Otomotiv üretimi Türkiye’nin temel endüstrilerinden biridir. Birçok yabancı marka Türkiye’yi bir üretim merkezi olarak kullanmaktadır. Bu da üretim için OEM parça üretiminden, parçaların kontrollü bir şekilde fabrikaya taşınmasına, montaj hattına götürülmesine, otomobil üretimine, bayiler kanalı ile son kullanıcıya iletilmesine kadar geçen yolda lojistik hizmetlerin verilmesini zorunlu hale getirmektedir.
Otomotiv lojistiğinde depolar, park yerleri, ithal otomobiller için PDI merkezleri sürecin kesildiği noktalardır. Bu noktalarda her türlü malzeme hareket etmeden bekletildiği için tedarik zincirlerinde maliyet ve gecikmelere yol açmaktadır. Bekleme alanlarının düşük maliyetli ve birden çok markanın kullanılacağı şekilde planlanması depolama maliyetlerini düşürmektedir. Lojistik merkezler de tüm ürünlerin lojistik hizmetlerinde kullanıldığı gibi otomotiv lojistiği için de uygun lokasyonlardır.
Her şeyden önce lojistik köyler limanlara yakın bölgelerde ve kamu arazisine yapılmakta ve arazi maliyetleri yok denecek kadar düşük olmaktadır. Altyapısı bitmiş bu araziler ithal araçların park edilmesinde, taşıma araçlarına yüklenmesinde kullanılmaktadır. İstenildiği takdirde gümrüklü alan veya millileşmiş alan olarak kullanılmaktadır. Gümrük idareleri de lojistik köylerde yer aldığı için gümrük işlemleri hızlanmaktadır. Limandan taşıma maliyetlerinin düşük olması, arazi kiralarının düşük maliyetli olması ithal veya ihraç araçların lojistik maliyetlerini azaltmaktadır.
Park alanları lojistik köylerde markalara dedike edilmeden kullanılabilmektedir. Firmalar toplam alana park ücreti ödemek yerine sadece araçları için kullandıkları alanlara bedel ödemekte ve gereksiz harcamalar yapılmamaktadır. Lojistik köylerde park alanlarında bekletilen farklı marka araçların uzak mesafelere aynı araç taşıma aracı üzerine yüklenmesi ve daha kısa potalarla araçların bölgesel dağıtımının yapılması da sözkonusu olabilmektedir.
Lojistik köylerde demiryolu terminallerinin olması uzak mesafelere araçların demiryolu ile aktarma yapılmadan lojistik köyler arasında taşınmasını da mümkün kılmaktadır. Bu sayede araç taşıma TIR’larına yüklenen araçlar demiryolu ile taşınabilmekte sadece indikleri lojistik köylerde kısa mesafe bayilere dağılımı yapılmakta hatta bayiler kendi park alanlarına araçları almadan lojistik köylerdeki tesislerinden de teslim edebilmektedir. İtalya’da Verona Lojistik Köyü son 3 yıldır Avrupa’nın en başarılı lojistik köyü seçilmekte ve Volkswagen’in İtalya dağıtım merkezi olarak da kullanılmaktadır. Volkswagen bu alanda 150 bin metrekarelik park alanı kullanmakta ve 60 bin metrekarelik yedek parça deposunu da Verona’dan yönetmektedir. Türkiye’de de inşa edilmesi planlanan lojistik köy ve lojistik merkezler bu amaçla kullanılmalıdır. Kocaeli için düşünülen Gebze Lojistik Köyü, Köseköy Lojistik Köyü, Mersin Lojistik Köyü İzmir Lojistik köyü daha büyük ölçekli, diğer lojistik köyler de daha küçük yerel ölçekli park alanları olmalıdır.
Yerli üretim için üretilen araçlar fabrikalara yakın park alanlarında depolanmakta ve bayilere ihtiyaçları, siparişleri kadar yollanmaktadır. Her aracın taşıyacağı kadar otomobil yüklenmesi verimliliğin ilk şartıdır. Bu da ya araçların dolacağı kadar otomobil siparişinin birikmesini beklemeye veya araçları daha az yükle yola çıkarmaya neden olmaktadır. Oysa lojistik köyler birer yük odakları olmakta ve otomobiller dolu araçlarla köyler arasında hareket edebilmektedir.