Türkiye’de Kurumsal Yönetimin Tarihçesi

Başarı; bulunduğunuz iş ortamındaki rekabetten kazanan olarak çıkmaktır. Rekabetin gücünü yükseltmenin yolu yönetimden geçmektedir. 2000’li yıllarda kurumsal yönetim anlayışı ülkemizde önemli hale gelmiştir.

Abone Ol

Kendi kültür yapısına uygun bir model geliştirerek ve kurumsallaşarak uygulamalara hız verilmiştir. Bu nokta da dikkat edilmesi gereken konu; ülkemizin kendi felsefesini oluşturmasıdır. Evrensel bilgiler ve değerler ışığında diğer ülkelerin başardıkları önemli sistemler ve felsefeler seçilerek bunların sentezi yapılmalıdır. Bu gelişmeler ülkemiz kurumlarının yeniden yapılanmasını, kaynaklarını daha verimli kullanmasını ve kurumsallaşarak yönetsel kalitesini arttırmasına sebep olacaktır. Dünyadaki diğer başarılı kurumlar düzeyine gelirken yalnızca teknik çalışmalarla değil bütünsel bir yönetim düşüncesi ile kurumsal performansa odaklanması gerekmektedir.

YÖNETİMDE KÜRESEL MODELLER

Dünyada hiçbir kavram birebir kopya edilerek uzun vadeli başarıya ulaşmamıştır. Bunun nedeni kültürel farklılıkların olmasıdır. Örneğin, ülkemiz için bir yönetim modeli geliştirmek gerekirse; Japonların takım çalışmaları ile kurum içinde yarattığı aidiyet duygusu, Amerikalıların yalın ve süreçlere dayalı organizasyonel yapıları ve Avrupalıların insana ve estetiğe verdiği değer bir model olabilir. Küreselleşen dünyada farklılık yaratmak, kaliteli ürün ve hizmet üretebilmek ancak tüm süreçlerin iyileştirilmesine dayalı kurumsal yol haritasıyla mümkündür. Günübirlik hareket etme düşüncelerinden sıyrılıp, uzun vadede başarılı olma felsefesini geliştirmemiz artık kaçınılmaz olmuştur.

İKİ KÜLTÜR DEĞİŞİMİ

Türkiye’de kurumsal yönetim uygulamalarında karşılaşılan sorunları ve önerileri şu şekilde sıralamak mümkündür; Türkiye’de aile şirketlerinde, KOBİ’lerde ve büyük şirketlerdeki yönetim amatörlükten profesyonelliğe geçiş ile kurumsal yönetim felsefesinin geliştirilmesi ve iki kültür değişiminin aynı anda yaşanması gerekmektedir. Aile şirketlerinde gelişim sağlamakta zorluklar çekilmektedir. Aile şirketlerinde gelişim için ve dünya ölçeğinde rekabet edebilmelerini sağlamak amacıyla kurumsal yönetim ilkelerini belirlemek gerekmektedir. Türkiye’deki uygulamalar kalite maliyetlerini nihaî çıktının kalitesi ile ilişkili bir biçimde tanımlamakta, bu şekilde önleme maliyetleri yoluyla kurumsal yönetim maliyetlerini azaltmaya çalışmaktadır. Böyle bir çalışma sadece süreçleri bir bütün olarak görmeyi engellemektedir ve operasyonel maliyetleri arttırmaktadır. Kurumsal yönetim süreçleri içerisinde değerlendirilerek süreçlerin birbirine entegre edilmesi gerekmektedir.

ÇALIŞANLARA YETKİ VE SORUMLULUK

Üst düzey yöneticilerden beklenen liderlikte önemli eksiklikler görülmektedir. Bu eksiklikler ise çoğunlukla şu konulara dayanmaktadır. Bunlardan birincisi; çevreyi iyi analiz edememe ve geleceği görmedeki yetersizlikler. İkincisi; bilgi ve tecrübe eksikliği, dolayısıyla duyulan korku ve endişenin değişime girmedeki olumsuz etkileridir. Üçüncüsü ise; kurumsal yönetimin idari bölümlerle hiçbir ilgisi olmadığını iddia etmeleridir. Bu nedenle üst yönetim değişimden korkmadan fakat bu değişimi kiminle yapacağına doğru karar vererek kurumsal yönetim sürecine geçebilmelidir. Çalışanlara yetki ve sorumluluk verilmediği görülmektedir. Eğer bir kurum çalışanlarına gerekli yetki ve sorumluluğu vermez ise, çalışanların yetenekleri körelmekte ve bir süre sonra hiçbir sürecin iyileştirilmesi için çabalamamaktadırlar. Böyle olunca da tüm yük patronun veya genel müdürün üzerine kalmaktadır. Kurumlarda yetki ve sorumluluk verme ne kadar artarsa kurumun verimliliği ve performansı o derece artacaktır.

İŞ HAYATINDA PERFORMANS ÖLÇÜMÜ

Çalışanların performanslarının ölçülmediği görülmektedir. Çalışan her zaman bir geri bildirim bekler. Dolayısıyla kurumların etkin bir performans yönetim sistemi kurması gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu kurumun yapısına uygun ve uygulayabileceği bir performans yönetim sistemi kurmasıdır. Yetki-sorumluluk-yeterlilikperformans denklemini gerçekleştirmeye çalışan, insan kaynağının en önemli unsur olduğuna inanan, yalın bir organizasyon oluşturarak, süreçlerini entegre edebilen ve kurumsal yönetimi benimseyen kurumlar gelecekte ayakta kalabilecekleridir. Ülkemiz kurumlarını bekleyen değişim ve gelişim süreci bu kavramların etkin ve verimli kullanılmasından geçmektedir. ‘’Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kimse bilgedir. Başkalarını yönetmek kuvvettir; kendini yönetmek iradedir.’’ (Lao Tzu) “Kendi kendimize egemen olmayı öğreten yönetim, en iyi yönetimdir.” (Johann Wolfgang von Goethe)

{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }