Geçtiğimiz hafta tüm dünya Almanya’dan gelen haberlerle sarsıldı. Bir cumhurbaşkanı, AB ekonomisine krizde yön veren ve dünyanın en güçlü ekonomisine sahip bir ülkenin cumhurbaşkanı, demokrasinin gerektirdiğini bazı etik kurallara uymaması ve bu konuyu haber yapmak isteyen bir gazeteciyi engelleme teşebbüsü  gibi davranış hataları yüzünden istifaya zorlandı.

Christian Wulff benim de şahsen tanıdığım; hem Alman CDU partisinin, hem de Almanya’nın yetiştirdiği nitelikli genç siyasetçilerden biriydi. Schöreder’den sonra başarılı bir şekilde Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanlığı görevini yürütüp, Hristiyan Demokrat Parti’nin en önemli kurmaylarından biri olmuştu. Daha sonra getirildiği cumhurbaşkanlığı görevini de başarı ile sürdürüyordu. Sosyal çevrelerde doğal karşılanabilecek karşılıklı menfaat ilişkileri yüzünden adı yolsuzlukla birlikte anılmaya başlandı. Düşük faizli kredi kullanmak ve hediye tatiller gibi, sadece etik kuralların dışına çıkan küçük denebilecek menfaatler sağlaması Wulff’un başına dert oldu.

AÇIKLIK, ŞEFFAFLIK, DÜRÜSTLÜK
Güney Avrupa ülkeleri ve dünyanın çeşitli ülkelerinde, bununla kıyaslanamayacak kadar büyük olaylar olmasına rağmen;  hala görevinin başında olan onlarca siyasetçi var. Açıklık, şeffaflık, dürüstlük gibi kurallar ülkelerde demokrasinin devamı için çok önemlidir. Yıllar önce Helmut  Kolh’ın karşısında  en güçlü başbakan adayı olan  Güney Almanya’dan Hans Filbinger de;  Mercedes’in tanıtımı için Avusturalya’da  yapılan bir yat gezisine katılması nedeniyle sıkıntılar yaşayıp adaylıktan çekilmişti. Özel tatil sınıfına sokularak, yolsuzluk sayılan bu tatil nedeniyle Filbinger, Almanya’nın başbakanı olma şansını kaybetmişti ve yerine Kohl başbakan olmuştu. Almanya, hukuk ve basın özgürlüğü konusunda çok duyarlı ve demokrasinin düzgün çalıştığı örnek bir ülke. Demokrasinin köklenmesi ve gelişmesi için her zaman bazı kurbanlar olmuştur ve gelecekte de olmaya devam edecektir. Son kurban Christian Wulff, yabancı kökenli göçmenlere olumlu bakarak Almanya’da yaşayan herkesin Cumhurbaşkanı olduğunu söylemleriyle sempati toplamış. Almanya’da bugün 15 milyon göçmen kökenli yurttaş var. Onların da düzgün eğitim alıp, refahtan pay almalarını sonuna kadar destekliyordu. Bunun; hem göçmenler için, hem de yaşlanan Alman toplumu için bir mecburiyet olduğu artık herkes tarafından bilinen bir gerçek.

Wulf’un aynı zamanda; Türk dostu Schröder gibi, Türkler’le de ilişkileri çok iyiydi. Türkiye’ye ziyaretinde, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile birlikte Anadolu’yu dolaştı ve Türk halkının da sempatisini kazandı. Yine aynı şekilde Abdullah Gül ‘ün Almanya ziyaretlerinde birlikte dostluk ve kardeşlik mesajları verildi. Türkiye-Almanya ilişkilerinin gelişmesinde ciddi girişimlerde bulunuldu. Christian Wulf, iyi bir siyasetçi, dostluk mesajları veren başarılı bir cumhurbaşkanıydı. Siyaset hayatını karartan bu küçük olaylar keşke hiç yaşanmasaydı.