Yönetici olarak çalışanlarınıza bir ailedeki baba veya anne gibi iletişim kuruyor ve davranıyorsanız muhtemelen çalışanlarınız da çocuk gibi davranacaklardır. Yöneticinin tutarlı, adaletli, pozitif, pratik, gelişimci, sorumluluk sahibi, güvenilir bir yetişkin olması çalışanları olumlu etkiler.
Kurum ve kuruluşlarda çalışmak için malum yasal olarak yetişkin olmak gerekiyor. Yetişkin büyümüş, çocukluk dönemi bitmiş kişi demek. Yetişkinlik aynı zamanda kişinin olgunluk dönemi. Olgunluk, bireyin yaşamın gereklerine ve zorunluluklarına, zorluklarına başarılı bir şekilde uyum sağlaması, sürekli değişim gösterebilme yeteneğine sahip olması. Olgunlaşma süreci, insanoğlu ile dünya arasındaki uyum arayışı. Çocuk ise bebeklik ve ergenlik arasındaki insan olarak tanımlanıyor. Yetişkinlikte sorunları görme ve çözme, sorumluluk alma, sözünü veya yükümlülüklerini yerine getirme gibi özellikler var.
Çalışanlarınız çocuk mu yetişkin mi?
İş yerlerine baktığımız zaman ise onlarca sorun çözülmeyi beklemekte. Hatta bazen iş ortamlarında, çalışanlar kendi sorunlarını üretmekteler. Bazen de yönetimin çeşitli sebeplerle sorun üretebileceğini unutmamak gerek. İş ortamlarında elbet sorunlar olacaktır. Ama sorun diye adlandırdığımız konuların yeni konular olması gerekir. 10 senedir veya bir senedir devam eden sorun, sorun olmaz. Sorun uzun zamandır devam ediyorsa çalışanlar ve yönetim sorunu sorun olarak görmemeye başlamış, soruna alışmış, kanıksamıştır. Ayrıca işe yeni girenler sorunlu ortamı, doğru ortam olarak benimseyerek çalışmaya başlamışlardır. Kısacası sorun devam eder gider ama artık sorun olarak görülmez.
Tıpkı bir çocuğun doğduğu ortamı ve yaşadıklarını fark etmeden öğrenmesi gibi. Çocuklar ara sıra gezmeye gittiklerinde kendi yaşadıklarından daha farklı ortamları görürler ama ellerinden bir şey gelmez. Eninde sonunda kendi evlerine döneceklerdir, bir süre sonra gittikleri evi unutup kendi sığınakları olan evlerini olumsuz da olsa daha güvenli bulurlar. Yetişkinler de böyle. Ev ortamı veya iş ortamı değişmiyor. Çocuklukta edindiğimiz alışkanlıklarla iş yerlerinde işlerimizi yapmaya çalışıyoruz. İş yerinizdeki sorunları gözden geçirdiğinizde ne görüyorsunuz, kronik sorunlar mı, yeni ortaya çıkan sorunlar mı? Cevabınız, kimlerle çalıştığınız ile ilgili olacaktır.
Çalışanlar iş ortamlarında yetişkin gibi mi davranıyorlar?
İş ortamlarında gerçekten bir yetişkin gibi mi davranılıyor? Sorunları fark etme, çözüm bulma, çalışanların birbirleriyle iletişimi, birbirlerini çok sevmeleri veya hiç sevmemeleri, küsmeleri, tartışmaları, bilgiyi paylaşmaları veya paylaşmamaları… ve diğer olumsuzluklar. Bir yönetici olarak düşündüğünüzde kurumunuzda yetişkinler mi çalışıyor çocuklar mı? Ya da şöyle soralım, çalışanlarınızın hangi çocuk özellikleri var? Örneğin çocukluktaki çok merak etme, çok soru sorma özelliği var mı? Yeni işler deneme, düşündüğünü rahatça söyleme gibi hani çocukluktaki hep özenilen değerler var mı? Var ise, ekibiniz süper, yeniliklere açık, korkusuz, işini severek yapıyor. Tam tersi ise, siz büyümeyen çocuklarla çalışıyorsunuz. Sorunlar fark edilmiyor, çalışanlar kendileri sorun olabiliyor, görevler tam yapılmıyor, mazeretler bulunuyor, iş üremiyor…
Yönetici yetişkin-çocuk çalışanı kendisi mi yaratır?
Çalışanlarınız sizinle çalışmadan önce yetişkin-çocuk olarak çalışmışlarsa muhtemelen sizinle de bu şekilde çalışacaklar. Peki, onları işe kim aldı? Yönetici olarak eğer çalışanlarınıza bir ailedeki baba veya anne gibi iletişim kuruyor ve davranıyorsanız muhtemelen çalışanlarınız da çocuk gibi davranacaklardır. Bu durumda siz kendinizi bir baba veya anne gibi hissetmekten hoşlanıyor olabilir misiniz? Bir kuruma girdiğim anda o kurumun atmosferinden, iletişim biçiminden yönetim tarzını anlamak mümkün oluyor. Çalışanlarında çocuk mu yetişkin mi olduğunu fark ediyorsunuz.
Yöneticinin yetişkin veya yetişkin-çocuk olması
Yönetici çalışanlarına gerçek bir yetişkin gibi mi davranır ve yönetir? Bu da cevaplanması gereken bir soru. Yönetici profesyonelce, yetişkin gibi davranıyorsa, çalışanlar da buna uyum sağlarlar. Unutmayalım ki insanlar hala görerek öğreniyor. Önemsedikleri insanların davranışlarını modelliyorlar. Çocuklar nasıl ki anne babanın davranış izlerini taşırsa, kurumlarda da çalışanlar yöneticinin davranış izlerini taşırlar. Yöneticinin tutarlı, adaletli, pozitif, pratik, gelişimci, sorumluluk sahibi, güvenilir bir yetişkin olması çalışanları olumlu etkiler. Tam tersi davranışlar ise çalışanların çocuk gibi davranmasını tetikler. Korku da bunun bir parçasıdır. Ama ya yönetici herkesin kendinden korkmasını istiyor ve bekliyorsa..?
Kuralları iyi belirlenmiş, sınırları iyi çizilmiş görev ve yetkiler ile sağlıklı, yetişkin tarzı bir yönetim, çalışanların da kendilerini yetişkin hissetmelerini sağlar. Çalışanlar yetişkin-çocuk gibi davranıyorsa, bu durumda yöneticinin, yönetimin ve yönetim tarzını sorgulaması gerekir. Sözün özü yönetici olarak çalışanlarınızın yetişkin veya yetişkin- çocuk davranışlarında etkiniz ve katkınız nedir?
Kurum ve kuruluşlarda çalışmak için malum yasal olarak yetişkin olmak gerekiyor. Yetişkin büyümüş, çocukluk dönemi bitmiş kişi demek. Yetişkinlik aynı zamanda kişinin olgunluk dönemi. Olgunluk, bireyin yaşamın gereklerine ve zorunluluklarına, zorluklarına başarılı bir şekilde uyum sağlaması, sürekli değişim gösterebilme yeteneğine sahip olması. Olgunlaşma süreci, insanoğlu ile dünya arasındaki uyum arayışı. Çocuk ise bebeklik ve ergenlik arasındaki insan olarak tanımlanıyor. Yetişkinlikte sorunları görme ve çözme, sorumluluk alma, sözünü veya yükümlülüklerini yerine getirme gibi özellikler var.
Çalışanlarınız çocuk mu yetişkin mi?
İş yerlerine baktığımız zaman ise onlarca sorun çözülmeyi beklemekte. Hatta bazen iş ortamlarında, çalışanlar kendi sorunlarını üretmekteler. Bazen de yönetimin çeşitli sebeplerle sorun üretebileceğini unutmamak gerek. İş ortamlarında elbet sorunlar olacaktır. Ama sorun diye adlandırdığımız konuların yeni konular olması gerekir. 10 senedir veya bir senedir devam eden sorun, sorun olmaz. Sorun uzun zamandır devam ediyorsa çalışanlar ve yönetim sorunu sorun olarak görmemeye başlamış, soruna alışmış, kanıksamıştır. Ayrıca işe yeni girenler sorunlu ortamı, doğru ortam olarak benimseyerek çalışmaya başlamışlardır. Kısacası sorun devam eder gider ama artık sorun olarak görülmez.
Tıpkı bir çocuğun doğduğu ortamı ve yaşadıklarını fark etmeden öğrenmesi gibi. Çocuklar ara sıra gezmeye gittiklerinde kendi yaşadıklarından daha farklı ortamları görürler ama ellerinden bir şey gelmez. Eninde sonunda kendi evlerine döneceklerdir, bir süre sonra gittikleri evi unutup kendi sığınakları olan evlerini olumsuz da olsa daha güvenli bulurlar. Yetişkinler de böyle. Ev ortamı veya iş ortamı değişmiyor. Çocuklukta edindiğimiz alışkanlıklarla iş yerlerinde işlerimizi yapmaya çalışıyoruz. İş yerinizdeki sorunları gözden geçirdiğinizde ne görüyorsunuz, kronik sorunlar mı, yeni ortaya çıkan sorunlar mı? Cevabınız, kimlerle çalıştığınız ile ilgili olacaktır.
Çalışanlar iş ortamlarında yetişkin gibi mi davranıyorlar?
İş ortamlarında gerçekten bir yetişkin gibi mi davranılıyor? Sorunları fark etme, çözüm bulma, çalışanların birbirleriyle iletişimi, birbirlerini çok sevmeleri veya hiç sevmemeleri, küsmeleri, tartışmaları, bilgiyi paylaşmaları veya paylaşmamaları… ve diğer olumsuzluklar. Bir yönetici olarak düşündüğünüzde kurumunuzda yetişkinler mi çalışıyor çocuklar mı? Ya da şöyle soralım, çalışanlarınızın hangi çocuk özellikleri var? Örneğin çocukluktaki çok merak etme, çok soru sorma özelliği var mı? Yeni işler deneme, düşündüğünü rahatça söyleme gibi hani çocukluktaki hep özenilen değerler var mı? Var ise, ekibiniz süper, yeniliklere açık, korkusuz, işini severek yapıyor. Tam tersi ise, siz büyümeyen çocuklarla çalışıyorsunuz. Sorunlar fark edilmiyor, çalışanlar kendileri sorun olabiliyor, görevler tam yapılmıyor, mazeretler bulunuyor, iş üremiyor…
Yönetici yetişkin-çocuk çalışanı kendisi mi yaratır?
Çalışanlarınız sizinle çalışmadan önce yetişkin-çocuk olarak çalışmışlarsa muhtemelen sizinle de bu şekilde çalışacaklar. Peki, onları işe kim aldı? Yönetici olarak eğer çalışanlarınıza bir ailedeki baba veya anne gibi iletişim kuruyor ve davranıyorsanız muhtemelen çalışanlarınız da çocuk gibi davranacaklardır. Bu durumda siz kendinizi bir baba veya anne gibi hissetmekten hoşlanıyor olabilir misiniz? Bir kuruma girdiğim anda o kurumun atmosferinden, iletişim biçiminden yönetim tarzını anlamak mümkün oluyor. Çalışanlarında çocuk mu yetişkin mi olduğunu fark ediyorsunuz.
Yöneticinin yetişkin veya yetişkin-çocuk olması
Yönetici çalışanlarına gerçek bir yetişkin gibi mi davranır ve yönetir? Bu da cevaplanması gereken bir soru. Yönetici profesyonelce, yetişkin gibi davranıyorsa, çalışanlar da buna uyum sağlarlar. Unutmayalım ki insanlar hala görerek öğreniyor. Önemsedikleri insanların davranışlarını modelliyorlar. Çocuklar nasıl ki anne babanın davranış izlerini taşırsa, kurumlarda da çalışanlar yöneticinin davranış izlerini taşırlar. Yöneticinin tutarlı, adaletli, pozitif, pratik, gelişimci, sorumluluk sahibi, güvenilir bir yetişkin olması çalışanları olumlu etkiler. Tam tersi davranışlar ise çalışanların çocuk gibi davranmasını tetikler. Korku da bunun bir parçasıdır. Ama ya yönetici herkesin kendinden korkmasını istiyor ve bekliyorsa..?
Kuralları iyi belirlenmiş, sınırları iyi çizilmiş görev ve yetkiler ile sağlıklı, yetişkin tarzı bir yönetim, çalışanların da kendilerini yetişkin hissetmelerini sağlar. Çalışanlar yetişkin-çocuk gibi davranıyorsa, bu durumda yöneticinin, yönetimin ve yönetim tarzını sorgulaması gerekir. Sözün özü yönetici olarak çalışanlarınızın yetişkin veya yetişkin- çocuk davranışlarında etkiniz ve katkınız nedir?