Düşlerinizi süsleyen bembeyaz kumsallar ile turkuaz mavisi denizin birleştiği bakir kıyılar, denize doğru uzanmış palmiyeler, sayısız çeşitte balığa ev sahipliği yapan bir resif ve doyumsuz seyir zevki veren şelalelerin olduğu tropik ormanlar hayal edin ya da en iyisi direk Mauritius’a gidin.
Ülkemizin gururu Türk Hava Yolları ile yapacağınız muhteşem bir yolculuk ile ulaşacağınız bu harika adada bu hayallerinizin nasıl gerçeğe dönüştüğüne şahitlik edeceksiniz. Ülkemizde Seyşeller ve Maldivler kadar tanınmamış olsa da onlardan çok daha fazla etkinliği, her çeşit bütçeye göre bir arada yaşayabileceğiniz bir belde, Mauritius.
BAŞKENT PORT LOUIS
Havaalanından yaklaşık 60 km kuzey batıda olan Başkent Port Louis, en kalabalık ve hayatın en canlı olduğu yer. Camilerin, kiliselerin ve Hindu tapınakların iç içe geçtiği bu şehirde, her zaman özlem duyduğumuz dostluk ve hoşgörüyü hayatın her anında görüyorsunuz. Aynı zamanda bir liman kenti olan Port Louis’de kale, Cuma Mescidi, Port Louis Pazar Yeri, Doğal Tarih Müzesi ve St. Louis Katedrali ziyaret edilecek yerlerinde başında geliyor. Fakat öncelikle kullanabiliyorsanız mutlaka bir motosiklet kiralayın derim. Adada trafik sağdan ve Port Louis’in merkezinde gün içinde devamlı yoğunluk var. Hem şehir içindeki yoğun trafik hem de sahil kıyıları boyunca birbirinde güzel koyları dolaşmak için motosiklet en iyi ulaşım aracı. Ada nüfusunun yaklaşık yüzde 18’i müslüman ve çoğu Port Louis’de yaşıyor. Başkentte lüks restoranların olduğu kadar, Cuma Mescidi’nin çevresi ve SSR Caddesi üzerindeki bulunan sokak lezzetlerinin de önleri daima kalabalık. Bu bölgede hele gecenin sıcağında, yolun kenarına arabasını çekmiş satış yapan bir esnafın, taze hindistan cevizi veya tatlı mı tatlı bir ananas ile serinleyebilir, Türk olduğunuzu söyleyince de koyu bir muhabbetin içinde kendinizi bulabilirsiniz.
Ne kadar sporcusunuz bilmiyorum ama Pieter Both Dağı’na çıkamasanız da, bence Signal Dağı’nin 3 km’lik düzgün yolundan antenlerin bulunduğu zirveye çıkıp muhteşem manzaranın keyfini çıkarmalısınız. Sabah sporu olarak birçok insanın tercih ettiği bu parkur günün ilk saatlerinde yürüyen ve sabah koşusunu yapan insanlarla doluyor. 3. kilometrenin sonunda ise Port Louis şehri sabahın ilk ışıklarıyla ayaklarınızın altında.
GRAND BAIE
Grand Baie, Port Louis’in yaklaşık 40 kilometre kuzeyinde, çevresindeki koylarla beraber, her türlü su sporlarının ve eğlence aktivitelerinin de bulunduğu canlı bir turizm merkezi .
MON CHOISY
Grand Baie’den Grand Gaube’ya giderken sizi ilk Pereybere halk plajı karşılar, yola devam edince birkaç kilometre ilerisinde Cap Malheureux’da denizin kıyısındaki kilise ve balıkçı teknelerinin bulunduğu koya ulaşılır.
TROU-AUX-BICHES
Saat öğlene yaklaşmış ve karnınız da açıkmışsa, Grand Gaube’ye varmadan, Calodyne’deki Indianoil Benzincisi’nin tam karşısındaki evinin önünde yaptığı nefis Biryani’yi satan Naz Hanım’a mutlaka uğrayın. Mon Choisy ve trou-aux-Biches ise bölgenin tek kelime ile harika iki deniz kıyısı.
FLIC EN FLAC
Flic en Flac, genelde Fransız turistlerin tercih ettiği, iç kesimlerde ise çok uygun fiyatlara güzel konaklanacak yerlerin bulunduğu şirin bir belde. Burada yapacağınız konaklama ile günü birlik Casela (Hayvanat Bahçesi), Chamarel Tepeleri, Şelale, Le Morne ve hatta íle aux Cerfs Adası’na da kolayca gidebilirsiniz. Fakat ne yapın edin, akşam yemeklerinizi ‘Zub Express’te yemeye gayret edin. Çünkü terasında akşam yemeğinizi yerken, güneşin okyanusa muhteşem batışını seyrediyor olacaksınız. Bu zevki yaşarken aklınıza hemen Bozcaada, rüzgar gülleri ve gün batımının romantizmi geliyor. Sabah Casela Hayvanat Bahçesi’nin en önemli aktivitelerinden bir olan, aslanlarla beraber yürüyüşü saat 9’da başlıyor. (yaklaşık 100 Euro civarında) aslanlarla yürüyüş sonrası hemen çıkarsanız öğlene Chamarel Şelalesi’ne yetişebilirsiniz. Şelaleye giden ormanlık yolda ender de olsa önünüze maymun sürüleri çıkabiliyor.
CHAMAREL ŞELALESİ
Le Morne’a ise bir gününüzü ve enerjinizi ayırın. Çünkü yürüyerek çıkacağınız Le Morne Dağı’nın tepesindeki manzara size Mauritius’un o efsaneleşmiş suyun altındaki şelalenin görüntüsünü sunuyor. İnanılmaz bir şey. Yer yer bulutlarla çevrelenen Le Morne Dağı’nın insanı büyüleyen muhteşem bir manzarası var.
ÍLE AUX CERFS
Bir günübirlik geziniz de eski başkent Mahebourg ve Íle aux Cerfs adası olmalı. Öğleden önce Mahebourg’da müze, pazar yeri ve birbirinden renkli ilginç otobüslerin sıra beklediği terminali görebilir ve Blue Bay’in denizinde snorkel ile mercan kayalıklarını ve birbirinden değişik balıkları seyredebilirsiniz. Mahebourg’tan kuzeye doğru gittiğinizde ise bembeyaz kumsalları ve turkuaz rengi denizi ile sizi Íle aux Cerfs Adası karşılıyor. Kıyıdan kalkan sürat tekneleri veya gezi tekneleri ile ulaşacağınız bu cennet köşesi harika adada, nadir güzellikler içinde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Bu kadar güzelliği bir arada ve bütçenize uygun bir şekilde yaşayabileceğiniz Mauritius’ta, ayrıca Trou aux Cerf’te volkan kraterini, Pamplemousses’te Botanik Bahçesi’ni, La Vanille Natura Park’ta timsahları da ziyaret edebilirsiniz. Çıkacağınız katamaran turlarında hayalinizdeki bembeyaz kumsallar ile turkuaz mavisi denizin keyfini sürerken günün sonuna doğru gün batımı ile eşsiz bir romantizm yaşayabilirsiniz. Gezinin tamamına yakınını motosikletle geçirdiğim bu adada bembeyaz kumsallarla ve palmiyelerle kaplı kıyılara, turkuaz mavisi denize, deniz mahsullerine, vanilya çayına, hindistan cevizine ve hepsinden önemlisi insanların yakınlığına ve farklılıklarına rağmen birbirlerine olan saygısına hayran kaldım. Adanın eşsiz güzelliklerini gezdiren rehberim Kelly Hanım ile Türk Hava Yolları Mauritius Müdürü Fatih Mehmet Bey’e de değerli ev sahipliklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Daha nice güzel coğrafyalarda buluşmak dileklerimle…