Birleşmiş Milletler 78’inci Genel Kurulu görüşmelerine katılmak için ABD’nin New York kentini ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan İş Konseyi’nin 13’üncü Türkiye Yatırım Konferansına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti sırasında Genel Kurul’a hitabın yanı sıra çeşitli temaslar gerçekleştirdi. Genel Kurul görüşmeleri öncesinde 17 Eylül günü Ahıska Türkleri ile bir araya gelen Erdoğan, vatandaşlığa geçenlerin kimliklerini teslim etti. Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme toplantısına katılarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşları ile görüşen Erdoğan, 18 Eylül günü düşünce kuruluşu temsilcileriyle yapılan toplantıda uluslararası gündemi meşgul eden meseleler hakkında fikir alışverişinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde dünya ölçeğinde bir harekete dönüşen “Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanına” imza attı ve aynı gün Amerikan Ticaret Odası’nın desteğiyle düzenlenen 2023 Concordia Zirvesi’ne hitap ederek, iş dünyasının temsilcilerini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenin Yeniden Tesisi ve Küresel Dayanışmanın Yeniden Canlandırılması” temasıyla yapılan Genel Kurul görüşmelerinin 19 Eylül’deki açılış oturumunda Genel Kurul’a hitabında insanlığı güvenli ve müreffeh bir geleceğe kavuşturmak için atılması gereken adımlara dikkat çekti.
Uluslararası barış ve güvenliğin korunması açısından önem taşıyan uluslararası meselelere dair Türkiye’nin görüşlerini dile getiren Erdoğan, Küresel lobiler tarafından her geçen gün daha çok saldırıya uğrayan aile kurumunun korunmasına verilen önemi ifade etti. “Dünya Beşten Büyüktür” çağrısını bu sene güçlü bir şekilde tekrar vurgulayan Erdoğan, Bu çağrıya verilen desteğin arttığını görmekten memnuniyet duyduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, New York ziyareti boyunca birçok kabul ve görüşme gerçekleştirdi. Bu çerçevede sırasıyla; Gürcistan Başbakanı Garibaşvili, ve SpaceX ve Tesla'nın kurucusu Elon Musk, Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Polonya Cumhurbaşkanı Duda, İtalya Başbakanı Meloni, İsrail Başbakanı Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Miçotakis, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa ve Malezya Başbakanı Enver İbrahim görüşmeler gerçekleştirildi. Bu görüşmelerde hem Türkiye’deki yatırım imkanlarını hem ticari iş birliklerini hem de gündemdeki diğer meseleleri ele alındı.
Amerikan Yahudi Toplumu Çatı Kuruluşlarıyla da bir araya gelen Erdoğan, İslam düşmanlığı ve Anti-semitizimle mücadelede atılabilecek ortak adımları değerlendirdi. Açılışı 2021 yılında yapılan Türkevi binası, bu yıl da dünya liderleriyle yapılan görüşmelere ev sahipliği yaptı.
Medya temsilcileri ile bir araya geldi
New York’ta medya temsilcileri ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını cevapladı. Times Meydanı'nda Cumhurbaşkanlığının Yüzüncü Yıl Reklamlarının yayımlanması hakkında genel değerlendirmede bulunan ve yüzüncü yıla dair mesajlar veren Erdoğan, “Keşke ben de görme imkanını yakalayabilseydim ama sizden bunu duymuş olmak beni ayrıca mutlu etti. İletişim Başkanlığımız 100. yılımızı burada da tanıtmak için çalışmalar yaptı. Led ekranlarda Türkiye Yüzyılı temalı animasyonlar hazırladık. O meydana giden herkes Türkiye Yüzyılı ile ilgili bu ilanları gördü. New York sokaklarında da arkalarında elektronik panolar taşıyan kamyonlar var biliyorsunuz. Onlarda da 100. yılımıza dair ilanlar yer aldı. Bu çalışmalar 100. Yıl gururumuzun dünyaya duyurulması için son derece önemli. Biz de onları görmek isterdik ancak Türkevi’nde yoğun görüşme trafiğimiz vardı. Buraya liderler birbiri ardınca geldi. ABD’de böylesi önemli bir konumda böyle bir Türkevi'ne sahip olmak da gurur verici. Görüştüğüm bütün liderler, ‘Bizim de böyle bir yerimiz olsa’ diyorlardı. Liderlerle yaptığımız görüşmede konumu ve manzarası itibariyle Türkevi'nin hakikaten cazibesi onları da cezbediyor. Bu vesileyle merhum Demirel'e de İhsan Sabri Çağlayangil'e de Allah'tan rahmet diliyorum. Çünkü onlar buranın ilk adımlarını attılar. Daha sonra biz de yan taraftaki yeri satın almak suretiyle ikisini birleştirdik ve burayı aldık. Burada Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun da emeği oldu ve böylece 32-33 katlı bir Türkevi'ne sahip olduk. Birleşmiş Milletler binasının tam karşısında, burada bu tür yerleri bulmak hele hele Amerika'da kolay değil. Ama Allah'a hamdolsun bize böyle bir yeri lütfetti. Şu anda burada bütün bu görüşmelerimizi çok rahat yapıyoruz. Eskiden gelirdik, Birleşmiş Milletlerde bir yer verirlerse verirler ve orada işte görüşmelerimizi odalarda vesaire yapmaya gayret ederdik. Ama şimdi artık evimizde, rahatlıkla bu görüşmeleri yapıyoruz. Mutluyuz, memnunuz ve gururluyuz. O meydandaki durumu da keşke görebilseydik” ifadelerine yer verdi.
