HÜKÜMET DEVRİDAİM MAKİNESİNİ BULDUĞUNU ZANNEDİYOR!

Abone Ol


Peki bunun hükümetle ne alakası var derseniz; hükümet tasarruf seviyesini yükseltmek için tüketici kredileri ve kredi kartları faiz oranlarını yükselterek vadelerini kısaltmayı ama konut kredilerini bundan muaf tutmayı tasarlıyor. Ancak işin ilginç tarafı genel faiz seviyesini yükseltmeden bunu yapmayı amaçlıyor. Yani konut kredilerinde uzun vade ve düşük faizin devam etmesi ve böylece hükümetin hep sevdiği gibi konut sektörünün ekonomik büyümeye katkısının devam etmesi, buna karşın halkın kısa vadeli tüketimini destekleyen kredi kartı ve tüketici kredisi faizlerinin yükseltilerek talebin kısılması ve tasarrufların yükseltilmesi umuluyor.

Böyle bir düzenlemenin ilk handikapı krediler arasında böyle bir faiz arbitrajı (faizler arasındaki farktan lehe yararlanma çabası) imkanı olması durumunda konut kredilerinin amacı dışında kullanılması kapısının açılacak olmasıdır. Diğer taraftan bankaların en büyük gelir kalemlerinden birisi olan tüketici kredilerinin faizlerindeki artışın bankaların karlarını azaltacak olması nedeniyle bankaların daha riskli birtakım arayışlara girmesinin mümkün olmasıdır. Açıkçası genel faiz seviyelerini arttırmadan iç tüketimi selektif kısma çabası aynen devridaim makinesi yapma çabasına benziyor. Nasıl devridaim makinesi yapmak fizik kurallarına aykırı ise genel faiz seviyesini yükseltmeden yanlızca bazı selektif kredilerin oranlarını yükselterek beğenmedikleri türden tüketimi kısma çabası da sonuç vermeyecektir. Konut için kredi alırsan sorun yok ve faiz düşük olacak, tüketim için kredi alırsan yüksek faiz ödersin yaklaşımı sonuç vermeyecektir.

Yurtiçi tasarrufların düşük olması artık ekonomimiz için önemli bir sorun haline gelmeye başladı, zira yurtdışından para girişi sınırlandığında içerde büyümekte sorun çekiyoruz. Görünen o ki FED politikaları nedeniyle önümüzdeki dönemde bol miktarda sıcak para girişi sağlamamız mümkün olmayacak. Bu sorunu çözmenin tek yolu ise faizleri yükselterek iç talebi ve tüketimi kısmaktır. Hükümet krediler arasında ayrım yaparak konuttaki büyümenin ekonomiyi taşımaya devam etmesini ama araba veya tatil gibi kredilerin kısılarak tasarruf oranlarının aynı zamanda yükseltilmesini amaçlıyor. Bu iki amacın aynı anda gerçekleşmesi mümkün olmayacaktır. Doğrusu bu Merkez Bankası’nın yurtdışı yatırımcılarının pek anlayamadığı literatür dışı! politikalarına benziyor.

Diğer yandan konut satışları incelendiğinde bugünkü faiz seviyelerinde bile peşinat ve taksit ödemelerinde üretici şirketlerin açtığı firma kredilerinin payının artmaya başladığı izleniyor, yani alıcılar banka kredisi yerine uzun vadeli senetlerle konut almayı tercih ediyor ki bu çok büyük bir risk. Müteahhit şirketler yeterli sermayeye ve finans bilgisine sahip değil, böyleyken senetle müşteriyi kredilendirmek bankacılık yapmakla aynı şey aslında. Bu durum üretici şirketleri çok daha kırılgan hale getirecektir. Hükümetin farkedemediği şey; konutta iç talebin şimdiden çok sıkıntılı olduğu, zaten alıcıların genel borçluluk seviyesi çok yüksek olduğu için konuta reel olarak talep yaratacak kitlenin son derece sınırlı olduğudur. Bu nedenle hertür tüketimin kısılarak yalnızca konuta dayalı bir büyümenin gerçekleşebilmesi mümkün olmayacaktır.


{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }