Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcımız Ali Babacan' ın geçtiğimiz haftaki NY ziyareti, Davos’u takiben yapılmış olması nedeniyle önem taşıyor. Babacan heyetinin New York yaptığı kısa süreli ziyaretinde, yatırım hacmi 300 milyar üzeri olan Wall Street yatırım fon yöneticileri ve Türk ekonomisinin analizinini yapan ekonomistlerle görüştüğü bildirildi.
Bu görüşmelerde öne çıkan başlıklar; Türkiye Hükümetinin yürürlüğe koyacağı mali reformlar kadar, eğitim sektöründe ve yargı da yapılacak değişiklikler oldu.
Wall Street ile yaptığı görüşmelerin ardından verdiği demeçte, Bakan Babacan yatırım ortamının iyileştirilmesi ve dünya yatırımcısını Istanbul Borsasındaki sermaye yatırımlarına teşvik edilebimesi için, piyasalarda kalıcı ve sabit kurallara ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Küresel ekonomik krizin ardından nadir ülkelerde gözlenen siyasi ve ekonomik istikrarın ülkemizde var oluşu yatırım ortamını cazip kılıyor. Öte yandan Türkiye’nin özel sektör lideri Holdinglerin de söz konusu yatırım ortamında güven pekiştiren şeffaflığa kavuşması gerekli. Kısacası piyasaların canlı tutulması devlet politikaları kadar özel sektörün ve Holding Yönetim Kurullarının katılımı ile mümkün görünüyor. Geçtiğimiz yıllarda Istanbul borsası ve yabancı yatırımcının, Türkiyenin pazar riskini nasıl gözlemlediğini ve yorumladığını sizlerle yine Ekovitrin’de paylaşmıştım. Türkiye Holding Yönetim kurul yapısının şeffaflığa kavuşturlması gerektiğini, yine diğer yazılarımda dile getirmiştim. Türkiye deki sermaye piyasası kanunundaki değişiklikler ve kurum konsolidaysonları, 2011 de bahsettiğimiz yatırım riskini belli ölçüde azaltacaktır. 2015 ve sonrasında yeni uygulamalar sayesinde geçmiş 50 yıl içerisinde belli başlı ailelerin yönetiminde olan,Türkiye nin Lider Holdinglerinin Yönetim Kurulu yapılarının değişeceğini öngörebiliriz. Bu değişiklikler sayesinde daha bağımsız ve tarafsız yönetim kurulları da küresel yatırımcının Türkiye borsasındaki endişelerini askariye indiregeyecektir. Istanbul Borsasi 2015 itibari ile Küresel ekonomide yatırım merkezleri arasında ilk 10’a girmeye hazırlanırken, Türkiye Cumhuriyeti Orta Doğudaki güvenlik sorununa kayıtsız kalamaz. Işte bu nedenle Türkiye, bölgedeki Islam Işbirliği ve Arab ligi gibi kuruluşlarla uyumlu çalışmaya devam edecektir.
Türkiye ekonomisinin önde gelen dünya oyuncuları arasındaki yerini sağlamlaştırmasının en temel dayanağı ise eğitilmiş iş gücüdür. İleriki dönemlerde yapılacak eğitim reformları da, iş gücünün %90 lık kesiminin yabancı dili günlük iş hayatında kullanabilmesini hedeflemektedir. Yüksek nitelikte iş gücü ile istihdam oranlarını rekabetçi kılmak tabiki Türkiye yi küresel ekonomide güçlü kılacaktır. Yine istihdam’dan sorumlu yatırımcının desteklenmesi adına, gelir vergi oranlarında herhangi bir değişiklik beklenmemektedir. Sayın Babacan’ın da dile getirdiği gibi, Türkiye Cumhuriyetinin vergi oranlarından ziyade kuruluşların tam gelir beyan etmemesinden kaynaklanan sıkıntılar vardır. Gelir vergisi oranlarında herhangi bir değişik beklenmez iken, gelir beyannamelerinin etkin bir biçimde kayıt altına alınabilmesi ve denetlenmesi için bilişim sistemlerinde bazı yeniliklere gidilebiceği kanaatindeyim. Velhasıl bilişim ve enfermasyon alt yapı yenileştirmenin akabinde gelir vergi oranlarını yükseltmeyi değilde düşürme gereğini konuşuyor olabiliriz.