Gündem

Yabancılar Ülkeye Yük değil Güç Veriyor!

Ekovitrin Dergisi Ağustos sayısında Türkiye de en çok konuşulan “ yabancılar- göçmen insanlar “ konusunu mercek altına aldı. Türkiye, yabancıların yaşamak, yatırım yapmak ve çalışmak için tercih ettiği ülkeler arasında önemli bir konuma geldi. Bu trendin önümüzdeki yıllarda devam etmesi bekleniyor. Türkiye'deki yabancıların ekonomiye olan bu katkıları, ülkenin sosyoekonomik yapısının güçlenmesine yardımcı oluyor.

Abone Ol

 Ekovitrin’in çeşitli kaynaklardan derlediği bilgilere göre Türkiye’de kaçak olmayan yasal yabancı sayısı 4,5 milyon. Türkiye de oturum izni alanlar 1,1 milyon kişi.. Türkiye’de 3 milyon Suriyeli bulunuyor. Ekovitrin’in araştırmasında Suriyeli mültecilere ait Türkiye’de son dönemde 8 bini aşkın şirketin kurulduğunu ve bu kuruluşlarda 100 bin kişiye istihdam sağlandığını ortaya çıktı.

Ekovitrin Genel Yayın yönetmeni Şeref Özata’nın yorumu :  “İnsanlar çeşitli zorluklar sebebiyle başka ülkelere göç etse de beraberinde getirdikleri bilgi, beceri, know-how, kültür ve ekonomik değerler ile toplumlara her yönden katkı sağlıyor. Türkiye de yaşayan yabancılar yeni bir ekosistemin doğmasına vesile oldu.Yabancı göçmenlerin katkılarıyla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (UDY) az gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelere ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan yakınlaşmasında ve dolayısıyla yeni bir dünya ekonomik düzeninin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. Göç, insanların siyasal, ekonomik, sosyal ya da kültürel nedenlerle bir yerden başka bir yere gitmesini ifade ediyor ve evrensel bir olay olarak varlığını devam ettiriyor. Türkiye öncelikle bir geçiş noktası olması hasebiyle göç alan en başta ülkeler arasında yer alıyor. Bulgaristan, Yunanistan,  Arnavutluk, Makedonya, Bosna Hersek, Kosova  Romanya, Irak, Afganistan,  İran, Pakistan, Çin ve 2011 yılından bu yana Suriye’den ve Afrika ülkelerinden  gelen mülteci sayısı giderek artıyor.”

Türkiye jeopolitik konumu itibariyle son derece sorunlu olan bir coğrafyanın tam orta noktasında bulunuyor. Ülke, dünyanın en fakir bölgelerinden biri olan Afrika’dan yeterli zenginliğe sahip olan Avrupa’ya uzanan bir geçiş yolunu oluşturuyor.

2011 yılında Arap Baharı olarak ortaya çıkan gelişmeler Tunus, Libya, Mısır gibi ülkelerden sonra Suriye’ye de sirayet etti ve Suriye’yi krize itti. Suriye’de yaşanan iç savaş ve çatışmalardan Türkiye başta olmak üzere bazı bölge ülkeleri bundan olumsuz şekilde etkilendi. Mart 2011 nedeniyle Suriye deki olaylardan kaçan çok sayıda mültecinin yasal ve yasa dışı yollardan Türkiye’ye sığınması olgusu her geçen gün artarak devam ediyor.

Suriyeli göçmenlerle ilgili sorunların başında eğitim, sağlık, dil, yapısal uyum, sosyal ve psikolojik uyum yer almaktadır. Bunlardan ziyade göç alan ülkelerde sıklıkla görülen sorunlar yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olarak karşımıza çıkıyor. Sosyal dışlanma, ekonomik zorluklar, kötü çalışma koşulları ve ayrımcılık kriterleri günah keçisi ilan etme gibi birçok problemi peşinden sürüklüyor.  

EN FAZLA MÜLTECİ 46 MİLYON İLE ABD’DE

Ekovitrin araştırma ekibinin tüm yerli ve yabancı kaynakları derleyerek  yaptığı araştırmaya göre Mülteci sadece Türkiye’de bulunmuyor. Her ülkede mülteciler bulunuyor ve bulundukları toplumlara katkı veriyorlar. ABD’de 46 milyon göçmen yaşıyor ve nüfusun yüzde 15’ini kapsıyor. Rusya’da 11 milyon, Almanya ve Suudi Arabistan’da 10 milyon, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere, Kanada ve Fransa’da 8 milyon, Avustralya, İspanya ve İtalya’da 7 milyon, Hindistan ve Ukrayna’da 5 milyon, Japonya, Güney Afrika, Kazakistan, Tayland ve Ürdün’de 3 milyon, Kuveyt ve Hollanda’da 2 milyon, Türkiye’de 1,1 milyon oturum izni almış mülteci yaşıyor.

