Merkez Bankası (TCMB), Türk Lirası’nı (TL) önceleyen ve 2021 yılı sonlarında devreye giren “dövize karşı mücadelenin şifresi” Kur Korumalı Mevduat (KKM). Söz konusu şifre, Liraizasyon Stratejisi içinde aylardır istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Liraizasyon Stratejisi’nin temel amacı; planlanan hedef ve vadelerde döviz kurlarındaki atakları durdurmak ve cari açığı dengeye getirerek kalıcı fiyat istikrarını sağlamak, yüzde 5’in altındaki enflasyonu sürdürülebilir hâle getirmek.
Bu zamana kadar pandemi, savaş, jeopolitik riskler gibi olağanüstü dış gelişmeler hariç tutulduğunda içinde KKM dahil TCMB Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu’nun da destek verdiği Liraizasyon Stratejisi uygulamalarında başarı elde edilemediğini söyleyebilir misiniz, elbette hayır!
Hatırlanacağa üzere 20 Mart 2021 tarihinde TCMB Başkanlığı’na getirilen Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu 2 yılı geçen görev süresi boyunca para politikasında oldukça yüksek montanlı işlere imza attı. Kamu bankaları tarafından düşük faizle reel sektöre sağlanan destekler, sanayi üretimi, ihracattaki rekorlar, enflasyondaki gerilemeler ile dövize olan rağbetin azalması, piyasalarda halka arzlar ve yerli yatırımcının borsaya yönelmesi uygulamaların doğruluğuna işaret ediyor zâten…
Ancak TCMB doğru işler yaparken diğer yandan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve diğer finansal hareketlere yön veren kurumların, özellikle “borsa yatırımcısının daha fazla korunması” gerektiğine dair piyasada çok fazla söylemler dolaştığını hatırlatmak istiyorum. Cebindeki 5-10 bin lira ile TL’ye destek olan milyonlarca yatırımcının hakikaten korunmaya ihtiyacı var.
Son dönemde borsada yatırımcı iştihanı kesmeye yönelik belli-belirsiz fazlaca dalgalanmaların zuhur ettiğini, güvensizliğin yayılmaya çalışıldığının ve borsadaki sert düşüşlerin seçim nedenlerine bağlanamayacağının altını çizmek istiyorum.
***
Gelelim konumuza… Liraizasyon bakışıyla biraz geriye doğru giderek TCMB’nin 2020 yılından bu yana para politikalarına bir göz atalım…
7 Kasım 2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ile TCMB Başkanı Murat Uysal görevden alınmış yerine Naci Ağbal atanmıştı. 2021 yılında Ocak ve Şubat aylarında faiz yüzde 17’lerde sabit tutulmuş Mart ayında ise 200 baz puan artırılarak yüzde 19’a çıkarılmıştı.
Kısa bir süre sonra Prof. Dr. Kavcıoğlu’nun göreve gelmesiyle 2021 Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarında yeni bir karar alınmadı. Bekle-gör politikalarıyla faiz yüzde 19’da sabit tutuldu. Tâ ki 2021 Eylül’üne kadar… Sonrası faiz indirimleri çorap söküğü gibi sıralandı…
Bilhassa politika faizini Mart 2021’de yüzde 19’dan -ki Mart 2021 itibariyle enflasyon yüzde 16,19 idi- bugünkü yüzde 8,5’luk seviyesine indiren TCMB Başkanı Prof. Dr. Kavcıoğlu uygulamalarına, sahaya konan Liraizasyon düzenlemesine ve ülkede rağbetin dövizden TL enstrümanlarına yönelmesinde etkili olan para politikalarına dikkatlice ve art niyetsiz bakmak gerekiyor...
***
2020 Mart’ında başlayan ve yaklaşık 2 yıl etkili olan pandemiyi ve 24 Şubat 2022’de başlayan ve halen süren Rusya – Ukrayna savaşıyla aşırı yükselen küresel enflasyonun Türkiye’yi de başta ekonomi olmak üzere olumsuz etkilediğini, Karadeniz ve Akdeniz’de yürütülen doğalgaz ve petrol aramalarını içeren Mavi Vatan ile savunma politikalarına karşı Batı’nın Türkiye’ye yönelik siyasi ve ekonomik hasmâne tutum ve hareketlerini göz ardı edemeyiz.
Ekim 2022’de tüketici fiyatlarının (TÜFE) yüzde 85,51’e, üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 157,6 ile zirve yapmasında saydığım nedenleri yok sayabilir misiniz?
Bugün bile 14 Mayıs 2023 seçimlerine giderken Batı elinde ne kadar imkân varsa Türkiye’deki her alanda gösterilen iyileşmelerin hızını kesmek için gerek medya, gerekse siyasi ve ekonomik olarak düşmanca davranışlarını daha da pekiştiriyor ve sertleştiriyor. Temel amaç; Türkiye’nin kendilerince belirledikleri çizginin dışına çıkmaması! Yani Türk vatanının tam bağımsızlığa ulaşmaması… Ana neden bu!
Ancak Türkiye Ekonomi Modeli çerçevesinde yürütülen “Liralaşma Stratejisi”nin kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla hızlı bir şekilde devreye alınmasıyla önce kur, ardından enflasyon ve beraberinde üretim, istihdam ve ihracat gibi ekonomik datalar müspet bir seyre girmeye başladı. Dolayısıyla “Liraizasyon Stratejisi” bir bakıma Türk ekonomisi için can simidi görevini almış ve almaya devam ediyor.
Tabii buradaki mücadelede şifrenin Türk Lirası (TL) olduğunu asla unutmayalım!