G20 Zirvesi, Tokyo’da 28-29 Haziran tarihleri arasında yapıldı. Zirvede küresel ekonomi, ekonominin dijitalleşmesi ve daha pek çok konu konuşuldu. Liderler, ikili ve çoklu toplantılarda bir araya geldi.
Bu toplantıların biri de geleceğin parası olarak kabul edilen; kripto paralar toplantısıydı. Hem ülkeler hem de kişiler için alternatif değişimin ve alternatif para biriminin adı olan kripto para (blockchain), gündelik hayatta kullanılmaya başlandı.
G20 üyesi ülkelerin merkez bankası başkanları ve maliye bakanları, kripto paraların geleceğini konuştu. Konuşulan konu her ne kadar, ABD başta olmak üzere, gelişmiş ülkelerin, ekonomik yaptırım uyguladığı ülkelerin, ambargoları, Bitcoin ve kripto paralar yolu ile deldiği olsa da yeni çağın paraları, kaçınılmaz olarak, hayatımıza girdi.
Somut para kavramından, soyut paraya geçişin ve tüm harcamaların blockchain zincirinde, defterler üzerinden yapıldığı yenidünya düzeninde, küresel hegomanya, bu süreci hızlandırmaya başladı.
Bu aslında Lidyalıların MÖ 7. Yüzyılda bulduğu paradan sonra, paranın yeniden keşfi gibi, yeni bir süreç. Çok ilginçtir ki G20 Tokyo Zirvesi sonrasında JP Morgan, “Doların rezerv para statüsünün biteceğini ve buna göre pozisyon alınması” gerektiğini söyledi.
Kripto paralar, sanal dünyanın, Dolar, Euro, PetroDolar, değerli madenlerin takası gibi, değişime doğru evriliyor. Bitcoin markası ve alt coinler (token)birbirleri ile change-exchange yapılırken, altın, gümüş ve değerli madenler de bu takasın içinde olacak. Başta Çin olmak üzere, ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, sürekli değerli maden alıyor ve maden emtia fiyatlarını yükseltiyor. Piyasadan toplanan bu madenler, blockchain ekosistemine entegre edilecek. Dolar, Euro, Paund değer kaybedecek ve belki de bu kağıt paralar, değersizleşecek. Sadece kağıt değeri olacak.
G20 Tokyo’nun maliye ve hazine bakanları bu evrilmeyi ve blockchaindeki küresel gelişmenin farkında ve bu değişimin kontrol altına alınmasını sağlamak için çalışıyor. Günümüzün klasik emtia ekonomisi, tahtını kripto paralara kaptırmak üzere.
Şimdilerde altı boş, token şirketleri, yasal dayanağı olmadan, alım-satım işlemi yapıyor olsa da bunlar piyasada sabun köpüğü gibi birer birer yok oluyorlar. Ancak, altına emtia değeri koyan ve çıkarılan tokenların karşılığı bulunan, token şirketleri, piyasada değer kazanıyor. Bu şirketler çok yakında, Facebook, Apple, Google, Bitcoin gibi yüzmilyarlarca dolarlık piyasa değerine sahip olacaklar.
Teknolojideki değişim ve dönüşüm, bilgi çağının bir üst paradigmasıdır. Nesnelerin interneti, yapay zekalar ise bu paradigma içinde parayı, yeniden tanımlamakta ve geleceğe konumlandırmaktadır. Kripto paralar, sanal zincirin başlangıç halkasını oluşturacak.
Evet G20 Tokyo Zirvesi, dijital paraların varlığını bir yandan kabul ederken, bir yandan da 2009’da G20 bünyesinde kurulan FSB (Financial Stability Board/Finansal İstikrar Kurulu)’ye kripto para varlıklarının daha yakından takip edilmesi çağrısını yaptı. Zira kripto para varlıklarının finansal sistem içinde olduğunu ve ekonomiye önemli katkılar sağladığını gördü. Ancak şu da bir gerçek ki kripto para varlıkları, şu an küresel finansal istikrara bir risk oluşturmasa da tüketici ve yatırımcıların korunması ile kara para aklama ve terörizm finansmanı gibi risklere sahiptir.
Endüstri 4.0 ve 5.0 Çağı, klasik ekonomiden, sanal ekonomiye doğru insanlığı değişime zorluyor. Küresel aktörler de bunu hızlandırıyor. Konuyla alakalı ortaya pek çok teori atılıyor. Bunların bir kısmı çöp olurken, bazı ciddi tezler, ekonomide ve bilimde karşılık buluyor. Blockchain bunların başında geliyor. Sanal paralar, hukuk zeminine oturdukça, maliye bakanları ve merkez bankaları kripto işlemleri yapmaya başladıkça, yeni para teorisi gerçek olacak ve hepimiz harcamalarımızı coinlerle yapacağız.