Eğitim, birçok açıdan bireylerin ve toplumun gelişiminde temel bir role sahiptir. Ancak, gelir eşitsizliği ve ekonomik zorluklar, eğitim erişimini olumsuz etkileyebilmektedir. Yoksul aileler, genellikle gelirlerinin büyük bir kısmını temel ihtiyaçlarını karşılamak için harcamak zorunda kalırken, eğitim harcamalarına ayıracakları payı belirgin şekilde azaltmak durumunda kalmaktadırlar. Bu durum, eğitim fırsat eşitliğini ve sosyal adaleti tehlikeye sokabilmektedir.
2019'dan bu yana Türkiye'de yaşanan enflasyon oranları, aile bütçelerini zorlamakta ve temel giderlerin yanı sıra eğitim harcamalarını da artırmaktadır. Özellikle okul öncesi eğitim, özel dersler veya öğretim materyalleri gibi alanlarda yapılan harcamalar, aileler için giderek daha yüksek bir mali yük oluşturmaktadır. Bu durum, eğitim kalitesi ve erişimindeki eşitsizlikleri derinleştirebilmektedir.
Öte yandan, devletin eğitim harcamalarına yönelik destekleri ve politikaları da önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim alanındaki kamu harcamalarının artırılması, özellikle dezavantajlı gruplara yönelik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi, eğitimde fırsat eşitliği sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca, sosyal yardımların eğitim harcamalarını destekleyici yönde kullanılması da önemli bir adım olabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de eğitim harcamalarındaki artışın gelire göre azalan payı, sosyal eşitsizlikleri derinleştiren bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumu düzeltmek ve eğitimde adaleti sağlamak için hem ailelerin ekonomik güvenliğini sağlamaya yönelik politikalar hem de eğitim sistemine yapılan yatırımların artırılması gerekmektedir.