Oysaki iyi niyetli olmayan işçi-işveren ilişkilerinde çoğu zaman olaylar istismar konusu olarak yaşanmış bir kısım işverence kıdem tazminatı ödememek için kayıt dışı çalıştırma gibi yanlış yollara tenezzül edilmiş, bir kısım işçi ise işten atılarak tazminat alabilme yönünde iş yerinde kötü davranışlara yönelmiştir. Çoğu zamanda işletmenin ekonomik darboğaza girmesi sonucu işverenin mal varlığı bu tazminatları ödeme konusunda yetersiz kalmıştır.
Kul hakkı ve hukuk açısından iyi niyetli işçi işveren ilişkileri çerçevesinde çalışanın kazandığı tazminat hakkı aslında kıdem tazminatı değil, yıpranma tazminatı olması ve her yıl çalışanın kendisine ödenmesi gerekir zira mevcut mevzuata göre çalışanın hak ettiği tazminat konusunda hak sahibinin kendi iradesi dışında işveren vasi olarak tayin edilmektedir. İnananlar için Yüce Peygamberimiz (sav) “çalışanın emeğinin karşılığını teri kurumadan veriniz” buyurmaktadır. Uygulamada ise çalışanın ancak işten atılması, emekli olması ya da ölümü halinde tazminat ödenebilmekte sağlığında sıkıntı içinde yaşayan bir çalışanın tazminatı ölümü halinde varislerine kalmaktadır. Konuyu açacak olursak örnek olarak her yıl bir aylık kıdem tazminatı hak eden çalışanın alacağı, kendi iradesi dışında işverenin emrinde kalmaktadır.
Dünyada bu ölçüde bir örnek olmadığı bilinmektedir. Bir başka örnek ise Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın 2012 yılında açıkladığı Avusturya modeli olup iş dünyamızda tartışılmaktadır.
Bu modelde dikkat çeken husus bir banka hesabına aylık kesintiler halinde kıdem tazminatının yatırılmasıdır yani bir fon oluşturulacaktır. 58. ve 59 Hükümetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığım sırasında ESDK Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulundan sorumlu Koordinatör Bakanı iken görevimiz kapsamında “işletmelerin rekabet gücünü artırmak kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak” konusunda yaptığımız ve 2005 Ekimin de hükümete sunduğumuz ancak Maliye Bakanlığının “Kıdem Tazminatları vergiden muaf olarak masraf yazılacağından şirketlerin kurumlar vergi matrahıda küçülür dolayısyla bütçe açığı büyür” görüşü ile uygulama imkanı bulamadığımız çalışmalar arasında hazırladığımız kıdem tazminatı konusunda ki görüşümüzü aşağıda özet olarak sunuyorum.
1) Yasanın çıktığı tarihte kazanılmış olan birikmiş kıdem tazminatı işveren yükümlülüğünde kalacak ve işveren maliye bakanlığının her yıl belirleyeceği seviyede birikmiş tazminatı en geç 5 yıl içinde çalışana ve/veya varislerine ödeyecektir. Böylece birkaç yıl içinde işçi hakkına kavuşacak, işveren ise bu yükten kurtulacaktır.
2) Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kıdem tazminatı “yıpranma tazminatı” adı altında her yıl sonunda o takvim yılı için çalışanın hak ettiği tazminat kendisine net olarak ödenecek böylece önemli birikim önlenecektir.
Dünyada bu ölçüde bir örnek olmadığı bilinmektedir. Bir başka örnek ise Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan’ın 2012 yılında açıkladığı Avusturya modeli olup iş dünyamızda tartışılmaktadır.
Bu modelde dikkat çeken husus bir banka hesabına aylık kesintiler halinde kıdem tazminatının yatırılmasıdır yani bir fon oluşturulacaktır. 58. ve 59 Hükümetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığım sırasında ESDK Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulundan sorumlu Koordinatör Bakanı iken görevimiz kapsamında “işletmelerin rekabet gücünü artırmak kayıt dışı ekonomiyi kontrol altına almak” konusunda yaptığımız ve 2005 Ekimin de hükümete sunduğumuz ancak Maliye Bakanlığının “Kıdem Tazminatları vergiden muaf olarak masraf yazılacağından şirketlerin kurumlar vergi matrahıda küçülür dolayısyla bütçe açığı büyür” görüşü ile uygulama imkanı bulamadığımız çalışmalar arasında hazırladığımız kıdem tazminatı konusunda ki görüşümüzü aşağıda özet olarak sunuyorum.
1) Yasanın çıktığı tarihte kazanılmış olan birikmiş kıdem tazminatı işveren yükümlülüğünde kalacak ve işveren maliye bakanlığının her yıl belirleyeceği seviyede birikmiş tazminatı en geç 5 yıl içinde çalışana ve/veya varislerine ödeyecektir. Böylece birkaç yıl içinde işçi hakkına kavuşacak, işveren ise bu yükten kurtulacaktır.
2) Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kıdem tazminatı “yıpranma tazminatı” adı altında her yıl sonunda o takvim yılı için çalışanın hak ettiği tazminat kendisine net olarak ödenecek böylece önemli birikim önlenecektir.
En önemlisi işveren çalışanın parasını muhafaza eden vasisi durumundan kurtulacak işçi hak ettiği tazminatını kendi iradesi ile hayatta iken alarak ihtiyaçlarını karşılayabilecek, böylece sanayimizin önündeki bir engelde kalkmış olacaktır. Aynı zamanda ekonomimizin önündeki kayıt dışı istihdamında önlenmesi sağlanabilecektir.
Maliye Bakanlığının kontrolü altında çalışanların eline geçecek bu meblağlar tasarrufa ya da tüketime yöneleceğinden ekonominin durgunluktan çıkmasına, pazarın canlanmasına, üretimin ve istihdamın artmasına zemin hazırlanacaktır.
Maliye Bakanlığının kontrolü altında çalışanların eline geçecek bu meblağlar tasarrufa ya da tüketime yöneleceğinden ekonominin durgunluktan çıkmasına, pazarın canlanmasına, üretimin ve istihdamın artmasına zemin hazırlanacaktır.
Geçmişte kurulan fonların sağlıklı çalışmadığı gerçeğini de hatırlayacak olursak yeni kurulmak istenen Kıdem Tazminatı Fon Yönetiminin bir kaç yıl içinde başta birikmiş kıdem tazminatlarının işverenlerce fona aktarılması olmak üzere uygulamada büyük sorunlarla karşılaşacağı mümkündür.