalar karbonhidrat alımı, şeker ve diğerlerinin toplam miktarından etkilenirler. Yani diyabetli hastalar şeker kullanabilir ama bu çok sınırlı miktarda olmalıdır. Bu yüzden en iyisi özel durumlarda tatlı tüketimini sınırlamaktır. Bir diğer çözüm ise şekerin yerini başka bir şeyle doldurmaktır. Hızlı bir şekilde emilimi gerçekleşen ve insülin seviyesinin fırlamasına neden olan işlenmiş karbonhidratlardan (şekerlemelerden tatlılara kadar bütün işlenmiş karbonhidratlar) uzak durmalısınız. Bunların yerine, kan şekeri seviyenizde daha uzun süreli ve yavaş bir yükselişe neden olan kompleks karbonhidratları (yüzde 100 tam tahıllı ekmekler/ krakerler/ makarnalar vs) tercih edin. Ve unutmayın ki, diyabet hastası olmanız her tür karbonhidratı tüketmekten korkmanız gerektiği anlamına gelmiyor.

Karbonhidratın yıkım ürünü olan glikoz; beynin başlıca, alyuvarların ise tek enerji kaynağıdır; yani vücudunuz o olmadan çalışamaz. Bir öğünde almanız gereken tam karbonhidrat miktarı ne kadar egzersiz yaptığınız gibi birçok faktöre göre değişir ama Amerikan Diyabet Derneği ve de ben, her öğünde 45-60 gram karbonhidratla başlamayı öneriyoruz. Besin değeri tablolarını okumayı alışkanlık haline getirin. Bugünden itibaren, kendi tüketiminizi kan şekeri seviyenizi normal aralıkta tutmak üzere kendiniz ayarlayın.

Kimler, hangi koşullarda kolesterol ilaçları kullanmalı ve kullanmaya ne zaman karar vermeli? 
Statin, kandaki kötü kolesterol dediğimiz düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) seviyesini düşürerek yüksek kolesterolü tedavi eden ilaçtır ve bazıları iyi kolesterolü (HDL) bile yükseltebilir. Kolesterol üretimini düşürmede çok etkili olduklarından bu ilaçlar mucize haplar olarak övülüyor ve bazı doktorlar bu ilaçları önleyici olarak yazabiliyorlar. 16 milyon Amerikalı, en çok reçete edilen ilaç olan lipitor kullanıyor. Gerçek şu ki, genellikle doktorlar statin ilaçlarını çok fazla reçete ediyorlar. Statinler sadece belirli durumlarda, özellikle yaşam tarzı değişiklikleri işe yaramadığında alınmalıdır. Bununla birlikte, ecza dolabında statine yer vardır. Engelli veya başka nedenlerden dolayı fiziksel aktivitede bulunamayan kişiler bu kolesterol düşürücü haplardan yararlanabilir. Ailesel hiperkolesterolemili hastalar da bu ilaçlara bel bağlar çünkü kolesterol yükselmeleri ciddi derecede fazla olabilir.

Son olarak, ölüm oranını azalttığı kanıtlandığından koroner kalp hastalığı geçirmiş olan hastalar bu ilaçları kullanmalıdır. Genelde, kalp krizi ve felç için risk faktörlerinizi ele aldığınızda yüksek kolesterol tek faktörse, statin ilacı kullanmanıza gerek olmayabilir. Yüksek kolesterol beslenme ve egzersiz yoluyla doğal yollardan düşürülebilir. Ancak, eğer ailede kalp rahatsızlığı varsa, yüksek tansiyon veya diyabet hastasıysanız, yüksek trigliserit seviyesine sahipseniz ya da aşırı kiloluysanız, statin kullanımı hakkında doktorunuzla konuşmalısınız. Statin tedavisine başlamak hafife alınmamalıdır. Eğer kolesterolünüzü düşürmede etkiliyse, muhtemelen hayat boyu kullanmaya devam etmeniz gerekecektir. Yaşam tarzında önemli değişiklikler olmadığı taktirde, statin kullanmayı bırakacak olursanız kolesterolünüz tekrar yükselecektir.

Kolesterol ilaçlarının (statin) yan etkileri nelerdir?
Bazı statin ilaçları kötü kolesterol seviyelerini düşürmede çok fazla etkili olmasına rağmen kas ağrıları ve iltihaplanma gibi yan etkilere sahiptir. Bu etkiler vücudunuz ilaca alıştıkça kaybolabilir. Ancak, kas ağrısı şiddetlenirse bu, kaslarda meydana gelen anormal bozukluk olan rabdomiyoliz belirtisi olabilir ve statin kullanımına devam edilmemesi gerekir. Karaciğer hasarı da statin kullanımının bir yan etkisi olabilir ve olası herhangi bir karaciğer problemini görüntülemek amacıyla, statin ilacını kullanmaya başladıktan birkaç hafta sonra kan testi yaptırmanız gerekir. Son olarak, statin ilaçlarının bir diğer yan etkisi ise KoenzimQ10 (CoQ10) adlı enzimin seviyesini azaltmasıdır. KoenzimQ10 eksikliği, yorgunluğa yol açabilir. Bu yüzden statin ilacıyla birlikte KoenzimQ10 takviyesi kullanmak faydalıdır.

Migreni ne tetikler? Beslenme ve migren arasındaki ilişki nedir?
Migrenin nedeni ayrıntılı olarak anlaşılamamaktadır ama migreni tetikleyici birçok faktör tanımlanmıştır. Bu tetikleyici faktörler kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve diğer faktörler dahilinde de değişebilir. Yedikleriniz ve migren arasında güçlü bir bağ vardır ve birçok yiyeceğin migreni tetiklediği bilinmektedir. Monosodyum glutamat (MSG) ve kafein gibi bazı bileşiklerin migreni tetiklediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, şarap ve peynir gibi yıllanmış ve fermente (mayalanmış) gıdaların içerdiği bir bileşik olan tiramin de migreni tetikleyebilir. Migreni tetikleyen diğer unsurlar arasında alkol, yanıp sönen ışıklar, yoğun kokular ve uyku eksikliğini sayabiliriz. Migreninizi tetikleyen unsurları belirlemenin en iyi yolu baş ağrılarınızı ve bağ ağrınız başlamadan önce bulunduğunuz aktiviteleri, yediğiniz yiyecekleri yazarak kaydettiğiniz bir günlük tutmaktır. Bu sayede ilerde nelerden kaçınmanız gerektiğini bileceksiniz.



(19.02.2012 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır.)
{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }