Bu gün Hollanda Parlamentosu, 1915 Ermeni olayları ile ilgili iddiayı "soy kırım" olarak kabul etti.
Batı'da bu ilk değil. Fransa başı çekmiştir. Ermenilerin perişan olmasından, sorumlu olan Fransadır. Birinci Dünya savaşı sırasında, Ermenilere fransız asker üniforması giydirerek Türklere yaptığı zulmü, Parlamento kararı ile saklamak, tarihi olayları karartamıyor.
Bu modaya şimdi Hollanda dahil oldu. Halbuki, tarihi olaylar tarihçilere bırakılmalıdır. Nitekim, Türkiye "arşivlerin açılmasını" teklif ediyor. Ermenistan kabul etmiyor.
Batı ülkeleri meseleyi neden Parlamentoya taşıyor?
Batı'daki sömürgeci ülkelerin geçmişleri çok karanlık. Kendi suçlarını ört-bas etmek için "günah keçisi" yaratıyor. Batıda en zayıf halka Türkler. Batı halklarında, tarihten gelen Türk nefreti var. Bu nefret, basit olaylar ile somut yaptırımlara dönüşüyor.
Hollanda'nın tarihi katliamlar ile doludur.
-Batavia Katliamı. Hollanda Ordusu, 1740 Yılında, sömürgeciliğe ve köleliğe karşı çıkan Batavalı 12 bin Çinliyi kurşuna dizdi.
-Endonezya Katliamı. Sömürge ve köle düzenine karşı çıkan 150 bin Endonezyalı katledildi.
- Sahibi oldukları Batı Hindistan Şirketi 550 bin insanı köle haline getirdi. Köle ettikleri insanları "köle pazarlarında" satarak servet yaptılar. Hollanda'nın kirli zenginliğinin temelinde kölelerin kanı ve göz yaşı yatıyor.
-102 bin Hollanda Yahudisini Nazilere teslim ettiler. Teslimatın gerçekliği mahkemede doğrulandı ve para cezasına çarptırıldılar.
Geçmişi son derece karanlık Hollanda'nın, uydurma Ermeni iddialarını "soy kırım" olarak kabul etmesi önemli değil. Bu hareketiyle Hollanda, tarihte işlediği "soykırım suçiundan" kendini kurtaramaz.
Türkiye'nin yapması gereken "misilleme" politikasını icra etmektir. Bu günden tezi yok, Hollandanın yukarıda saydığım insanlık suçlarından birsini esas alıp "soy kırım" olarak Parlamento kararına bağlamaktır.
Sadece Hollanda değil. Benzer yönde karar alan Fransa için de "Cezayir Soykırımı" gündeme taşınmalıdır.
Savunma yöntemi ile Batı'nın art niyetli politikaları önlenemiyor. En iyi savunma, taarruzdur. Şimdiye kadar Türkiye "kendini savunmaktan" başka bir yöntemi tercih etmedi. Şimdi, Batı'nın geçmişten gelen karanlık tarihini "uluslar arası plaforma taşıma" zamanıdır.
Sömürgeci Batı'nın anlayacağı lisan misillemedir. Hükumete ve Türkiye Büyük Millet Meclsine görev düşüyor.