“Kötü haber; henüz hastalığın ekonomik ve fi nansal etkilerini tam anlamıyla görmüş değiliz, açıkçası ne kadar ciddi bir tablo olacağını da kesin tahmin edemiyoruz. İyi haber; bu müthiş belirsizliği gören otoriteler tarihte eşi benzeri olmayan paketler, destekler açıkladılar.”
Covid-19 salgınıyla ölenlerin sayısı tüm dünya ülkelerinde artmaktadır. Bununla birlikte ekonomik ve sosyal hayatta birtakım değişiklikler kısa zamanda ortaya çıkmış olmakla birlikte başta para ve finans piyasaları, ticaret, eğitim ve hizmet sektörü olmak üzere ekonomik ve sosyal alanda önemli yapısal bir değişim ve dönüşümün arifesinde bulunduğumuzu ifade edebiliriz. TÜBA’nın Pandemi Değerlendirme Raporu’na göre Yeni Koronavirüs ile birlikte devletin ekonomideki ağırlığı giderek artacak ve küreselleşme yerine daha içe kapanan milli yaklaşımlar öne çıkacaktır. Yeni tip Koronavirüs salgını dünyayı hiç beklemediği bir anda şiddetli bir ekonomik şoka soktu. Hastalığın seyri, alınan önlemlerin de sert olmasına yol açtı. 2020 başında piyasaların zirvesinin neresi olacağını tartışırken, bir kaç ay içinde geldiğimiz noktada dünya ekonomisinin ne kadar yavaşlayacağını, hangi ülke ekonomisinin ne kadar daralacağını, işsizliğin hangi seviyelere çıkacağını tartışıyoruz. Kötü haber; henüz hastalığın ekonomik ve finansal etkilerini tam anlamıyla görmüş değiliz, açıkçası ne kadar ciddi bir tablo olacağını da kesin tahmin edemiyoruz. İyi haber; bu müthiş belirsizliği gören otoriteler tarihte eşi benzeri olmayan paketler, destekler açıkladılar. Ekonomik tahribatın boyutu anlaşıldıkça piyasalarda tökezleme dönemleri göreceğiz. Öte yandan uzun vadede, piyasalar uzun bir süre sıfır faiz ortamı ve tarihte görülmemiş bir likidite ile baş başa olacak. ABD’de FED sınırsız parasal genişlemeye giderken Avrupa, Çin, Japonya, İngiltere Merkez Bankaları da bu furyaya katıldı. Türkiye Merkez Bankası da bir yandan tahvil alımı yoluyla parasal genişlemeye katılırken bir yandan da faizleri indirmeye devam etmekte. 20 Nisan’da açıklama yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “268 bin 717 firmanın 3 milyon 44 bin 420 çalışanı için Kısa Çalışma Ödeneği’ne başvurduğunu” açıkladı. Kısa Çalışma Ödeneğine en çok başvuru yapan sektör; yüzde 40 ile imalat. İkinci en çok başvuru yapan sektörün; yüzde 15 ile toptan ve perakende ticaret, üçüncünün; yüzde 12 ile konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri, dördüncünün; yüzde 6 ile eğitim sektörü olduğunu görüyoruz. Garanti Yatırım tarafından hazırlanan Mali Piyasalar Stratejisi’nde öne çıkan sektörlerle ilgili notlar şöyle: Bankalar açısından birçok gelişme yaşansa da kâr büyüme beklentileri devam ediyor. Şimdilik 2020 yılı için yüzde 25 seviyesinde bir büyüme beklentisi var. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) verilerine göre, 2019 yılında yurt içi beyaz eşya satış ve ihracat adeti yıllık olarak sırasıyla yüzde 2 ve yüzde 1 daralmıştır. Salgın öncesinde sektöre ilişkin olarak 2020’den itibaren Türkiye’de GSYH’nın yeniden güçlü büyüme trendine gireceği beklentimize paralel olarak dayanıklı tüketim ürünlerinde, ilk satın alma ve yenileme/değiştirme talebinde artış görmeyi öngörmekteydik. Ayrıca düşen konut kredisi faizlerinin, beyaz eşya satışlarını önemli ölçüde etkileyen konut satışlarını destekleyeceğini düşünmekteydik. Beyaz eşya sektöründe ihracatın toplam satışların yüzde 50’den fazlasını oluşturduğu beyaz eşya üreticileri için Avrupa’da virüsün etkisini artırmaya başlamasıyla birlikte satışlarda yavaşlama söz konusu. Türkiye’de ise alınan tedbirler, AVM’lerin kapalı olması gibi faktörler bayilerin satışlarını olumsuz etkilemektedir. Korona virüs salgını şirketin faaliyetlerini etkilemekte ancak bunun için rakamsal veriler ilk çeyrekle birlikte daha netlik kazanacaktır. Türkiye’de virüsün olumsuz etkileri sonucu olarak demir çelik sektörü de durgunluğa girdi. Demir çelik şirketleri satışlarını bir ay öncesinden kapattıklarından şirketlerin 1Ç20’deki satışları olumsuz etkilenmeyecektir. Ancak otomotiv başta olmak üzere Erdemir’in tedarik sağladığı pek çok sektörün Mart sonu itibariyle virüsten dolayı üretimlerini durdurma kararları ikinci çeyrek taleplerini etkileyecektir. Yılın ilk 2 ayında konut satışları yıllık bazda yüzde 54 arttı ve yıla oldukça güçlü bir başlangıç yapmış oldu. Ancak, Mart ayında satışlar düşük baz etkisine rağmen sadece yüzde 3.4 arttı. Salgının ev satışlarında ciddi azalmaya neden olacağı malum. Sonraki süreçte ise artan likidite koşulları ve kredi erişiminin artması ile birlikte yılın ikinci yarısından itibaren ev satışlarına toparlanma bekleniyor. 2018 yılında yüzde 35, 2019 yılında yüzde 23 daralarak 492bin adede düşen otomotiv pazarı için 2020 yılı beklentileri yüzde 20 büyüme şeklindeydi. Yılın ilk 2.5 ayındaki gidişat ise gerçekleşmelerin bu tahminlerin üstüne çıkacağı yönündeydi. Ancak korona virüs etkileri ile parça tedarikinin zor olması sebebiyle tüm otomotiv sanayii Mart ayının ortasında neredeyse durmuştur. Türkiye otomotivde önemli bir üretim merkezi konumundadır. Türkiye toplam ihracatının yüzde 17’si bu sektörden sağlanıyor. İhracatın ve üretimin yüzde 75’i ise Avrupa’ya yapılıyor. Mayıs ayı başı itibariyle üretim kapasitesinin yüzde 39’unun üretime geri dönüşlerin olması ümit vericidir.
Türkiye’de koronavirüs vakalarının ortaya çıkmasının ardından çoğu perakende mağazası (gıda hariç) ve alışveriş merkezi kapandı. Bu nedenle, gıda dışı perakende talebinde Mart 2020’den itibaren ani bir durma yaşanıyor. Sonuç olarak, salgının ekonomik sonuçlarından kaynaklanan belirsiz gelecek göz önüne alındığında, insanların tasarruf etmeyi tercih edebileceğini düşünüyoruz. Bununla birlikte, salgının olumsuz etkisi ortadan kalktığında ilk olarak uygun fiyatlı ürünlere olan talep artacaktır.