Fosil yakıtların yakılması, ormansızlaşma, arazi kullanımı değişiklikleri, çimento üretimi ve sanayi süreçleri ile atmosfere salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, sanayi devriminden beri hızla artmaktadır. Bu ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de katkısı ile dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına neden olmaktadır. Küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılın sonlarında başlayan ısınma, 1980’li yıllardan sonra daha da belirginleşerek, hemen her yıl bir önceki yıla göre daha sıcak olmak üzere, küresel sıcaklık rekorları kırmıştır.
2019 yazı, meydana gelen sıcak hava dalgalarıyla tarihe geçti. ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nin açıklamasına göre, geçtiğimiz haziran ayı, bugüne kadar yerkürede gerçekleşen “en sıcak ay” olarak kaydedildi. Birçok bilim insanı, karşılaşılan bu durumu iklim değişikliği ile ilişkilendirirken, World Weather Attribution tarafından Temmuz 2019’da yayınlanan raporda, sıcak hava dalgalarının bir önceki yüzyıla göre 10 kat daha sık meydana geleceği öngörülüyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, 2000-2016 döneminde sıcak hava dalgasına maruz kalan insan sayısı yaklaşık 125 milyon kişi arttı.
23 Eylül 2019’da ABD'de dünya liderlerinin katıldığı “BM İklim Zirvesi” öncesi yayınlanan rapora göre, son 5 yıllık dönem 2011-2015 arasındaki döneme göre ortalama 0.2 santigrat derece daha sıcak geçti. Son beş yılın ortalaması 1850-1900 yıllarını kapsayan sanayi öncesi dönemden ise 1.1 derece daha yüksek. 2018'de 37 milyar ton ile rekor karbondioksit seviyesine ulaşıldığını ortaya koyan rapora göre mevcut hedeflerle bile karbondioksit üretimi azalmadı, tam tersine arttı. 2015'te varılan Paris İklim Anlaşması'nda küresel sıcaklık artışını yüzyıl sonuna kadar 2 derecenin altında tutma hedefi konulmuştu.
Piyasa değeri 2.3 trilyon doları bulan ve yıllık sera gazı salınımları 73 kömür santraline eşdeğer 27 ülkede faaliyet gösteren 28 farklı sektör, küresel ısınmayı 2030 itibarıyla 1.5 derecenin altında tutma ve karbon salınımını 2050'ye kadar sıfıra indirme hedeflerinin karşılanabilmesi için sera gazı emisyonlarını azaltma taahhüdünde bulundu. Taahhütte bulunan şirketler arasında Nestle, L'Oreal, Nokia ve AstraZeneca gibi şirketler yer alıyor.
Türkiye de ‘İklim Değişikliği’ sorunuyla karşı karşıya. WWF’nin gerçekleştirdiği Türkiye’nin Yarınları Projesi Sonuç Raporu’na göre iklim değişikliğinin başlıca etkileri şöyle olacak:
• Sıcaklık artışı 2030’lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacak, bu dönemden sonra hızlı bir artış gözlenecek,
• Mevsimsel ve bölgesel farklılıklar göstermekle beraber sıcaklık artışının kış mevsiminde 4°C, yazın ise 6°C civarına ulaşması bekleniyor (1960-1990 döneminde göre),
• Kış yağışlarında Türkiye’nin genelinde azalma görülürken bir tek Kuzey Anadolu’nun doğu yarısında yağışlarda artış görülecek.
Bu doğrultuda en büyük hamle, kentsel dönüşümü başarıyla sürdürmek. Birleşmiş Milletler (BM) İklim Eylemi Zirvesi Kararlılık İçin İşbirliği Oturumu'nda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye'nin kararlılığının önemine dikkat çekerken, "2012'de ülkemizde Cumhurbaşkanımızın başlattığı kentsel dönüşüm seferberliğiyle yaklaşık 6,5 milyon konutun yeniden yapılanmasını sağlıyor, her yıl 300 bin konutumuzu dönüştürüyoruz" diye konuştu. Ayrıca belirtmek gerekir ki Bakanlık, 12 Temmuz'da Karadeniz Bölgesi için İklim Değişikliği Eylem Planı'nı açıklamıştı. Bu çerçevede öncelikle dere güzergahı içerisinde kalan taşkın ve sel riski altındaki yapılar belirlenirken bölgede 15 bin yeni konut yapma kararı alındı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda İklim Zirvesi'nde yaptığı konuşmada Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle yerel düzeyde eyleme geçilmesi gerektiğinin farkında olduğuna işaret ederken "Dünyanın en kalabalık metropollerinden İstanbul'da 4,5 yıl boyunca Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptım. Son 17 yıldır Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkeme hizmet ediyorum. İstanbul ile beraber 81 vilayetimizin tamamında katı yakıtlar yerine doğal gaz kullanımını yaygınlaştırdık. Türkiye bugün yenilenebilir enerjide bölgesinde lider ülke konumundadır. Halihazırda elektriğin yüzde 30'dan fazlasını yenilenebilir enerjiden karşılıyoruz. Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payını 2023 yılında yaklaşık yüzde 39 seviyesine yükselteceğiz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaşımda Türkiye’nin projelerini de aktardı. Açıklamasında “şehirlerimizdeki trafik sorununu hafifletmek ve sera gazı salınımını düşürmek için yeni metro hatları inşa ediyoruz. Demiryolunun toplam yük taşımacılığı içindeki payını yüzde 5'ten yüzde 10'a, yolcu taşımacılığındaki payını ise yüzde 1'lerden 4'e çıkarmayı hedefliyoruz. Hızlı tren hatlarımızı önümüzdeki 5 yıllık dönemde yaklaşık 5 bin 600 kilometreye taşıyacak, şehir içi raylı sistem uzunluğumuzu ise yüzde 50 civarında artıracağız” dedi. Bisiklet yollarının da son dönemdeki en önemli yatırım alanlarından birini oluşturduğunu aktaran Erdoğan, "2023'te bisiklet yollarını da bin kilometreden 4 bin kilometreye çıkaracağız" dedi.
Cumhurbaşkanı, “Sıfır atık projemizi bütün Türkiye'ye yaygınlaştırıyoruz. 2023 itibarıyla yaklaşık 400 bin binada sıfır atık sistemine geçmiş olacağız. Atıklardan geri kazanım oranını yüzde 13'ten 35'e taşıyacağız" diyerek atık projesinin gelişimi hakkında da bilgi verdi.