Erdoğan ve Gül’ün 2015 seçimleri öncesinde karşı karşıya gelmesini bekleyen çevreler yanılıyor. Gül için en iyi hedef yeniden başbakanlığa dönmek değil, uluslararası itibarımızı yükseltecek BM Genel Sekreterliği görevi olmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. ve 12. Cumhurbaşkanları Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan. 28 Ağustos günü Ankara’da dünyaya örnek bir devir teslim töreni gerçekleştirdiler. Gül ve Erdoğan, aynı davaya inanmış karakterleri birbirlerine zıt iki kişiliği temsil ediyorlar. Gül ne kadar sakin, nazik ve diyalog yanlısı ise Erdoğan o kadar atak, cesur ve otoriteyi temsil ediyor. Erdoğan, karizmatik popüler halk adamı, Gül ise entelektüel birikimi olan bir devlet adamı olarak tanınıp, sevildiler. Fizik kuralında olduğu gibi nasıl ki zıt kutuplar birbirini çekerse Erdoğan ve Gül de son 12 yılı öyle birlikte geçirdiler. 2002-2007 arasında Erdoğan ve Gül, 5 yıl süreyle başbakan ve başbakan yardımcısı, dışişleri bakanı olarak görev yaptılar. AK Parti iktidarının bu ilk 5 yılı her bakımdan çok başarılıydı. Ekonomik büyüme yüzde 7’yi aşarken, AB dahil bütün reformlar bu dönemde gerçekleşti.
TÜRKİYE’Yİ BİRLİKTE ZİRVEYE TAŞIDILAR
Erdoğan ve Gül, birçok uluslararası zirveye birlikte katıldılar. 2007 Ağustos’unda Gül’ün cumhurbaşkanı olmasıyla Erdoğan, AK Parti’nin tek hakimi durumuna geldi. 2009’da küresel ekonomik krizin etkisiyle AK Parti oyları yüzde 46’dan yüzde 38’e düştü. Ancak, Anayasa atağı yaparak cemaat desteğiyle 2010 referandumunda yüzde 58 Evet oyu alınca Erdoğan’ın eli güçlendi. Krizin ardından 2010 ve 2011’deki yüksek büyüme ile Erdoğan, 2011 seçimlerinde yüzde 50 oy almayı başardı. 2008’de Anayasa Mahkemesi’nde açılan kapatma davasını kıl payı atlatan Erdoğan, 1950-60 arasında üç seçimi peş peşe kazanan Adnan Menderes’in ardından üç genel seçimi oylarını artırarak kazanan ilk lider oldu. Erdoğan, 1994’te belediye başkanı seçildikten sonra 20 yıllık aktif siyasi hayatını 2014’te oyların yüzde 52’sini alarak Türkiye’nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı sıfatıyla taçlandırdı. Erdoğan’ın karizması ve dürüst lider imajı 17-25 Aralık, emniyetyargı destekli cemaat darbe teşebbüsü ile bir miktar aşınmış olsa da güçlü iradesi sayesinde bunu da atlatmasını bildi.
Gül ve Erdoğan, başkanlık sistemi konusunda da farklı düşünüyorlar. Erdoğan, başkanlık sistemini savunurken, Gül, parlamenter sistemin Türkiye’ye daha uygun olduğunu söylüyor. Özal ve Demirel gibi parti kurucusu olan karizmatik liderler de geçmişte başkanlık sistemini savunmuşlardı. AK Parti içinde ağır topların desteği olmasına rağmen Gül, Erdoğan’ın erken kongre kararıyla şimdilik devre dışı kalmış görünüyor. 2015 seçimlerine bir yıldan az bir süre kalmışken Gül, yeni parti kuracağı söylentilerini baba ocağı Kayseri’yi ziyaretinde kesin bir dille yalanladı.
GÜL, BM GENEL SEKRETERİ OLMALIDIR
Ukrayna krizi, Batı bloku ile Rusya’nın arasını açtı. Ortadoğu’da ise IŞİD tehlikesi ABD ve AB’yi endişelendiriyor. Ukrayna, Suriye ve Irak krizleri bölgede 12 yıldır istikrarını koruyan Türkiye’yi ister istemez kilit ülke konumuna yükseltiyor. Abdullah Gül, 1991’de davet üzerine akademisyenliği bırakarak girdiği siyasette 23 yıl başarıyla Türkiye’ye hizmet etti. Bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptığı her dönemde siyasi nezaketi ve örnek kişiliğiyle toplumun her kesiminden takdir ve teveccüh gördü. Adeta partiler üstü bir kişilik haline geldi. 81 ili gezen ilk cumhurbaşkanı olduğu gibi uluslararası arenada itibarlı bir devlet adamı imajı çizdi. Bugün bir siyasi bilge olarak görülen Abdullah Gül, 2016 yılı sonunda boşalacak BM Genel Sekreterliği için en güçlü adaylar arasında gösteriliyor. Avusturya’nın eski cumhurbaşkanı Kurt Waldheim’in 1981’de görevi bırakmasından sonra Peru’lu Perez de Cuellar 10 yıl, Mısırlı eski Hıristiyan Dışişleri Bakanı Boutros Boutros- Ghali 5 yıl, Ganalı Kofi Annan 10 yıl görev yaptı. Güney Koreli Ban ki Moon da 8,5 yıldır BM Genel Sekreterliği görevini sürdürüyor.
KIBRIS SORUNU ÇÖZÜLÜRSE TÜRKİYE’YE AB KAPISI AÇILIR
Abdullah Gül, 2016 yılı sonunda BM Genel Sekreterliği görevine seçilirse hem Kıbrıs sorununun çözümünde katkı sunabilir hem de Kıbrıs sorunu çözüldüğü takdirde Türkiye’nin stratejik hedefi olan AB üyeliği gerçekleşir. Gül’ün siyasete girmesine vesile olduğu Başbakan Ahmet Davutoğlu ile 40 yıllık siyaset arkadaşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin son 50 yılda yetiştirdiği en değerli devlet adamlarından biri olan Abdullah Gül’ü BM Genel Sekreteri seçtirmek için var güçleriyle çalışacaklarından eminiz. Gül’ün BM Genel Sekreteri seçilmesi Türkiye’nin gücüne güç katacak ve uluslararası itibarını yükseltecektir. 2015 seçimleri öncesinde Türkiye’de Erdoğan ve Gül’ün karşı karşıya gelmesini bekleyen çevreler yine hayal kırıklığına uğrayacak.