7 Haziran seçimleri AK Parti’yi cesaretlendirmeli. “Seçim sonuçları başkanlık sistemini rafa kaldırmıştır” demek halkın sağduyusuna eziyettir. Koalisyonların halkımıza gerek zaman gerekse refah olarak kaybettirdiklerini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bunu önlemek için yeni Anayasa ve başkanlık sistemi halkımıza anlatılmalı.
Üç dönem yeni anayasa yapmada zorlanan AK Parti’ye halkımız elini uzatmıştır. İsteseydi 300’ün üzerinde milletvekili de verebilirdi. Fakat geçmişte görüldüğü üzere anayasa ile ilgili bir gelişme olmayacaktı. Zira muhalefet partileri nedensiz bir şekilde yine karşı çıkacaklardı. Şimdi ise koalisyon ortamının oluşmasıyla muhalefette sorumluluk altına girmiştir. Seçimlerden önce başkanlık sistemine şiddetle karşı gelen ana muhalefete halkımız kırmızı kart göstererek oyunu düşürmüştür. Diğer taraftan AK Parti’de yeteri kadar yeni Anayasa ve başkanlığı desteklemediği için aynı akıbete uğramıştır. “Seçim sonuçları başkanlık sistemini rafa kaldırmıştır” demek halkın sağduyusuna eziyettir. Halkımız şunu bilmektedir. Dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeler daha hızlı kalkınıyor. Bu seçim sonuçları ile halkımız iki partiye, “Bana danışmadan Meclis’te yeni anayasa yapabilirsiniz” veya “İki partiyle yani 330 sayıyla bana gelir ben de gereken desteği veririm” demektedir. Bunlar da olmuyorsa halkımız yapılacak ilk erken genel seçimde yeni anayasa ve başkanlık sisteminin seçimin ilk gündem maddesi olmasını isteyecektir.
Yeni Anayasa ve başkanlık
90 yıllık parlamenter sistem günümüz koşullarında ve dinamik bir nüfusa sahip olmamızdan dolayı ülkenin önünü tıkayan bir konumdadır. Bunun en bariz gösterisi 70’li ve 90’lı yıllardır. Yani koalisyon yılları Türkiye’nin kayıp yılları olmuştur. “Avrupa’da başarılı koalisyonlar vardır” demek Türkiye’nin bugünkü milli gelirini görmezden gelmek demektir. Fert başına düşen en az 25-30 bin doların altındaki Avrupa’daki hiçbir ülkede koalisyonlar başarılı değildir. Kaldı ki Türkiye gibi dinamik bir nüfusa sahip hiçbir Avrupa ülkesi de yoktur. Şimdi koalisyon kurulması için bir vakit harcanacak sonra koalisyonlarda çatlaklar oluşacak birinin dediğini diğeri yalanlayacak vs. böylece boşa zaman geçecek ve diğer taraftan yarısından fazlası 30 yaşın altında olan halkımızda elini kolunu bağlayıp seyrederken nafile olarak refahlarının artmasını bekleyecektir. Partilerin kendi çıkarlarını bir tarafa bırakarak ülke insanının önümüzdeki on yılda milli gelirinin en az 25 bin dolara çıkması için nüfuz yapısı itibariyle Türkiye’ye uygun hızlı kalkınma modeli olarak yeni Anayasa ile birlikte başkanlık sistemini getirmeleri konusunda birleşmeleridir.
Başkanlık sisteminin halka kazandıracakları anlatılmalı
“Başkanlık gelirse partim zayıflar” veya “Ben artık iktidara gelemem” gibi düşünceler halkımıza yapılabilecek en zararlı söylemlerdir. Önümüzdeki günlerde koalisyonların halkımıza gerek zaman gerekse refah olarak kaybettirdiklerini göreceğiz. Bunu önlemenin yolu yarından itibaren bir seferberlikle yeni Anayasa’nın ve başkanlık sisteminin halkımıza neler kazandıracakları en ince detaylarına kadar anlatılmalıdır. Bu partilerin koalisyon için olmazsa olmaz şartı olmalıdır. Partilerin buna sıcak bakmaması kendi çıkarlarını halkın çıkarları önünde tutmasından kaynaklanmaktadır. Başkanlık sistemi gelirse, “Partimden başkan çıkamayacak, parti başkanlığımın etkisi olmayacak, şu anda sahip olduğum düzenim bozulacak, parti sultanlığım sona erecek vs.” gibi düşünceler partilerin şu andaki parlamenter sisteme sıkı sıkıya sarılmalarına neden olmaktadır. Oysaki bu düşüncelere sahip partilerde halkımız sağduyusunu kullanarak başkanlık verecektir. Zira geçmişte halkın sağduyusunun neleri radikal olarak değiştirdiğini gördük. On üç yıl önceki seçimler en bariz bir örnektir.
Üç dönem yeni anayasa yapmada zorlanan AK Parti’ye halkımız elini uzatmıştır. İsteseydi 300’ün üzerinde milletvekili de verebilirdi. Fakat geçmişte görüldüğü üzere anayasa ile ilgili bir gelişme olmayacaktı. Zira muhalefet partileri nedensiz bir şekilde yine karşı çıkacaklardı. Şimdi ise koalisyon ortamının oluşmasıyla muhalefette sorumluluk altına girmiştir. Seçimlerden önce başkanlık sistemine şiddetle karşı gelen ana muhalefete halkımız kırmızı kart göstererek oyunu düşürmüştür. Diğer taraftan AK Parti’de yeteri kadar yeni Anayasa ve başkanlığı desteklemediği için aynı akıbete uğramıştır. “Seçim sonuçları başkanlık sistemini rafa kaldırmıştır” demek halkın sağduyusuna eziyettir. Halkımız şunu bilmektedir. Dünyada başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeler daha hızlı kalkınıyor. Bu seçim sonuçları ile halkımız iki partiye, “Bana danışmadan Meclis’te yeni anayasa yapabilirsiniz” veya “İki partiyle yani 330 sayıyla bana gelir ben de gereken desteği veririm” demektedir. Bunlar da olmuyorsa halkımız yapılacak ilk erken genel seçimde yeni anayasa ve başkanlık sisteminin seçimin ilk gündem maddesi olmasını isteyecektir.
Yeni Anayasa ve başkanlık
90 yıllık parlamenter sistem günümüz koşullarında ve dinamik bir nüfusa sahip olmamızdan dolayı ülkenin önünü tıkayan bir konumdadır. Bunun en bariz gösterisi 70’li ve 90’lı yıllardır. Yani koalisyon yılları Türkiye’nin kayıp yılları olmuştur. “Avrupa’da başarılı koalisyonlar vardır” demek Türkiye’nin bugünkü milli gelirini görmezden gelmek demektir. Fert başına düşen en az 25-30 bin doların altındaki Avrupa’daki hiçbir ülkede koalisyonlar başarılı değildir. Kaldı ki Türkiye gibi dinamik bir nüfusa sahip hiçbir Avrupa ülkesi de yoktur. Şimdi koalisyon kurulması için bir vakit harcanacak sonra koalisyonlarda çatlaklar oluşacak birinin dediğini diğeri yalanlayacak vs. böylece boşa zaman geçecek ve diğer taraftan yarısından fazlası 30 yaşın altında olan halkımızda elini kolunu bağlayıp seyrederken nafile olarak refahlarının artmasını bekleyecektir. Partilerin kendi çıkarlarını bir tarafa bırakarak ülke insanının önümüzdeki on yılda milli gelirinin en az 25 bin dolara çıkması için nüfuz yapısı itibariyle Türkiye’ye uygun hızlı kalkınma modeli olarak yeni Anayasa ile birlikte başkanlık sistemini getirmeleri konusunda birleşmeleridir.
Başkanlık sisteminin halka kazandıracakları anlatılmalı
“Başkanlık gelirse partim zayıflar” veya “Ben artık iktidara gelemem” gibi düşünceler halkımıza yapılabilecek en zararlı söylemlerdir. Önümüzdeki günlerde koalisyonların halkımıza gerek zaman gerekse refah olarak kaybettirdiklerini göreceğiz. Bunu önlemenin yolu yarından itibaren bir seferberlikle yeni Anayasa’nın ve başkanlık sisteminin halkımıza neler kazandıracakları en ince detaylarına kadar anlatılmalıdır. Bu partilerin koalisyon için olmazsa olmaz şartı olmalıdır. Partilerin buna sıcak bakmaması kendi çıkarlarını halkın çıkarları önünde tutmasından kaynaklanmaktadır. Başkanlık sistemi gelirse, “Partimden başkan çıkamayacak, parti başkanlığımın etkisi olmayacak, şu anda sahip olduğum düzenim bozulacak, parti sultanlığım sona erecek vs.” gibi düşünceler partilerin şu andaki parlamenter sisteme sıkı sıkıya sarılmalarına neden olmaktadır. Oysaki bu düşüncelere sahip partilerde halkımız sağduyusunu kullanarak başkanlık verecektir. Zira geçmişte halkın sağduyusunun neleri radikal olarak değiştirdiğini gördük. On üç yıl önceki seçimler en bariz bir örnektir.