Princeton Üniversitesi uluslararası ilişkiler tarihi bölümünde profesörlük görevini sürdüren Harold James, ekonomi tarihinin son 200 yılını detaylarıyla bilen bir kişidir. Kendisiyle birçok toplantıda beraber bulunduk. Dünya ekonomi tarihiyle ilgili bilgileri ve anlattıkları gerçekten ilginçti.
Geçen ekim ayında New York'ta katılacağımız toplantıya biraz erken gelince, karşı sokaktaki bir kahvede oturup "Avrupa'yı nasıl kurtarırız " diye konuştuğumuzu hatırlıyorum. Son yazısını Project Syndicate'de gördüm. Avrupa için ilginç detayları ve önerileri içeriyordu.
ALTERNATİF PARA
Prof. James'e göre Avrupa'nın rekabetçilik düzeyini artırmak için Euro'ya alternatif başka bir para lazım. Bunun geçmişteki örneklerini incelemiş. İkili paraya dayalı sistemlerde istikrarın daha iyi olduğunu belirtiyor. Örneğin, Avrupa'nın para sistemi uzun yıllar altın ve gümüş gibi ikili metale dayalı şekilde çalıştı. Bu iki paranın ayrı kullanım alanları vardı. Yüksek değerli altın para büyük miktarlı işlemlerde ve uluslararası ticarette kullanılıyordu. Düşük değerli gümüş para ise günlük alışverişlerde, ücret ödemeleri ve kiralar gibi yurtiçi işlemlerde geçerli oluyordu. Gümüş paranın altın paraya göre değer kaybetmesi devalüasyon anlamına geliyordu. Ücret ve benzeri ödemelerin altın karşısında değeri düşerken, bu ülkelerin rekabetçilik düzeyleri yükseliyordu. Diğer bir uygulama da Euro'ya geçmeden önce 10 ülkenin paralarının yüzde 15 oranındaki alt ve üst bant içinde hareket etmesinde gözlendi. Bu uygulama 1992-1993 yıllarında kurulan Avrupa Para Mekanizması'nda özellikle İtalyan Lireti'nin zayıflığından kaynaklanan soruna da bir çare olarak düşünülmüştü.
ŞİMDİ UYGULANABİLİR Mİ?
Prof. James, Euro'nun altın para gibi işlem gördüğü, buna karşı Yunanistan gibi rekabet düzeyi düşük ülkelerin yeniden çıkarılacak kendi paralarının ise "Gümüş Euro" şeklinde kullanmalarını düzenleyen bir sistemin kurulabileceğini söylüyor.
Böylece Euro Bölgesi dağılmadan Yunanistan ve dışarıya mal satmakta zorlanan diğer üye ülkeler de bu yolla devalüasyon yapmış olacaklar. Ekonomi teorisi ve geçmişteki uygulamalara bakıldığında önerinin geçerli olduğunu düşünüyorum. Önerinin, Euro Bölgesi dışına çıkmayla eşit ve fakat daha avantajlı yönlerinin bulunduğu inancındayım. Ne var ki her iki sistemde de tüm yük çalışanların ve sabit gelirlilerin üzerine yıkılacak. Onların ücretleri ve hayat standartları düşürülerek sonuç alınacak. Böyle bir önerinin demokratik ve halkın sesinin yüksek çıktığı ülkelerde yürürlüğe konulmasının güçlüğünü herhalde tahmin edebilirsiniz. Politikacılar da buna izin vermezler. Euro Bölgesi'nin dışına çıkmayı "Bizi attılar" diye halka satabilirler ama ikili para sisteminin hikâyesini anlatamazlar.
İniş yumuşak mı, yoksa sert mi olacak?
Ocak ayına ilişkin sanayi üretim artışları piyasaları yine şaşırttı. Bu kez beklenenin altında ve olumsuz veriler ortaya çıktı. Sanayi üretiminde bu yıl iniş bekleniyordu. Ben de dahil bunun yumuşak bir şekilde olacağına inanıyordum. Hâlâ da umudumu kaybetmiş değilim. Yılın ilk ayında dayanıklı tüketim, motorlu kara taşıtları ile makine ve teçhizat üretimlerindeki azalmanın etkilerinin yıl içinde yumuşayacağını bekliyorum.