Değerli takipçilerimiz, öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, neredeyse 7-8 yıldır her hafta gündem değişiyor. Açıkçası benim gibi bir çok insan bu tartışmalardan ve kısır çekişmelerden bıkmış durumda. Yıllardır söylüyorum, asıl önceliğimiz ekonomi olmalı ve ekonomi olmadan da refah içinde olamayız. 15 Temmuz oldu evet tamam şimdi bir şeyleri bırakalım, bütünleşelim, ağırlığımızı ekonomi ve istihdama verelim diyeceğimiz zaman gene bu fırsat kaçtı.
Attığım başlık Cumhurbaşkanımızın ekonomi yönetimi konusunda ortaya attığı tez. Açıkçası bence Cumhurbaşkanımız bu tezini açmalı, çünkü bu şekilde konu iki cümleye sığacak bir konu değil. Ben bu sözü duyunca anlamlandıramıyorum. Cümlenin devamını dinliyorum, bu başlıkla Cumhurbaşkanımızın dedikleri farklı şeyler. Bakıyorum arkasından gelen sözcüklere. Cumhurbaşkanı diyor ki, ‘Ben faize karşıyım, bunlarla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim’. Ben de karşıyım. Herhalde 80 milyonun yüzde 99’u da karşıdır. Bu konuda farklı düşünen yok ki. Fakat konu karşı olmakla sonuçlanamıyor. Faizi doğuran sebepler neler? Neden bu başlıkları konuşmuyoruz?
FAİZ OLURSA ENFLASYON DA OLUR
Bir ülkede ya da şirkette faiz neden olur? Senin gelir gider dengen bozuksa faiz sonuç olur. Sebep olmaz. Bir şirket veya bir ülke düşünelim, gelir ve giderlerinde açık veriyorsa yıl sonu açığını nasıl kapamak zorunda? Mutlaka borçlanması lazım değil mi? O borcun maliyetine faiz diyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’nin bütçe açığı olmasın ya da yönetenler olarak müthiş bir beceri gösterin, ihracatımız ithalatımızın kat ve kat fazlası olsun. Türkiye bütçesi artı versin ya da borcumuzu sıfırlayalım. O zaman faiz olmasın ya da faiz sıfır olsun diyebilirsiniz. Aksi takdirde piyasaların kendi dinamikleri ve maliyetlerine isteseniz de istemeseniz de katlanırsınız. Yani bence bu teze bu açıdan bakarsanız doğru.
Neden? Faizi oluşturan sebeplerde başarısız olursanız faiz olur. Faizin olması ile enflasyon olur. Evet o zaman faiz sebep, enflasyon sonuç diyebiliriz. Fakat faizi yukarıda bahsettiğim örneklerdeki gibi aşağı getiremezsek faiz yüksek olur, o zaman enflasyon da olur, kur da yüksek olur. Yani faiz, kurun da enflasyonun da yükselmesine sebep olur. O zaman bu teze ben de katılıyorum. Fakat dediğim gibi bu tezi açmamız lazım. Yani faiz neden oluşuyor?
ÖZ SERMAYESİ GÜÇLÜ OLAN KAZANIR
İki tane esnaf düşünün, yan yana dükkanları olsun, aynı ciroları yapsınlar. Birisinin öz sermayesi güçlü olsun, diğerinin de öz sermayesi ya da işletme sermayesi olmasın. Aynı ciroyu yaptığında kim daha çok kazanır? Tabi ki kendi öz sermayesi güçlü olan kazanır değil mi? İşletme sermayesi zayıf olan mal tedariğinde daha yüksek maliyete katlanmak zorunda olur. Yan yana iki dükkan olduğundan hareket edersek, aynı ciroyu aynı ürünleri satsın, öz sermayesi güçlü olan daha fazla para kazanacaktır.
İşletme sermayesi zayıf olan daha fazla zam yapması gerekir ki rakibi ile aynı karı yazabilsin. Rekabetten dolayı zam yaparsa bu sefer de satışları düşecektir. Çok basit bir örnek ama ülkelere uyarlarsanız da durum aynı.
Faiz, kur ve enflasyon denklemlerinin birbirleri ile olan ilişkileri, sebepleri, sonuçları vardır. Bunların fiyatlamalarını da piyasalar belirler. Bu piyasaları da yöneten iradenin söylemleri, yaptıkları etkiler ve yönlendirir. Benim üzüldüğüm 2008 yılında şimdiki Cumhurbaşkanımız müthiş performans gösterip, bu piyasaları doğru yönlendirip, yöneterek dünya krizinin ülkemizi teğet geçmesinde başrol oynadı.
Ama son 7-8 yıldır bu güzel yönetim kabiliyetlerini göremiyoruz. 2008 yılında dünya krize girmiş, Türkiye’de kur yükseliyor, faiz yükseliyor. O zaman Erdoğan, IMF ile yeni stand by anlaşmaları yapacakmış gibi hazırlık yaptı, o süreci uzattı. Ülke dinamiklerinin ve sermayenin ürküp kaçmasını engelledi. İşler rayına girdikten sonra IMF ile yollar ayrıldı.
Yeni yönetim doğru bir şeyler yapıp faiz artırımı ve piyasaların dengelerini kurarken, piyasaların ateşi düşmüşken, yine ‘faiz sebep, enflasyon sonuç tartışmaları’ ürkütüyor beni. Ya bırakın bunları. Şu anki ekonomi yönetimine hükümet ve muhalefet olarak herkesin destek vermesi lazım. Ülke ekonomisi her gün ağır bedeller ödüyor. Şu an piyasa dinamikleri yerine oturup, piyasaların ateşi düşmeye başlayıp, güvenin gelmesi ile zaten faiz inecektir. Arkasından enflasyon da inecektir. Ama ekonomi yönetimine bu zamanı kazandırmamız lazım hep birlikte. Bu süreçte kısır söylemler yerine ekonomi kurullarını iyi çalıştırıp ülkemizin istihdam açığının kapatılması, pandemi döneminin olumsuz etkilerinin giderilmesi gibi çok öncelikli konular var.
EKONOMİNİN ÇARKLARIYLA OYNAMAYALIM
Diyeceğim şu, ekonominin çarkları ile oynamayalım. Faiz şu an yüksek ama faiz oranını MB ve ekonomi yönetimi yükselterek doların önünü kesti. Dolar değer kaybetti. Yurtdışından sıcak para akmaya başladı. Sıcak para iyi değil ama şu an ülkenin buna ihtiyacı var. Sıcak parayı kalıcı yatırıma dönüştürmek, icraatlar neticesinde ortaya çıkacaktır. Bu tip tartışmalar gelen sıcak paranın tekrar kaçmasına neden olur. Geçen yıl faizi düşürdük, ne oldu?
Doları, enflasyonu düşürebildik mi? Demek ki her birinin ayrı dinamikleri var. Faizin yüzdesini düşürdüm diyerek ne kuru ne de enflasyonu tutamıyorsunuz. Tutarım derseniz 100 milyar dolar döviz rezervleri erir ülkenin. Bence konuşma değil icraat zamanı. O yüzden herkes susup ülke ekonomisinin yönetimine yardımcı olmalıyız.