2023 yılından bu yana uluslararası doğrudan yabancı yatırımı 1.37 trilyon dolara ulaşırken bu yatırımların 2024 yılında 1.5 trilyona yükselmesi bekleniyor. Bu yatırımdan en fazla gelişmekte olan ülkelerin pay alacağı düşünülüyor.

 

YASAL YABANCI SAYISI 4,5 MİLYON

Türkiye Göç İdaresi Başkanlığı, bazı internet sitelerinde yayımlanan bir röportajda Türkiye’de bulunan yabancı sayısının gerçeğinden çok daha fazla olarak lanse edildiğini, gerçek sayının ise 4 milyon 449 bin 333 olduğunu bildirdi. Göç İdaresi Başkanlığı açıklamasında, “Ülkemizde yasal kalış hakkı bulunan yabancıların sayısı, Başkanlığımız internet sitesinden şeffaf bir şekilde paylaşılmakta ve bu sayılar her hafta düzenli olarak güncellenmektedir. Ülkemizde bugün itibarıyla; 3 milyon 109 bin 867’si geçici koruma altında bulunan Suriyeliler, 228 bin 290’ı uluslararası koruma kapsamında bulunan yabancılar, 1 milyon 111 bin 176’sı ikamet izniyle kalan yabancılar olmak üzere toplam 4 milyon 449 bin 333 yasal kalış hakkı bulunan yabancı bulunmaktadır” ifadelerine yer verdi.

EN FAZLA OTURMA İZNİ ALAN RUSLAR

Oturma izni alanların sayısını açıklayan Göç İdaresi, “2023 Kasım itibarıyla Türkiye’de oturma izni alan yabancıların sayısı 1,127,038 olarak kaydedildi. Bu rakam, Ocak 2023’teki 1,335,153 sayısından yüzde 15’lik bir düşüşü temsil ediyor. Özellikle pandeminin ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri bu düşüşte rol oynadı. Türkiye’de oturma izni alan yabancılar arasında ilk sırayı Rus vatandaşları aldı. 2023’te Türkiye’de ikamet eden 107,392 Rus vatandaşı bulunuyor. Rusya’yı Türkmenistan (103,861), Irak (94,370) ve Suriye (82,489) vatandaşları takip ediyor” açıklamasını yaptı.

TÜRKİYE’DE YENİ BİR EKOSİSTEM DOĞDU

 Ekovitrin’in tüm kaynakları tarayarak yaptığı araştırmada, Türkiye ye yasal veya kaçak yollarla gelen yabancı göçmenlerin yeni bir ekosistemin doğmasına yol açtığını gözlemlendi. Türkiye’nin aldığı göç ve ekonomide yapılan düzenlemelerle gelen yabancılar ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Yabancılar adeta Türkiye’de yeni bir ekosistemin doğmasına sebep oldu. Satın alma ve birleşmeler yoluyla yapılan Uluslararası Doğrudan Yatırımlar (UDY) bir taraftan küreselleşmenin derinleşmesini tetiklerken aynı zamanda küreselleşmenin ekonomideki bir yansıması olarak görülüyor. Öte yandan UDY’lerin az gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelere ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan yakınlaşmasında ve dolayısıyla yeni bir dünya ekonomik düzeninin şekillenmesinde önemli bir rol oynadığı kabul ediliyor.

Göçler toplum tarafından bir müddet yadırgansa da daha sonra mültecilerin ekonomik katkıları, girişimcilikleri, açtıkları şirketler, yatırımlar, istihdama ve sağlığa verdikleri destek, işgücü maliyetlerini azaltma, ödedikleri vergiler ve kültürel çeşitlilik olarak topluma faydalar sağlıyor.

85 milyon nüfuslu Türkiye’nin giderek yabancı yatırımlar açısından uygun hale gelmesini sağlayan göçmenler bir bakıma doğrudan yatırımların gelmesine de imkân sağlıyor. 2024 Eylem Planı gibi yatırım iştahını artırıcı uygulamalar, yapısal reformlar, maliye ve para politikaları yabancı ve göçmenlerin zorlamasıyla yeni bir yatırım ekosistemi doğdu.

SURİYELİ GÖÇMENLER 8 BİN ŞİRKET KURDU

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan verilere göre Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 9 Mayıs 2024 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 4 bin 894 kişi azalarak toplam 3 milyon 115 bin 536 kişi oldu. Suriyeli sayısı 2017 yılından bu yana en düşük seviyesine geriledi.

Geçici koruma altına alınan kayıtlı Suriyelilerin Türk nüfusuna oranı ise ülke genelinde yüzde 3,52. TÜİK tarafından Türkiye’nin nüfusu 31 Aralık 2023 tarihine göre 85 milyon 372 bin 377 kişi olarak açıklandı.

2022-2023 eğitim yılı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) verilerine göre Türkiye’de 301 bin 694 yabancı uyruklu üniversite öğrencisi var. Bunun 58 bin 213’ü Suriye, 34 bin 278’i Azerbaycan, 22 bin 641 İran, 16 bin 177’si Irak ve 9 bin 598 Mısır uyruklu öğrencilerden oluşuyor. 2022-2023 eğitim yılı Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre ilköğretimde okuyan 730 bin 806 Suriyeli öğrenci bulunuyor.

İnsani Gelişme Vakfı (İNGEV), sadece Suriyeli mültecilere ait Türkiye’de son dönemde 8 bini aşkın şirketin kurulduğunu ve bu kuruluşlarda 100 bin kişiye istihdam sağlandığını bildiriyor. Irak, İran, Çin, Rus ve diğer mültecilerin Türkiye’de kurdukları işler düşünülünce ekonomik faydanın oldukça ön plana çıktığı gözleniyor.

Sonuç olarak, Türkiye, son yıllarda yabancıların yaşamak, yatırım yapmak ve çalışmak için tercih ettiği ülkeler arasında önemli bir konuma geldi. Bu trendin önümüzdeki yıllarda devam etmesi bekleniyor. Türkiye'deki yabancıların ekonomiye olan bu katkıları, ülkenin sosyoekonomik yapısının güçlenmesine yardımcı oluyor.

MÜLTECİLER YATIRIM VE SERMAYE ÇEKİYOR

Yerel halk mülteciler sebebiyle istihdam olanaklarının elinden alındığını düşünüyor. Ancak bu iddiaların iş dünyasında yersiz olduğu görülüyor. Bu anlamda Suriyeli mültecilerin yerel halkın çalışmak istemediği alanlarda istihdam edildiği gözleniyor. Bunun sonucunda vasıfsız işgücünde ortaya çıkan açık kapanıyor. Bu da bölgedeki yatırımların artmasına olumlu katkılar sağlarken ücretlerin düşmesini beraberinde getiriyor. Suriyeli sermayenin Türkiye’ye kanalize edilmesi birçok fırsatı beraberinde getiriyor. Suriyeli mültecilerin küçük işletmeler yoluyla üretim ve ticarete katkı sağladıkları görülüyor.  

Birleşmiş Milletler tarafından 2014 yılında Suriyeliler için öngörülen 6,5 milyar $’lık yardım çağrısı ancak yüzde 30 düzeyinde karşılık buldu. Yapılan ve yapılması planlanan uluslararası yardımlar, Türkiye’nin yaptığı ve yapması gereken harcamalar yanında oldukça düşük düzeyde kaldı.

Buna karşılık Suriyeli sığınmacı işadamlarının, daha önce Suriye’nin kuzeyinde yapmış oldukları ticari yatırımlarını Türkiye’ye kaydırdıkları, özellikle de Gaziantep’e taşıdıkları, yaklaşık dört bin beş yüz firma kurdukları ve 166 milyon liralık yatırım ile ticari faaliyette bulundukları belirtiliyor. Suriye menşeli olarak 2011’den 2019’a kadar 10 milyar dolar sermaye girişi oldu. Daha sonraki yıllarda sermaye artışları giderek büyüdü. 2011 yılında Türkiye’deki yabancı sermayeli işletmelerin yüzde 2’sini kapsayan Suriyeli sermayedarlar 2024 itibariyle bu oranı yüzde 30’lara taşıdılar.

HOLLANDA YATIRIMLARDA İLK SIRADA

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre; yurt dışında yerleşik kişilerin Türkiye'ye doğrudan yatırım tutarı, 2019-2023 döneminde 31 milyar 332 milyon dolara ulaştı. Hollandalı yatırımcılar, 4 milyar 438 milyon dolarla ilk sırada yer aldı.

"YASED Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine" göre de, 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'ye 1,5 milyar dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde Türkiye'ye gelen yatırım sermayesi girişlerinin kaynakları arasında Hollanda yüzde 25'lik bir pay alırken, Hollanda'yı yüzde 21 ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 12 ile Almanya izledi.

İLK ÇEYREKTE YATIRIM 1,5 MİLYAR DOLAR

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre; yurt dışında yerleşik kişilerin Türkiye'ye doğrudan yatırım tutarı, 2019-2023 döneminde 31 milyar 332 milyon dolara ulaştı. Hollandalı yatırımcılar, 4 milyar 438 milyon dolarla ilk sırada yer aldı.

"YASED Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bültenine" göre de, 2024 yılının ilk çeyreğinde Türkiye'ye 1,5 milyar dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girişi gerçekleşti. Yılın ilk çeyreğinde Türkiye'ye gelen yatırım sermayesi girişlerinin kaynakları arasında Hollanda yüzde 25'lik bir pay alırken, Hollanda'yı yüzde 21 ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve yüzde 12 ile Almanya izledi.

Yılın ilk çeyreğinde gerçekleşen toplam UDY girişi içerisinde, yatırım sermayesi girişleriyle 1 milyar 218 milyon dolar ve yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla 796 milyon dolar değerinde UDY girişi kaydedildi. Borçlanma araçlarının 112 milyon dolar ve yatırım tasfiyelerinin 424 milyon dolar değerindeki negatif etkileriyle, ilk çeyrekteki toplam UDY girişi, 1,5 milyar dolar oldu. Türkiye, 2024'ün ilk çeyreğinde, finans ve sigorta faaliyetleri, toptan ve perakende ticaret ve madencilik ve taş ocakçılığı yatırım sermayesi girişlerinin çoğunluğuna ev sahipliği yaptı.

GÖÇMENLERİN EKONOMİYE ARTI VE EKSİLERİ

 Ekoviitrin göçmenlerin Ekonomiye artısını ve eksilerini de araştırdı. Türkiye ekonomisine hareket getiren Suriye sermayeli şirket sayısı ve sermaye girişinde artış olmasına karşın, Suriye sermayeli şirket sayısı yoğunluğuna göre sermaye yapısının düşük olduğu ve dolayısıyla kurulan şirketlerin küçük ölçekli işyerleri olduğu anlaşılıyor.  

Suriyeli mültecilerin genel olarak Türkiye ekonomisine artı ve eksileri şöyle:

Yeni sermaye girişinin sağlanması. Yeni işyerlerinin açılmasıyla üretim, tüketim ve istihdam oranlarını arttırması. Suriyeli girişimcilerin önceki deneyimlerini Türkiye piyasasına aktararak bölgesel alanın ve sınır ticaretinin gelişimine katkı sağlamaları. İhracatın artmasına katkı sağlama.

Olumsuz etkileri ise;  sermaye girişinin zayıf olması sebebiyle Türkiye’nin harcamalarına girdi sağlamak bakımından yetersiz olması, açılan işyerlerinin zayıf sermaye yapısına sahip olması, küçük ölçekli işyerleri olarak hizmet sektörü yoğunluklu olması, katma değeri düşük olan alanlarda faaliyette bulunmaları, yapılan yatırımların yerli bölge insanının faaliyette bulunduğu iş alanları olması nedeniyle o yerlerde ticarette çekişmeleri arttırma etkisinin bulunması, bulundukları yerlerde konut ve tüketim talebi nedeniyle kira ve gıda fiyatlarında yukarı doğru baskı yaratarak enflasyon üzerinde olumsuz etkinin oluşması şeklinde sıralanıyor.

Sonuçta;  Suriyeli mülteci sorunu tüm yönleriyle ele alınarak çok yönlü çözümler üretilmesi, bu alanda faaliyet gösteren tüm aktörlerin katılımı ile bilimsel ve uzman otoritelerle yapılacak işbirliğiyle problemlerin asıl kaynakları net olarak belirlenmeli ve her türlü sosyolojik,  politik ve ekonomik açılar değerlendirilmesi, uzun vadede geçici olmayan tedavi edici çözümler üretilerek hayata geçirilmesi gerekiyor.  Uzmanlar ancak bu sayede mülteci sorunları azaltılmış ve geleceğe daha sağlıkla bakma fırsatı yakalanmış olacağını savunuyor.

{ "vars": { "account": "G-3HWH7J6WBF" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }