Avrupalıların devamlı iki yüzü vardır. Bir gerçek yüzü ki onu asla göremezsiniz, ikincisi ise dışa karşı sahte gülücüklerle; barış, demokrasi, insan hıkları pardon hakları masallarıyla süslü sahte yüzleri… İki sene önce AB Parlamentosunun davetlisi olarak Almanya Gazeteciler Cemiyeti´nden 18 gazeteci Brüksel´e gittik. İçlerinde tek Türk gazeteci bendim.

Gruptaki diğer meslektaşlarımdan benim Türk olduğumu açıklamamalarını özellikle rica ettim. Bir kaç meslektaşa da "Neden Türkiye´yi AB üyeliğine almıyorsunuz" ya da "Ne zaman üye yapacaksınız?" diye sormalarını rica ettim. Ben sorarsam aksanımdan ve tipimden Türk olduğumu anlarlar ve dolambaçlı cevap verirler diye düşündüm. Ben Finlandiya masasında oturuyorum. Sevgili meslektaşım Thomas sordu. "Tüm kriterleri yerine getirdiği halde Türkiye hala AB üyeliğine neden alınmadı?" İsmi ve kayıtları bende saklı olan ve "off the record" yani "yazılmamak kaydıyla" yapılan bu açıklama hayret vericiydi. "Bu benim kişisel görüşümdür, AB´nin resmi görüşü değildir (her ne kadar öyle dese de bu Prof. kadın AB Parlamentosu’nda en üst düzeyde görev yapan biriydi). Türkiye’nin AB´ye alınmayışının nedenlerini şöyle sıralayabiliriz" dedi ve devam etti. "Birinci neden dindir. Hiçbir Avrupa ülkesi AB’de bir Müslüman ülkeyi istemiyor, istemez de" "Üçüncüsü 72 milyon nüfusunun olması ki biz 72 milyon nüfuslu Türkiye´yi alacağımıza 3-5 milyon nüfusu olan Yeni Zelanda, Kosova gibi en az 10-15 ülke alırız" "İkinci neden 40 milyonun üzerinde genç nüfusunun olması ki bizi en çok korkutan da Türkiye´nin  genç nüfusudur. "Dördüncü olarak Avrupa´da yaşayan Tükler’in yaptığı taşkınlıklar ve kriminal olaylar her ne kadar parlamentodakileri etkilemese de halk tabakasını olumsuz etkiledi" dediğinde ben patladım.

KARAKAFA
"Sayın Profesör, sizler geçenlerde Türkiye´ye bir ekip yollayarak araştırma yaptınız ve Türkiye´de yaşayan insanları 43 etnik gruba ayırdınız. Her ne kadar bunların 28 tanesi özbeöz Türk olsa da sizin işinize öyle geldiği için sayıyı 43’e çıkarttınız. peki zahmet edip de Avrupa´daki polisiye olaylara adı karışan kişilerin kökenlerini de bir araştırsaydınız acaba yüzde kaçı Türk çıkardı? Bir Pakistanlı, Hindistanlı, Filistinli de suç işlese KARAKAFA olduğu için hemen Türk yaptı diyorsunuz. Her başı kapalı kadını Türk diye tanımlıyorsunuz. Sizler hiçbir zaman samimi olmadınız, dürüst olmadınız ve olmayacaksınız da ama AB safsatasıyla Türkiye’deki mevcut düzenin altını üstüne getirdiniz şimdi ne haliniz varsa görün dercesine bir kenara fırlattınız." dedim. Sigara krizine girmiştim ve salonu terk edip çıktım dışarı. Katedralin bahçesinde dolanıp hem sigara içiyorum hem de fotoğraf çekiyordum.

Kucağına bebekle genç bir kadın dileniyor. Önce Fransızca bailadı, ardından İngilizce devam etti. Ben kızgınlıkla "nein" yani hayır diye bağırdım. Dilenci kadın ne dese iyi? "Warum LAN?" Yani Almanca "neden?" Türkçe de lan diye ekledi. Beni gülme krizi tuttu. "Abe Türk müsün ya?" dedi genç dilenci. "Allah kahretsin, maalesef Türküm." hem AB Parlamentosu’ndaki konuşma hem katedralin bahçesindeki dilenci Türk Çingenesi ruhsal dengemi alt üst etmişti. Saadede gelelim: AB asla ve asla Türkiye´yi üyeliğe kabul etmeyecek. Sadece üyelik bahanesiyle işlerine yarayan ya da yarayacak olan yasaları çıkarttırıp en sonunda "Tut mir leid" yani "üzgünüm" diyerek üyelik dosyasını kapatacaklar.

Zaten şu an kapatmış gibi görünüyor. Asla AB hayaline kapılmayınız. Al ma ya cak larrrr..