Petrol fiyatlarında hareketlilik devam ederken, petrol fiyatları küresel endekslerin seyrinde baskın karakter durumda. Çin’de finansal sisteme ve ekonomik büyümeye ilişkin endişelerin iyice artması, küresel hisse senetlerinde ve para piyasalarında artan oynaklık, riskli yatırım araçlarından canı yanan yatırımcıyı altına yöneltiyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları Çin riski, Avrupa bankalarının kırılganlığı, küresel durgunluk gibi riskler ve deflasyonist baskıların önüne geçebilmek için güvercin duruşlarını sürdürmekte. Hatta Aralık ayında faiz artırım sürecini başlatan Fed bile söylemlerini daha temkinli bir çizgiye çekmiş durumda. Tüm bu sorunlara ABD’de yaşanan negatif faiz tartışmalarının da eklenmesi ile gerilen piyasalarda artan risk algısı ile birlikte altın güvenli kaçış limanı olarak öne çıktı. Son 3 yıldır düşüş trendi içerinde bulunan altın Şubat ayında yatırımcısına kendi kategorisinde en çok kazandıran yatırım enstrüman oldu. Dünya genelinde çalkantı seyir devam ederken, 2016 yılının başından bu yana gelişmiş ülke endeksleri yatırımcısına getiri sunamazken Borsa İstanbul yıl başında bu yana % 9,77 oranında değer kazandı. Bununla birlikte S&P 500, Dow Jones ve Dax 30 endeksleri ise sırasıyla yüzde 3,48, 3,14 ve 9,36 oranında değer kaybetti.
Yurt içi gündem dışardaki gelişmelerle yön buluyor
Dünya gündeminde Suriye ateşkes süreci ve mülteci krizi ile ilgili sıkıntılar öne çıkarken, mali piyasalarda önem sırasına göre petrol, Avrupa bankaları ile ilgili sıkıntılar ve Çin en önemli başlıklar arasında yer aldı. Dünya genelinde hareketli gündem devam ederken, yurt içi gündem dışardaki gelişmeler ile yön buldu. Bununla birlikte takip edilen makro gündem geçtiğimiz ay ülke ekonomisi adına umut vericiydi. Merkez Bankası’nın para politikasına ilişkin belirleyici unsurların başında gelen enflasyon; Şubat ayında aylık bazda yüzde 0.02 gerilerken, yıllık bazda ise yüzde 8,78 artış gösterdi. Çekirdek enflasyon; yine aynı dönemde aylık bazda yüzde 0.06 düşüş gösterirken, yıllık bazda ise yüzde 9.72 oranında artış gösterdi. Enflasyonu etkileyen en önemli kalemlerden gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatların aylık bazda yüzde 0,04 gerilemesi, yıllık gıda enflasyonunun da yüzde 8,83’e gerilemesi enflasyondaki en önemli gelişme olarak görülmektedir. Gıdadaki geri çekilmede hükümetin kırmızı et fiyatlarındaki müdahalelerinin etkili olduğunu düşünüyorum. Ocak ayı, yeni yıl fiyat düzenlemelerinin de devreye girmesiyle yüksek artış yaşanan aylardan biri olmuştu. Şubat ayında ise bu durumun dengelendiğini görüyoruz. Çekirdek enflasyon ise 3 aydır yüzde 9 bandı üzerinde seyretmekle birlikte; Nisan 2015’te yüzde 6,20 gördükten sonra da yukarı yönlü trend oluşturmuş, her ay üzerine koyarak gitmektedir.
Çekirdek enflasyon görünümündeki en önemli risk TL’de ilave değer kaybı
Ana harcama gruplarında üretimin artırılması ve desteklenmesi; kurda istikrarı sağlayacak güvenin tesis edilmesi ve Merkez Bankası’nın müdahale serbestisine sahip olması kısa vadede enflasyonu tek hanelerde tutmak için yapılabilecekler arasında yer alıyor. Çekirdek enflasyon görünümündeki en önemli risk ise TL’de ilave değer kaybıdır. Et ve sebzede yapılan düzenlemelerin fiyat düşüşlerini beraberinde getirmesi, önümüzdeki dönemde enflasyon açısından en iyi senaryo olarak görünmektedir. Enerji fiyatlarındaki gelişmeler de enflasyon görünümü açısından pozitif olmakla beraber, son PPK özetinde de belirtildiği gibi yüksek kur kaynaklı olarak artan maliyetler çekirdek göstergelerdeki iyileşmeyi geciktirmektedir.
Bir diğer önemli iyileşme cari dengede; Ocak ayı için açıklanan cari denge rakamları 2,23 milyar dolar oldu. Ocak dönemi baz alındığında 2015 yılında 2,44 milyar dolar açık vermiş olan cari dengenin, 2016 yılının aynı döneminde gerilediğini görüyoruz. En önemli kalem olan dış ticaret dengesinde açığın bir önceki yılın aynı ayına göre azalarak 2,85 milyar dolara düştüğünü görüyoruz. Ocak 2015 döneminde ise dış ticaret açığı 3,10 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. 2016 Ocak ayında toplam ithalat 15,91 milyar dolardan 12,82 milyar dolara gerilerken, ihracat ise 12,81 milyar dolardan 9,97 milyar dolar seviyelerine gelmiştir. Mal ve hizmet dengesinde Ocak 2015 açığı 1,99 milyar dolar iken, Ocak 2016 döneminde 1,89 milyar dolara gerileme söz konusudur. Hizmetler dengesinde de iyileşmenin devam ettiği görülmektedir. Cari dengedeki iyileşme trendi 2016 Ocak ayı verileri itibarıyla devam etmektedir. 2016 yılının ilk çeyreğinde güçlü bir büyüme momentumu yakalanması halinde cari açığın GSYH’nin yüzde 5’inin altında gerçekleşmesi olasıdır. Sonuç olarak konjonktürel değişimlerin cari açık bilançomuza olumlu katkısının görüldüğü, ancak cari açıktaki gerilemenin yapısal değişimlerden kaynaklanmadığı bir periyod daha geçmiş bulunmaktadır. Petrol fiyatları 2015 yılının tamamında zayıf seyretmiş olduğundan dolayı, 2016 yılında düşük petrolün katkısını daha az hissedeceğiz. Yani 2016 rakamlarındaki yüzdesel iyileşme 2015 yılı kadar iyi olmamakla birlikte, iç talepteki artış ile büyümemiz halinde cari açıkta da bir miktar yükseliş görebiliriz. Diğer yandan jeopolitik riskler ve ihracat partnerlerindeki ekonomik sorunlardan dolayı zarar görmüş olan ihracat biraz Avrupa’daki toparlanmadan olumlu etkilenebilir. 2016 yılında yıllık cari açığın da 35 milyar dolar civarında gerçekleşebileceğini düşünüyoruz.’’