HANGİSİ DAHA BELİRSİZ? YURT İÇİ Mİ YOKSA KÜRESEL PİYASALAR MI?
PİYASALARDAKİ PANİK HAVASI KISA SÜRDÜ
Temmuz ayında yurt içerisinde meydana gelen olumsuz gelişmeler neticesinde eksenimizin yeniden yurt içine kaymasına sebep oldu. Karşılaşılan durumun benzerlerinin dahi gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda yaşanmamış olması dünyanın da dikkatinin üzerimize çevrilmesine sebep oldu. Piyasalar üzerindeki olumsuz etkisinin azaltılması için başta Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşek’in yabancı yatırımcılara durumun net bir şekilde anlatılması, TCMB’nin ilk olarak bankacılık sektörünün mevduat riskinin önün geçmesi ve devamında zorunlu karşılık oranlarının düşürülmesi gibi yapısal değişiklikler, Borsa İstanbul’un ilk işlem gününde sorunsuz bir şekilde açılması ile ekonomi birimleri arasındaki uyum sayesinde piyasaların panik havasına girmemesine sebep oldu. Her sabah yeni bir gündemle güne başlamak son zamanlarda olağan hale gelmeye başladı. Ancak burada önemli bir sorun var. Yurt içerisindeki gelişmeler mi daha önemli yoksa yurt dışı mı? Hatırlayacak olursak FED yılın ilk toplantısında küresel piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve buna bağlı olarak faiz artırma konusunda hem ABD’nin hem de dünyanın buna hazır olmadığını belirtmişti. Toplum olarak ekonomik gelişmeleri yakından takip ettiğimiz için bizler de yönümüzü Asya piyasalarında Çin ve Japonya’yı, Avrupa’da ise Brexit referandumu sonuçlarını takip etmeye devam ettik.
Gelmiş olduğumuz noktada uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye ile ilgili notlarında ve görünümlerinde bir takım değişikliğe gitmeye başladı. Son olarak Fitch kredi notumuzda herhangi bir değişikliğe gitmezken terör olayları ve darbe girişimi sebebi ile görünümü negatife çevirdi. Değişikliğin ekonomiden çok siyasi gelişmelere bağlı olarak değiştirilmesi tepkilere yol açsa da açıklamada bankacılık sektöründe yoğun para çıkışı olmaması, ülkenin dış finansman bulma konusunda sıkıntı yaşamaması ve kamu finansmanının sağlam yapısı ile ilgili açıklamaların yapılması durumun iyi kontrol edildiğini yeniden teyit etti.
Diğer yandan sadeleştirme politikaları çerçevesinde faiz indirimlerine devam eden TCMB Ağustos 2015 den itibaren uygulanan para politikası yol haritasının doğru bir şekilde devam ettiğini ve önümüzdeki dönemde para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağını ve Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler dikkate alınarak para politikasındaki sıkı duruş sürdürüleceğinin belirtilmesi TL nin USD karşısında değer kazanmasına sebep oldu. Eylül ayı içerisinde FED’in faiz artırımına ilişkin toplantısı yakından takip edilecek olurken yurt içi piyasaların toparlanmasının bir kaç ay daha süreceğini bekliyoruz. USDTL paritesinde 2,9240 ve 2,91 seviyesi önemli önemli olmakla birlikte yukarı yönlü trend için 2,9760’ın geçilmesini beklemek gerekiyor.