“Bu son olay Paşinyan ile alakalı değil. Ermenistan devletiyle de alakalı değildir. Bu bir yerde Karabağ'daki çapulcu Ermeni takımıyla alakalı bir konudur”
Azerbaycan’ın Karabağ’da başlattığı operasyonlar, bölgedeki barış ve denge ve barış hakkında değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Paşinyan’ın yemin törenine gelmesi, söyledikleri ile uyguladıkları arasında tutarsızlık var mı?" sorusuna şu şekilde cevap verdi:
“Her şeyden önce Paşinyan'ın bizim devir teslim törenimize gelmiş olması bir başbakan olarak önemliydi. Kendisine zaten teşekkürümüzü vesaire yaptık. Bu son olay Paşinyan ile alakalı değil. Ermenistan devletiyle de alakalı değildir. Bu bir yerde Karabağ'daki çapulcu Ermeni takımıyla alakalı bir konudur. Onların da malum kendilerine göre bir cumhurbaşkanlığı seçimi yapma girişimi ciddi manada hem Paşinyan'ı hem de Azerbaycan'ı rahatsız etti. Çünkü Azerbaycan bu olaya ‘halen devam eden bir süreci bunlar ateşliyor’ diye baktı. Bu arada bir de tabii kardeşlerimizi bunların şehit etme girişimi, olayı çok daha farklı bir yere doğru taşıdı. Uyarılar yapıldı ama bütün bu uyarılara rağmen bunlar kendilerine çekidüzen vermediler. Tam aksine süreci devam ettirdiler. Devam ettirince Azerbaycan da adımını attı. Ve süreci fazla uzatmadan oradaki operasyonlarını tamamladılar. Operasyonu tamamladıktan sonra da yaklaşık 90 önemli noktayı vurduklarını bana söylediler ve 90 noktayı vurmaları zaten bunların işini bitirdi. Ve ‘bütün araç, gereç, mühimmat, şu, bu vesaire bunları vereceksiniz’ dediler ve onları vermeye başladıkları gibi bir diğer taraftan da çekilmeleri gerekli olan yerlerden de çekilme sözünü aldılar ve çekilmeye de başladılar. Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler görüşmelerini yaptı ve bugün ben de İlham gardaşımla görüşmelerimi yaptım. O da bu noktada hem Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığım konuşmadan dolayı teşekkürlerini bana iletti hem de ‘artık orada bir daha bunlar herhalde nefes alamazlar’ dedi. ‘İşi şu anda bitirdik. Bir sıkıntı yok.’ dedi ve noktayı koyduk.”
“Elon Musk Türkiye’nin İHA ve SİHA’larını takip ettiğini ve başarılı bulduğunu anlattı.”
Elon Musk ile görüşen Erdoğan, Tesla’nın Türkiye’de fabrika kurması ve uydu projesi hakkında, “Musk ile gerek Tesla'nın Türkiye'de yatırım yapması gerekse uzay çalışmalarında müşterek adım atma konularını görüştük. Arkadaşlarımızla bir çalışma inşallah yapacaklar. Ben kendisini İzmir Teknofest'e davet ettim. İzmir Teknofest'e de büyük ihtimalle gelecek. Yanında genel müdürü de vardı ona da talimatı verdi ve özellikle de Efes'e vurgu yaptı. ‘Ben İzmir'in methini duydum ve İzmir Teknofest'e katılmaya çalışacağım.’ dedi. Arkadaşlarımız da kendileriyle irtibat halinde olacaklar. İnşallah İzmir'e gelirse gençlerimizi çok çok cezbeden bir İzmir Teknofest'i olur. Türkiye’nin İHA ve SİHA’larını takip ettiğini ve başarılı bulduğunu anlattı. Ülkemizin son yıllarda teknoloji alanında elde ettiği başarıların farkında ve bilincinde. Bu da yatırımlarını Türkiye’ye taşıması için itici güç olacaktır. Sadece Musk değil, bu konulardaki başarılarımızı artık bütün dünya takdir ediyor. Akıncımız, Kaanımız, Kızılelmamız, ATAK’tan Hürküş’a varıncaya kadar her adım çok yakından izleniyor ve ses getiriyor. Sadece savunma sanayi sektöründe olanlar değil, ülkelerin halklarına varıncaya kadar attığımız adımların ne kadar ilgiyle izlendiğini görmek bizi memnun ediyor. Azerbaycan’da gerçekleştirilen TEKNOFEST’te yerli ve milli teknolojilerimizin ne kadar bilindiğini ve milletimizi gururlandırdığına şahit olduk” ifadelerini kullandı.
"Biz kendisine dört kitap hediye ettik, o koltuğunun altına iki tanesini sıkıştırabilmiş"
Elon Musk’a hediye edilen kitaplar hakkında konuşan Erdoğan, “Biz kendisine dört kitap hediye ettik. O koltuğunun altına iki tanesini sıkıştırabilmiş. ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ ve ‘BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım’ kitaplarımız elinde. Biliyorsunuz ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ kitabımızda, ‘Dünya Beşten Büyüktür’ felsefesi ile yola çıkmış, dünyanın geleceğini etkileyecek alanlarda insanlığın kaderinin yalnız beş ülkenin insafına bırakılmasının doğru olmadığını vurgulamıştım. ‘BM Reformu: Uluslararası İş Birliğine Yeni Bir Yaklaşım’ kitabımızda ise bizim neden BM reformu yapılmasını istediğimizi, somut gerekçeler ve önerilerin ışığında anlatıyoruz. Biz o kitaplara yazdığımız her tespitin, her önerinin kıymetinin uluslararası toplum tarafından anlaşılacağından eminiz. Biz tüm önerilerimizde ve adımlarımızda samimiyiz çünkü” ifadelerine yer verdi.
“BM Genel Kurulunda kurduğumuz her cümleyi milletimizden aldığımız istikametle oluşturduk”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasının “World Leader” hashtagiyle sosyal medyada yankı bulması hakkında, “Dersimizi çalıştık. Buraya gelirken yan gelip yatmadık. Hangi konular üzerinde duracağız? Bunları çalıştık. Liderlerle görüşmeyi yaparken hepsinin söylediği şu oldu, ‘Yani değinmedik konu bırakmadın.’ Malezya Başbakanı Enver İbrahim de ‘Cuma günü ben de bunun devamını yapacağım’ dedi. Özellikle şu anda dünyanın birçok sıkıntısı var, değinilmesi gereken konular var ve bu konular noktasında da mesela çok arzu ederdim ama dinleyemedim. Brezilya Devlet Başkanı Lula'nın konuşması da beğenilmiş. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bu sene değişen dünya iklimi içerisinde dikkatleri üzerine çekmesi gereken bir Milletler Genel Kurulu. Bu konuda da Türkiye olarak bizim mesajlarımız önem arz ediyor. Bunu da başarmamız gerekiyor. Eğer bunu başarabildiysek eğer bu konuda dünyaya mesajlarımızı verebildiysek ne mutlu bize. Biz çıktığımız bütün kürsülerde gerçeği ve doğruyu anlattık, hakkı savunduk. BM Genel Kurulunda kurduğumuz her cümleyi milletimizden aldığımız istikametle oluşturduk. Onların bize gösterdiği hedefe yürümek noktasında hiçbir zaman tereddüt etmedik. Sosyal medyadaki ilgi de bizim açımızdan şaşırtıcı değil. Her zaman milletimizin desteğini hissettik, her mecrada bu desteğin hakkını vermek için mücadele ettik. Mücadelemiz sürüyor” şeklinde konuştu.
“Enflasyonla ilgili olumlu gelişmeler öyle zannediyorum ki önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bunu görmeye başlarız”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin açıkladığı Orta Vadeli Programın uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye ilgisi, dezenflasyon programı ve enflasyonda düşüş beklentisi hakkında öngörüleri için, “Enflasyonla ilgili olumlu gelişmeler öyle zannediyorum ki önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde bunu görmeye başlarız. Önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde neticesini almaya inşallah başlarız. Şu anda hayırlı işaretler var. Gerek Hazine ve Maliye Bakanım Mehmet Şimşek gerek Hazine’deki arkadaşlar gerekse Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, onlar bu noktada önümüzdeki yılın ilk çeyreği itibariyle olumlu neticeleri almaya başlayacağımızı söylüyorlar. Biz de onlara güveniyoruz, inanıyoruz. Programa yabancıların bakışı da olumlu. Orta Vadeli Programı açıkladıktan sonra Türk ekonomisine yönelik artan ilgili G20 toplantısında da görmüştük. ABD’de bu ilginin artarak devam ettiğini görmek bizi memnun etti. Bu nedir? Türkiye ekonomisine duyulan güvenin göstergesidir. Hükümetimizin ortaya koyduğu hedeflerin gerçekçi olduğunun ve Türkiye’nin bunlara ulaşabileceğinden kimsenin şüphesi olmadığının kanıtıdır. Biliyorsunuz Orta Vadeli Program’ın çeşitli ayakları bulunuyor. Tüm dünyanın da sorunu olan yüksek enflasyonla mücadele bizim de programımızın ana hedeflerinden biri. Bunu neyle sağlayacağız? Mali disiplinle, yapısal reformlarla ekonomimizi her türlü fırtınaya dayanıklı hale getireceğiz. Biz bunu daha önce yaptık, yine yaparız. Programımızın en önemli ayaklarından biri de yabancı yatırımın ülkemize çekilmesi. Sadece programı hazırlayıp, duyurmak bile yabancı yatırımcılarda iştah oluşturdu. Bu rüzgarı arkamıza alarak hedeflerimize doğru hızla yürüyeceğiz” diye konuştu.
"Gerek liderler gerekse başbakanların Putin'e karşı olumsuz tavırları var, tabii biz aynı tavrı taşımıyoruz, yansıtmıyoruz, bu tavırları doğru da bulmuyorum”
Tahıl krizi ve Soçi Buluşmasında Putin’le yapılan görüşme hakkında konuşan Erdoğan, “Gerek liderler gerekse başbakanların Putin'e karşı olumsuz tavırları var. Tabii biz aynı tavrı taşımıyoruz, yansıtmıyoruz. Bu tavırları doğru da bulmuyorum. Çünkü Rusya sıradan bir ülke değil. Gerek yüz ölçümüyle olsun gerek dünyadaki konumuyla olsun Rusya'nın bir yeri var. Dolayısıyla da şu anda tahıl üretiminde Rusya hemen hemen dünyada sayılı ülkelerden bir tanesi. Şimdi böyle bir ülkeyi görmezden gelemezsin. Karadeniz Tahıl Girişimi sayesinde Ukrayna’dan 33 milyon ton tahıl sevkiyatı yapılabildi. Şimdi de 1 milyon ton rica minnet gönderecek. Biz diyoruz ki yakın markajda tutmak suretiyle bunu belki artırma imkânı da olabilir. O, 'Katar'ı da buna dahil edelim, Katar'ı da dahil etmek suretiyle biz bu tahılı un haline dönüştürelim. Ama Avrupa'ya yok. İhtiyacı olan Afrika ülkelerine bilabedel gönderelim.' dedi. Şimdi biz de bu çalışma içindeyiz. Katar'la da bu konuyu konuşacağız ve bu adımı da bu şekilde atacağız. Biz Rusya'yla olan münasebetlerimizi olumlu bir şekilde götüreceğiz. Çünkü bizi çok çok ilgilendiren konu, Trakya'nın doğalgazda bir hub olmasını önemsiyoruz. Şu anda da doğalgaz itibariyle neredeyse doğalgazımızın yarısını Rusya'dan temin ediyoruz. Yani arttırmaksa biz arttırabiliriz. Bize o imkanı verir. Avrupa doğalgazda ciddi bir sıkıntının içerisinde. Biz ise hamdolsun şu ana kadar sanayide vesaire doğalgazda bir sıkıntı yaşamadık. Şimdi kış mevsimi geliyor. Böyle bir sıkıntıyı yine yaşamayacağız inşallah. Bir de biz Ataşehir’deki kulelerden bir tanesini enerji piyasası merkezi yapmak istiyoruz. İstanbul Finans Merkezi'ndeki binalardan bir tanesini ama bunu söylerken sadece doğalgazın koordine edildiği bir yer değil. Doğal gaz, elektrik enerjisi ve madenlerin sevkiyatının yapılacağı, yani adeta Londra piyasası, Hamburg piyasası herhangi bir üründe neyse Ataşehir’deki İstanbul Finans Merkezi'ni bu hale dönüştüreceğiz. Burası bizim için çok ciddi bir güç merkezi haline dönüşecek. Peki, bu noktada tahıl koridorunun tekrar açılma ihtimali var mı? Ben umutluyum. Sayın Putin'le bunları görüşeceğiz, konuşacağız. Yani bunu peyderpey artırma yoluna gideceğimizi ümit ediyorum” ifadelerine yer verdi.
“İsrail Cumhurbaşkanı Netanyahu ile karşılıklı ziyarete mutabık kaldık.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Netenyahu’yu kabulü ve İsrail-Filistin sorunu hakkında, “Konuştuk, ifade ettiğiniz gibi bir rahatsızlık sebebiyle o zaman gelemedi. Ama şimdi ben kendisine, siz dedim bu ziyareti bir gerçekleştirin, ardından da ben ekibimle İsrail ziyaretini gerçekleştireyim dedim. Yani mutabık kaldık. İnşallah çok fazla gecikmeden bu adımı atacağız ve birinci derecede enerji konusu olmak üzere İsrail'le enerji sondaj çalışmasını başlatacağız. Sadece Türkiye'ye değil, Türkiye'den aynı zamanda Avrupa'ya da enerji nakil hatlarını işletmeye başlayacağız. Şu an itibariyle 9,5 milyar dolar toplam ticaret hacmimiz var. Bu toplam ticaret hacmimizi de 9,5 milyar dolardan asgari 15 milyar dolara ilk etapta çıkaralım diye bir mutabakata vardık. Bu adımı da atacağız. Aynı zamanda tabii uluslararası siyasette de beraber neler yapabiliriz bunları da görüşme, konuşma fırsatımız oldu. Özellikle enerji iş birlikleri bizi çok daha farklı yerlere taşıyabilir. Kendileriyle bu konudaki potansiyelimizi konuştuk. İki ülke arasındaki farklı alanlardaki iş birliklerini artırmak için bu bakanlarımızın yer alacağı bir mekanizma kurulmasının faydasını anlattık. Enerji, turizm ve teknoloji gibi alanlarda yeni iş birlikleri tesis etmek için iki ülkenin birlikte çalışması mümkün” diye konuştu.
“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi barışın değil, restleşmelerin konuşulduğu bir zemin olmuştur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin yapısının değişmesi daveti hakkındaki gelişmeler için, “Şimdi bu tabii böyle uluslararası atılan adımlarda süratle netice almak mümkün değil. Ama biz şuna inanıyoruz. Hani bizde güzel bir söz var ya, 'Et-tekraru ahsen velev kane yüz seksen.' bunu yapmamız lazım. Umudu da yitirmeden devam etmemiz lazım. Çünkü biz bunu söyledikçe bakıyoruz ki dünyada da yankıları artarak devam ediyor. Bu biraz da Türkiye'nin gücüyle alakalı. Ne kadar güçlenirsek, ne kadar her alanda güç bulursak, bu çağrımız da karşılığını o kadar fazla bulacak. Onun için Türkiye'nin gücü çok önemli. Sizlerin kalemleri, ekranlar önemli. Bütün buralardaki yansımalar dünyada Türkiye’nin gücünü de artıracaktır. Yansımalarını da ona göre çok çok daha fazla artıracaktır diye düşünüyorum. İkinci Dünya Savaşının küresel atmosferine uygun inşa edilen küresel sistem artık yetersizliğini iyiden iyiye ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi barışın değil, restleşmelerin konuşulduğu bir zemin olmuştur. Bu dünya barışı için tehlikelidir. Birleşmiş Milletler önerdiğimiz reformları yapamaz ve kendini zamanın ruhuna uygun hale getiremezse barışı koruma misyonunu sağlayamaz. Rusya-Ukrayna savaşı bunun en somut örneğidir. BMGK üyeleri savaşın aktörü olduğunda Birleşmiş Milletler sistemi etkisiz hale geliyor. Aslında biz bunun işaretlerini yıllar önce görmüş ve ‘dünya beşten büyüktür’ mesajımızı bütün dünyaya ilan etmiştik. Şimdi BM Genel Sekreteri ve ABD Başkanı dahil birçok aktörün küresel sistemin yetersizliğini dillendiriyor olması önemlidir. Küresel sistemin yenilenmesi meselesi samimiyetle ele alınması gereken bir konudur. Dünyanın tamamına barış, güvenlik, istikrar ve refah üreten bir sistemin aciliyetle oluşturulması, dünya barışının korunması için elzemdir. Kapsayıcı ve insanlığı kucaklayıcı uluslararası sistem bugün birçok coğrafyada gördüğümüz çatışmaların, iklim krizlerinin ve göçün neden olduğu insanı dramların bertarafının anahtarı olacaktır. Aksi durumda Birleşmiş Milletler sistemi çözümün değil, çözümsüzlüğün kaynağı haline gelir ki bu dünya üzerindeki kaosu derinleştirir. ‘Daha adil bir dünya mümkün’ tezimizin farklı kesimlerce sahiplenilmesi, bu ihtiyacın karşılanması yolunda atılacak ilk adım olabilir. Biz davetimizi yineliyoruz ve her yerde ‘dünya beşten büyüktür’ demeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
“Emekliler hakkında inşallah 2024’e kararları vermiş olarak gireriz”
Emeklileri durumu hakkında yapılan çalışmalar hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fazla uzamaz. Yani en kısa zamanda. İlgili bakanım zaten çalışmalarını sürdürüyor. Dönüşte zaten bir araya gelip, 'Ne durumdasın, ne yaptın, ne yapıyorsun?' kendisinden bunun bilgilerini de alacağız. Ama 2024'e inşallah bunun kararlarını vermiş olarak gireriz. Biz ekonominin kronik problemlerini çözerken işçilerimizin, memurlarımızın yanı sıra emeklilerimizi de enflasyona ezdirmemek için çabalıyoruz. Bu konuda attığımız adımlar mevcut. Emeklilerimizin sıkıntılarını da biliyoruz. Toplumun tüm kesimlerine yönelik adımlar attığımız gibi onların da yaşam koşullarını iyileştirici adımlar atacağız. Uyguladığımız Orta Vadeli Programın başarıya ulaşmasıyla birlikte oluşacak refah artışında toplumun tüm kesimleri gibi tabii ki emeklilerimiz de payını alacaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da emeklilerimizin hak ettikleri refah düzeyine ulaşmaları için gayret göstereceğiz” ifadelerini kullandı.
"Türkiye bir hukuk devletidir ve misafirlerimize yönelik şiddet içeren alçakça saldırıların failleri gerekli cezaları hukuk önünde alacaklardır"
Türkiye’de Arap turistlere karşı yaşananlar hakkında konuşan Erdoğan, “Bizim aynı duruma düşmemiz söz konusu olamaz. Benim ısrarla üzerinde durduğum konu turistlere karşı onların anlayacağı dili tabelalarda, levhalarda tabii ki bizim kullanmamız lazım. Hele hele turistik bölgelerde bu zaten olması gereken bir davranış biçimi. Biz ana muhalefetin gittiği yoldan gidemeyiz. Dünyanın mücadele ettiği büyük problemlerin arasında maalesef ırkçılık ve İslam düşmanlığı da var. Üzülerek görüyoruz ki kendini medeniyetin beşiği diye pazarlayan Avrupa ülkelerinde hızla yayılan ırkçılık virüsü küresel bir salgına dönüşmüş durumda. Bundan ülkemiz de etkilenmektedir. Batı’da yabancı düşmanlığını yaymak isteyen çevreler, bazı yerlerde başarılı olmuş durumda. Ülkemizde de onların temsilcileri bulunuyor. Ancak bu mayanın Türkiye’de tutmayacağını bilmeleri gerekir. Ne kadar düşmanlık tohumu ekerlerse eksinler, hangi fitneleri üretirlerse üretsinler Türk insanının yüce gönüllülüğünde kaybolup gideceklerdir. Türkiye bir hukuk devletidir ve misafirlerimize yönelik şiddet içeren alçakça saldırıların failleri gerekli cezaları hukuk önünde alacaklardır. Güvenlik güçlerimiz bu tip provokasyonlara karşı tedbirlidir ve her geçen gün tedbirlerini artırmaktadır. Marjinal grupların körüklediği münferit olayların toplumun tümü tarafından gerçekleştiriliyor ve destekleniyor algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu toplumu tanıyan herkes bilir ki böylesi olaylar Türkiye’de taban bulamamıştır, bulamayacaktır. Provokatörlerin bilmeleri gerekir ki er ya da geç yaptıklarının hesabını vereceklerdir” ifadelerine yer verdi.
"Selanik Zirvesi, Türkiye-Yunanistan arasında önemli sıçrama olacak, Dışişleri Bakanlarımız hazırlıkları yapacak, Selanik'te 7 Aralık'ta zirveyi yapacağız”
Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile görüşmesinden bahseden Erdoğan, “Konuyla ilgili Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan Yunanistan Dışişleri Bakanı ile karşılıklı görüşecekler. Aynı şekilde Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da çalışmalarını muhatabıyla yapacak. Hedefimiz Ege'deki sıkıntılı havayı dağıtmak ve Miçotakis'in de yaklaşımı o istikamette. Ama bizim için şu anda en önemli adım Allah nasip ederse Selanik'teki zirve olacak. Selanik zirvesi şu anda Türkiye-Yunanistan arasında önemli bir sıçrama olacak. Dışişleri Bakanlarımız ön hazırlıklarını yapacaklar ve Selanik'te de inşallah 7 Aralık'ta bu zirveyi yapacağız. Bu zirveyle beraber birçok şeyin de inşallah değiştiğini karşılıklı göreceğiz. Son dönemde her iki ülke de afetlerle sınandı. Bu olumsuz durumlar ülkelerimizi yardımlaşma noktasında birbirine yaklaştırdı. Son dönemde artan üst düzey temaslar da mevcut olumlu atmosferi destekledi. Önümüzdeki dönemde Selanik Zirvesi sonrasında da istişari temaslarımız umut ediyorum ki süreci daha da olumlu bir hale getirecektir. Türkiye ve Yunanistan olarak güven ortamına zarar verecek adımlardan ve söylemlerde uzak durmamız gerekiyor. Önümüzdeki sürecin selametle ilerlemesi bakımından bu alanda da birlikte adım atmalıyız” şeklinde konuştu.
"Ülkelerin birbiri ardınca KKTC’yi bağımsız devlet olarak tanıması Doğu Akdeniz’de barışa ve huzura hizmet eder"
BM Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması çağrısı ve bundan sonraki süreç hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Kıbrıs konusunda yaklaşımımız uzun zamandır ortada. Federasyon formüllerinin gerçekçi olmadığı ve işlemeyeceği artık net bir şekilde anlaşılmıştır. Bu gerçeği reddetmek Ada’da çözümsüzlüğü dayatmaktan başka bir şey değildir. Kıbrıs’ta iki devletli, adil ve kalıcı bir çözüm bulunması için gayret gösterdik. Muhataplarımızı da bunu sağlamaya davet ettik. Bir başka davetimizi de uluslararası topluma yaptık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsız bir devlet olarak tanınması Kıbrıs sorununun çözümüne katkı sağlayacak yegâne adımdır, en etkili adımdır. Bunun dışındaki seçenekleri tanımıyoruz. Biz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını uluslararası hukukun bize tanıdığı garantörlük hakkı çerçevesinde sonuna kadar muhafaza etmekte kararlıyız. KKTC’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üye sıfatıyla dahil olmasının araladığı kapının devamının gelmesini bekliyoruz. Ülkelerin birbiri ardınca KKTC’yi bağımsız devlet olarak tanıması Doğu Akdeniz’de barışa ve huzura hizmet eder. Bundan sonraki yol haritamız da KKTC’nin haklarının eksiksiz muhafazası ve uluslararası sisteme entegrasyonu yolunda atılacak etkin adımlardır” ifadelerine yer verdi.
"Aileyi korumak, Türkiye’yi, vatanı korumaktır. Bu sorunla etkin biçimde mücadele edeceğiz. Uluslararası zeminde bu mücadelede iş birliklerine hazırız"
BM Genel Kurulunda aile kurumu hakkında konuşma yapan Erdoğan, Türkiye’de aile kurumunun korunması hakkında ise, “Şu anda dünyada aile kurumu büyük önem arz ediyor. Amerika aslında aile kurumu noktasında tartışmaların çok ciddi boyutlara ulaştığı bir ülke konumunda. Böyle bir yerde bizim aile mefhumunu dile getirmiş olmamız kendinize bir çeki düzen verin... Beni en çok rahatsız eden konulardan bir tanesi herhalde sizin de dikkatinizi çekmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na girerken basamaklarda ve diğer bazı alanlarda LGBT renklerinin olduğunu görüyorsunuz. Burayla ne yapılmak istendiği önem arz ediyor. Şu anda liderlerden bir tanesi LGBT'ci bir diğer lider LGBT'ye karşı, böyle bir durum var. Ne yapılmak isteniyor? Ben şahsen Genel Sekreterle fırsat bulup bunu konuşmak isterdim. Şu anda dünyada ne kadar LGBT'ci var? Bu basamaklarda onların ne kadar hakkı varsa, LGBT'ye karşı olanların da bu denli var. Çünkü bu bir insani mesele ve buradan rahatsız olanların olduğunu da bilmek lazım. Aile tanımında yer alan ‘toplumların yapı taşı’ ifadesi boş bir söylem değildir. Toplumları en güçlü kılan da çürüten de aile yapısıdır. Nasıl zincirin gücü, en zayıf halkası kadarsa toplumların gücü de aile yapısının sağlamlığıyla doğru orantılıdır. Son yıllarda birçok ülkede aile yapısına yönelik saldırıların temel gerekçesi de bu. İlgili toplumu çökertmek için sapkın akımlar eliyle aile yapısı zayıflatılmaya çalışılıyor. Ülkemizde bu sapkın akımların aile yapımızı, gençlerimizi hedef alan girişimlerine asla müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyiz. Bu konunun küresel boyutu da bulunmaktadır. Yaşadığımız çağda aile yapısını hedef alan karanlık yapıların küresel planlarının farkındayız. Onları bozmak için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ailelerimizi, gençlerimizi, çocuklarımızı tuzaklarına düşüremeyecekler. Eğitim, siber güvenlik, bağımlılıkla mücadele başta olmak üzere çok boyutlu tedbirler üzerinde çalışıyoruz. Bunun en etkin adımını Meclis açıldığında gündeme getirmeyi planladığımız anayasa değişikliğiyle atacağız. Aile kurumunu anayasal güvence altına almakta kararlıyız. Aileyi korumak, Türkiye’yi korumaktır, vatanı korumaktır. Bu sorunla ülkemizde en etkin biçimde mücadele edeceğiz. Ancak uluslararası zeminde bu mücadelede iş birliklerine hazırız. Sapkın akımlarla mücadele konusunda el ele verip toplumlarımızı zehirlemeye çalışan, aile yapısını temelden dinamitleyen, geleceğimizi karartmaya göz dikmiş odaklarla mücadele edecek gücümüz var” diye konuştu.
"Ziyaretimizde muhataplarımıza ifade özgürlüğü kılıfıyla kutsallara saldırının önünü açmanın tehlikesinden bahsettik"
Müslümanlara karşı işlenen ırkçılık ve nefret suçları ve dünyada bu konu hakkında verilen tepkiler ile ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan şu ifadelere yer verdi:
“Veren ülkeler var, maalesef sessiz kalan ülkeler var. Yani dört dörtlük veriliyor diyemeyiz. Çünkü şu anda dünya nüfusuna baktığımız zaman yaklaşık 6,5-7 milyar gibi bir rakam söz konusu. Bizim 2-2,5 milyar şu anda bir Müslüman nüfusa baktığımız zaman İslam dünyası bir defa bu hassasiyeti göstermiyor. Aynı şey bakıyorsunuz, Hindistan'da aşırı akımlar bir şekilde gelişiyor. Şimdi bütün bunlar karşısında acaba İslam dünyasının duruşu ne? Bakışı ne? Gelelim kendi ülkemize. Kendi ülkemizde biz ne durumdayız? Onun için bizim bir defa kendimiz dik durmamız lazım ki bu dalga dalga yayılsın ve ona göre de Müslümanların duruşu çok daha farklı hale gelsin. Bu ziyaretimizde muhataplarımıza ifade özgürlüğü kılıfıyla kutsallara saldırının önünü açmanın tehlikesinden bahsettik. Bunun bir ifade özgürlüğü değil, nefret söylemini körükleyerek, toplumsal ve küresel barışı tehdit eden eylemler olduğunu anlattık. Asıl acı olanın İslam dünyasından bu alçaklığa karşı beklediğimiz düzeyde tepkinin gelmemesidir. Bizler Türkiye olarak bu saldırılara gerekli olan en güçlü tepkiyi vermeye devam edeceğiz. Sadece İslam dünyası değil, uluslararası toplumun tamamından kutsallara karşı yapılan saldırılara ortak ses yükselmek durumundadır. Bu olmadığı müddetçe başka inançların kutsalları da saldırıya açık hale gelir. Biz bugün yükselttiğimiz itirazımızı başka inançlara yönelik saldırılarda da aynen tekrarlarız.”
“Biz, mülakatları görevin gerektirdiği zorunluluklar dışında kaldırmayı vadettik.”
Kamuda mülakatın kaldırılması vaadi ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Yüzde 50 KPSS yüzde 50 mülakat” açıklaması hakkında konuşan Erdoğan, “Biz, mülakatları görevin gerektirdiği zorunluluklar dışında kaldırmayı vadettik. Görevin gerektirdiği hallerde ise hakkaniyetle hareket edilmesi temel yaklaşımımızdır. Mülakatlar çok sınırlı ve çok özel meslek gruplarında gerekli olabilir. Elbette mülakat komisyonlarının objektif kriterlerle oluşturulması konusu da çok mühim bir konu. Konuyu ilgili bakanlarımızla yakın görüşüyor, çalışıyoruz. Ben seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim Bakanımla, İçişleri Bakanımla görüşmek suretiyle, yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz” ifadelerini kullandı.
"Beni bu çekişmeye veya bu çatışmaya katmayın. Ben kendi işime bakıyorum"
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel’in CHP Genel Başkanlığına aday olmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “Beni bu çekişmeye veya bu çatışmaya katmayın. Ben kendi işime bakıyorum. Onlar da kendi aralarında kendi işlerine baksınlar. Çünkü ben o mu kazanır bu mu kazanır o işlerle uğraşmam” dedi.
"Nerede kimi gösteririz, istişarelerimizi yapıp ona göre büyük şehirler olsun diğerleri olsun buralardan isimleri inşallah hayırlısıyla belirleyeceğiz"
Cumhur İttifakının adayı kim olacak sorularına cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhur İttifakı’nın bu noktada bir sıkıntısı yok. Şu anda 81 vilayette başta İstanbul, Ankara olmak üzere bunu Devlet Bey'le oturacağız, konuşacağız. Nerede kimi gösteririz, istişarelerimizi yapıp ona göre büyük şehirler olsun diğerleri olsun buralardan isimleri inşallah hayırlısıyla belirleyeceğiz. Şu anda hemen 1 ay içerisinde bunlar belirlenir diye bir şey yok. Fakat biz buralardaki büyük şehirlerde kimler koç başı olabilir? Bu vilayetlerin dışında diğer illerde kimler olabilir? Bunları tespit edip garantiye gidecek şekilde bu illerde dayanışma halinde kavga, gürültü olmadan adaylarımızı beraber belirleyeceğiz” şeklinde konuştu.