İhracat odaklı büyüme modeli, Türkiye için elbette büyük önem arz ediyor. Ekonomi ve ticaret diplomasisinin sahadaki neferleri olan ihracatçılarımız geçtiğimiz yılı başarıyla tamamladılar. 2021 yılı ihracatı 2020’ye kıyasla yüzde 32,9 artış göstererek 225,4 milyar dolara yükseldi. 2021 yılında ilk kez ihracat yapan 18 bin 887 firma, 3,7 milyar dolarlık katkı sağladı. 2020 yılında 1,10 dolar olan ortalama ihraç birim değeri, 2021 yılında yüzde 17’lik artışla 1,29’a dolara ulaştı. Türkiye’nin ihracattaki hedefi, bu değeri 2 dolara çıkarmak. Miktar bazında ihracatta Cumhuriyet tarihinin rekoru da kırıldı ve 174 milyon ton ihracat gerçekleştirildi.
Pandemi dolayısıyla bütün dünyada lojistik sorun- lar yaşanırken, ihracatçılarımız kıtalar arasında köp- rüler kurdu. Dünyada finansmana erişim problemleri yaşanırken, Türkiye kendi çözümlerini üretti. Tedarik zincirlerinde yaşanan sorunlardan dolayı dünya devle- ri ürünlerini gönderemezken, Türk ihracatçıları ürün- lerini alıcıların adreslerine kadar ulaştırmayı başardı. İhracatçılarımız, küresel tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmayı lehimize çevirerek, ihracat hanemize 25 milyar dolar artı değer kattılar.
2021 yılı verilerine göre Ar-Ge merkezi sayısı bin 254’e, tasarım merkezi 338’e, teknopark sayısı 73’e, organize sanayi bölgesi sayısı ise 332’ye çıktı. İhracat ekonomideki büyümenin lokomotifi oldu. 2021 yılının ilk 9 ayında büyümenin yarısı ihracatla geldi. İstihdam artışının 3’te 1’ini ihracat öncülüğündeki sanayi sektörleri sağladı.
İhracatımızda yaşanan bu gelişmelerden memnuniyet duyuyoruz ancak, bir ülkenin büyük ekonomi olabilmesi sadece ihracat rakamlarındaki artışla ölçülmüyor. Global pazarlarda markalar oluşturmazsak, ihracatımız ne kadar artarsa artsın başarı elde etmiş sayılamayız. Global markalara sahip olan ülkeler şüphesiz dünyanın en büyük ekonomilerini oluşturuyorlar. ABD, Çin, Japonya ve Almanya gibi ülkeler… ABD’li 8 markanın değeri 2,850 trilyon dolar. Türkiye’nin 851 milyar dolar olan milli gelirinin üç buçuk katı kadar bir değere sahipler. Ne kadar çok global markaya sahipseniz, dünyadaki gücünüz de o denli artıyor demektir.
TÜRK MARKALARI TURQUALITY ILE DÜNYAYA AÇILIYOR
Ülkemizin THY gibi global markaları var ancak, henüz dünyada ilk 100’e girecek markalarımız yok. Glo- bal Türk markalarının sayılarının hızla artması en bü- yük başarımız olacak. Bu başarıya ulaşmanın yolu ise “Markalaşma ve Turquality İş Modellerinden” geçiyor. İşte bu sebeple 23 Kasım 2004 tarihinde “Turquality Destek Programı” yürürlüğe girdi. Şu ana kadar 357 firmanın 372 markası bu programa dahil edildi. “Mar- ka-Turquality” teşvik programları, Ticaret Bakanlığı ta- rafından yüksek katma değere yönelik destekler ola- rak değerlendiriliyor. Bu devlet destekli programların amacı, Türk şirketlerini ve markalarını global pazara açmak ve rekabet edebilir hale getirmek.
Turquality konusunu Şubat sayımızda ele alıyoruz. Uluslararası danışmanlık firması Progroup’un Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. Turquality konusunda markalara danışmanlık hizmeti vererek onları dünya ligine hazırlayan Dr. Salim Çam ile yapılan röportaj, global pazarlara yelken açmak isteyen firma ve markalar için önemli ipuçları veriyor. Dr. Salim Çam, Turquality iş modelinin sürdürebilir olması, markaların uluslararası pazarlarda rekabet edebilmesinin önünü açarken, kilogram başına ihracatlarını da en az 12 kat artırdığını belirtiyor.
DÜNYANIN GELECEĞİNİ TEHDİT EDEN RİSKLER
Şubat sayımız dopdolu bir içerikle okuyucularıyla buluşuyor. Dünya Ekonomik Forumu ve AON’un araştırmaları dünyamızın geleceğini tehdit eden riskleri ortaya koyuyor. En önemli küresel risk iklim krizi. Bu önemli araştırmanın detayları Şubat sayımızda yer alıyor. Enerji krizi ise derinleşiyor ve büyük bir küresel tehdit olarak karşımıza çıkıyor. Bu önemli konuyu da sayfalarımıza taşıdık.
Türkiye’de neler öne çıkıyor? Bu konuda Kadir Has Üniversitesi tarafından bir araştırma yapıldı. ‘Türkiye’nin Eğilimleri’ araştırması Türkiye’nin en büyük sorununun ekonomi olduğunu ortaya koyuyor. Bu araştırmaya Şubat sayımızda yer verdik. Ekonomi uzmanlarının Ekovitrin için kaleme aldıkları analizler ise 2022’de piyasaları nelerin beklediğine ışık tutuyor.
Türk ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olan gayrimenkul 2022’de nasıl bir seyir izleyecek? KONUTDER Başkanı ve Sur Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas, Ekovitrin için kaleme aldığı makalesinde enflasyondaki artışa rağmen konuta olan rağbetin arttığına dikkat çekiyor.
Şubat sayımızda yer alan diğer haber ve dosyalar şöyle: Mobilya ve enerji sektörlerinde dev yatırımları bulunan Doğanlar Holding, 50. yıldönümünü kutluyor. Yö- netim Kurulu Başkanı Davut Doğan, 2022 hedeflerinin Türkiye’nin ilk 50 büyük grubu arasında yer almak olduğunu söylüyor. Doğanlar Holding’i kutluyoruz.
Türkiye’nin global markası THY yönetiminde yeni bir dönem başlıyor. İlker Aycı’nın istifasının ardından, Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine THY Teknik İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Bolat getirildi. Bolat’a başarılar diliyoruz.
TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil, milli savunma sanayimize büyük bir güç katacak olan “Milli Muharip Uçağımızın” 14 ay sonra hangardan çıkacağı müjdesini verdi. Bu Türkiye için büyük bir gurur. Değerli Ekovitrin okuyucuları, ekonomiler, kalp atışı gibi bir grafik çizer. İner ve çıkar. Esasen bir ülkeyi başarılı ve büyük kılan o ülkenin gelişmiş, donanımlı insan kaynakları ve global markalarıdır. Biz Türkiye olarak bunlara sahipsek korkmayalım. Yolumuz açık, sonumuz hayırdır…