Krizin panzehirini bilindiği gibi döviz gelirleri oluşturuyor. Bu konuda öncelikle turizm ve ihracat gelirleri önem taşıyor. Türkiye’nin gerçekleştirdiği ihracat bu yıl 170 milyar doları bulacak. İhracatta yüzde 10’a yakın artış başladı. Bu artış devam ediyor. Turizm gelirlerimizde de artış sözkonusu. Bu yıl sezonu 40 milyon turistle kapatacağız. Turizm gelirlerimiz 30 milyon dolara ulaşmış durumda. Esasen bu iki gelir grubunu daha hızlı nasıl artırmalıyız diye düşünmemiz gerekiyor. Eğer bunu ülke olarak başarabilirsek ülke olarak bir daha kolay kolay kriz yaşamayız.
İhracat kanadında faizler yüksek olduğu, dövizler arttığı ve çek senet mekanizması tam işleyemediği için birtakım sıkıntılar yaşanıyor. Bu sıkıntılar aşılırsa, ihracat çok daha fazla artabilir. İhracat, gelecek yıl yüzde 10’un üzerinde artış gösterebilir. Özellikle kurların bu noktada seyretmesiyle, Türkiye ihracat için artık ucuz bir ülke haline geldi. İhracatta katma değeri yüksek ürünleri hedeflememiz lazım. Burada hükümetin hakikaten bu yönde teşvik etmesi büyük önem taşıyor.
SERBEST BÖLGELER
Serbest bölgeler, teknoloji ihracatını artıran, Türkiye’ye yabancı yatırımı çeken, bir anlamda yatırımı teşvik eden bölgeler konumunda. Hükümetin aldığı bazı tedbirlerde ihracatı artırıcı mekanizmalar pek hesaba katılamadı. Yani tedbirlerde eksikler görüyoruz. Örneğin, dövizi bir yerde bloke etme kararına gerek olmadığı kanısındayım. Zaten döviz getiren bir kurumun Türkiye’de harcadığı para Türk parasına dönecek. Ama ithalat yapacaksa, o zaman döviz ihtiyacı var. Bir daha orada engel çıkarmak yanlış olurdu. Orada kısmen bir düzeltme yapıldı. Serbest bölgelerin gelirleri Türk parasına çevrildi. Bunun iki tane zararı var. Birincisi, serbest bölgelerde her zaman bilançolar dövizle yapılacak diye biz yatırımcıları buraya çektik. Şimdi tekrar sözleşmeler Türk parasına çevrildi. Bu durum yatırımcıları korkutuyor. Acaba Türkiye verdiği sözleri tutar mı sorusu ön plana çıkıyor. Avrupa Serbest Bölgesi’nde 170 civarında firma var. Bu firmaların yüzde 70’i ileri teknoloji üretiyor. Burada sözleşmeleri Türk parasına çevirmemizin hiçbir katkısı yok. Zaten biz serbest bölge olarak oradan aldığımız paraları dışarıda harcıyoruz. Yani döviz Türkiye’de kalıyor. Ama şimdi kiraları düşürmüş olduk. Daha doğrusu bizim döviz gelirlerimiz azaldı. Paralar yabancı yatırımcılara gidecek. Bu durum, yurtdışına daha fazla döviz yollayacağımız anlamına geliyor. Aynı zamanda bizim döviz gelirimizin azalmasına da vesile oluyor. Bunun için ‘serbest bölgelerde kiraların dövizden Türk lirasına çevrilmesi’ konusunda bir daha düşünülmesi gerekiyor.
“YÜKSEK TEKNOLOJİ İHRACATI YAPIYORUZ”
Avrupa Serbest Bölgesi’nde kilogram başına gelir 7,30 dolar. Yani katma değeri yüksek teknoloji ihracatı yapıyoruz. Avrupa Serbest Bölgesi’nde bir yabancı sermaye ve teknoloji yoğunlaşması var. Türkiye’nin en çok istediği şey de bu aslında. Gelen yatırımcıları ne kadar mutlu edersek, onlar ülkemize daha fazla yatırımcının gelmesine vesile oluyorlar. Avrupa Serbest Bölgesi doldu hatta yeni arayışlar içindeyiz. Serbest bölgemizde firmalar memnun, bürokrasi az olduğu için rahatça teknoloji üretiyorlar. Örnek vermek gerekirse, 2018 yılında Türkiye’nin toplam kilogram ihracatı 1,28 dolar. Serbest bölgelerde rakam ise 7,38 dolar. Serbest bölgeler, 6 kat fazla teknoloji yoğun ihracat yapıyor. Bunun için bu tür bölgeleri teşvik etmemiz, ihracat yapacak firmaları da kollamamız lazım. Özellikle finansman sorununu çözmemiz gerekiyor. Değişik noktalarda teşvik verilmesi ve bürokrasinin azaltılması lazım. Böylece bu yıl 170 milyar dolar olabilecek ihracatımızı gelecek yıl 200 milyar dolara çıkartmış oluruz. En azından cari açığın yüzde 30’u da buradan karşılanmış olur.
TURİZM SEKTÖRÜ
Turizm sektörü 2018 yılında çok iyi gitti. Türkiye, terörün turizm bölgelerine girmesini engelledi. Avrupa ile ilişkilerimizin iyileşmesi, turizmin artmasına neden oldu. Hem ihracat hem de turizm açısından Türkiye’nin siyasette kullandığı dilin çok sert olmaması lazım. Almanya ve Avrupa Birliği ile ilişkiler iyileştikçe, turizm artmaya devam edecek. Bu yıl turist sayısı 40 milyonu bulacak. Gelen döviz de 30 milyar dolar seviyelerinde olacak. Büyük ihtimalle gelecek yıl turizm sektöründe yüzde 10 oranında artış yaşanacak. Bana göre cari açığın ve istihdamın en iyi ilacı turizm. Çünkü doğayı kirletmiyoruz, insanlara ülkemizi tanıtıyoruz, Türkiye’nin gülen yüzünü gösteriyoruz. Böylece Avrupa Birliği vatandaşlarının bize bakışı değişiyor. İlişkilerimiz gelişiyor. Turizm, dostluk kurmada hem de ilişkilerimizin gelişmesinde ve Türkiye’nin tanıtımında önemli bir faktör. Hem de net döviz getiren bir sektör. Turizmde bu yıl 30 milyar dolar gelir geldiyse bunun dışardan hiç hammadde girdisi yok. Hepsi bizim verdiğimiz hizmetin karşılığı. Turizm sektörü diğer sektörleri de canlandırıyor. Bu açıdan özellikle turizm sektörünü desteklemek şart. Turizmde destinasyonların çoğalması ve yeni yatırımların yapılması gerekiyor. Dünya artık Türkiye’yi keşfediyor. Özellikle Avrupa’daki rakiplerimizin otelleri çok pahalı ve eski. Turistler önceki sene Türkiye’ye gelmediler ama bu yıl Türkiye’ye döndüler. Bu fırsatı iyi değerlendirmek lazım. Turizm için her şeyden önemlisi, dış siyasetimizin gerçekten pazarlarımıza dost bir siyaset i zlemesi l azım. Terörü turizm bölgelerine sokmamamız çok önemli. Turizmde 50 milyar doları bulursak ihracattaki artışla birlikte cari açığı önemli ölçüde kapatmış oluruz. Onun için döviz getiren serbest bölgelerin ve ihracatın yanında turizmi de desteklersek, zannediyorum birkaç yıl sonra cari açık sorunu çözülür. Türkiye böyle bir krizin içinde kendini bir daha bulmaz.