Pandemiden en fazla etkilenen sektörlerin başında ulaştırma sektörü geliyor. Bu dönemde özellikle havayolu, karayolu ve denizyolunda operasyonel sıkıntılar yaşandı. Taşıma modlarına göre bakacak olursak havayolunda kargo uçaklarına olan talebin arttığını, denizyolunda konteynerlerin belirli bölgelerde birikmesi ve diğer bölgelerdeki talepleri karşılayamaması gibi sebeplerle navlunların arttığını, karayolunda yük sayısı ve iş hacimlerinde artışların olduğunu, demiryolunun ise pandeminin kurtarıcı taşıma modu olduğunu söyleyebiliriz. Taşımacılık sektörünün 2020 yılı için büyüklüğünü verebiliriz ancak bunun tahmini olduğunu belirtmemiz gerekiyor. 2020 yılında Türkiye GSYH’si 5 trilyon 47 milyar 909 milyon TL olarak belirtildi.
Bunun yüzde 12’sinin lojistik faaliyetlerden ileri geldiği kabul edilmektedir. GSYH’nin yüzde 12’si yaklaşık 605 milyar 750 milyon TL’ye denk geliyor. Buna düz hesap 600 milyar TL diyebiliriz.
Bunun da yarısı lojistik firmalarının, diğer yarısı da dış ticaret firmalarının gerçekleştirdiği lojistik faaliyetlerden oluşuyor. IMF Türkiye’nin 2021 yılı GSYH’sinin yaklaşık 6 trilyon TL olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekte olup, bu durumda 2021 yılında lojistik sektörünün 720 milyar TL büyüklüğe ulaşacağının tahmin edildiğini öngörebiliriz. Salgın küresel ticarette tedarik sıkıntısını da beraberinde getirdi. Pandemi sürecinde, Çin’den yeterince hizmet ve tedarik sağlayamayan küresel şirketlerden bazıları satın alma operasyonlarını Türkiye’ye yönlendirdi. Küresel ticaretteki bu hedef değişimini pandemi şoku ile başvurulmuş geçici bir yöntem olarak değerlendirmiyoruz. Muhtemelen Türkiye’ye yönelen satın alma eğilimleri 2021 sonrasında da artarak devam edecektir. Bu etkenler ve eğilimler de sektörümüzün hızlı büyümesini destekler niteliktedir.
Pandemi döneminde çevik ve hızlı tepkiler veren, önlemler alan Türk lojistik sektörü ve meslektaşlarımız küresel etkenler haricinde lojistik akışların aksamasına izin vermemiştir. Bu da sektörümüze yurt dışı yatırımcının ilgisini artırmıştır. Son iki yılda lojistik sektörünün de sağlık sektörü kadar önemli bir sektör olduğu anlaşıldı ve ne mutlu ki Türk lojistik sektörü bu süreçten alnının akıyla çıkabildi. Taşımacılık ve lojistik sektörü en önemli döviz kazandırıcı hizmet ihracatı sektörlerinden birisi olmasına Turquality/ Marka desteği gibi programlara giren firmalara verilen desteklerin haricinde destek görmemektedir. Oysa en büyük döviz kazandırıcı sektörlerden birisi olarak, diğer hizmet ihracatçısı sektörlere tanınan teşvik ve desteklerin benzerlerinin taşımacılık sektörüne de yaygın olarak sağlanması gerekmektedir.
Ülkemiz, Lojistik Performans Endeksi’nde gerileme gösteren bir profile sahiptir. Lojistik Performans Endeksi’nde işaret edilen gelişime açık alanların kamu idaresi birimleri ve UTİKAD gibi sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ve diyaloğu ile iyileştirilmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, üst sıralarda yer alan Almanya, İsveç ve Belçika gibi ülkelerin iyi uygulamaları örnek alınmalıdır. Boş gidiş-dönüşler ile yürütülmeye çalışılan operasyonların sürdürebilir olmadığı çok açıktır ve bu durum için devlet tarafından acil bir destek paketine ihtiyaç duyulmaktadır.
Destekle birlikte süreçlerin iyileşebilmesi için ticaretin çift yönlü olarak geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, kolaylaştırılması gerekmektedir. COVID-19 salgınında sağlık sektörü kadar önemli bir sektör olan lojistik sektörünün faaliyetlerinin devamlılığının önemi vurgulanmış oldu. Gerek ulusal ve gerekse uluslararası taşımaları kapsayacak şekilde lojistik sektörü için uygulamaya alınacak bir “yeşil hat” uygulaması, etkilerini uzun süre tecrübe edeceğimiz COVID-19 salgını dahil olmak üzere ülkece veya tüm dünyanın deneyimleyeceği bir afet durumunda lojistik sektörünün faaliyetlerinin devamlılığını sağlayacak bir adım olacaktır. Yeni projeler her zaman gündemimizde olmaya devam ediyor. Yaşanan salgın krizi; yeni iş yapma biçimlerinin geliştirilmesi, temassız ve dijital uygulamaların yaygınlaştırılması gerektiğini net bir şekilde ortaya koymuştur.
Bu nedenle lojistik ve taşımacılık süreçlerinde daha gelişmiş dijitalleşme ve otomasyon uygulamaları geliştiren kurumlar birkaç adım öne çıkacaktır. UTİKAD olarak sıkça söz ettiğimiz e-ticaret, dijital uygulamalar, evrakta otomasyon konuları gündemimizde tutmaya devam ediyoruz. İlgili paydaşların yer alacağı 2020 yılında başlanan UTİKAD Ulusal Dijital Lojistik Platformu model çalışmaları tamamlanarak “Türkiye Dijital Lojistik Platformu Kavram Raporu” ilgili Bakanlıklara sunulmak üzere hazırlanmıştır. Türkiye’deki lojistik sektörünün dijitalleşmesine yönelik yol haritasını ortaya koyan çalışma önümüzdeki yıllarda sektörün odak noktası olacaktır.