Wall Street Journal ve Financial Times'ın Merkez Bankası'na yönelik 'Başçı ya Ekonomi Nobeli alır ya da ülke iflas eder' eleştirileri hala akıllarda. Peki aradan geçen bir yılda ne oldu? Ülke iflas etmediği gibi yabancı da yatırım için Türkiye'ye koştu. Son bir yılda İMKB, dünyanın en fazla prim yapan ikinci borsası oldu. Ben Merkez Bankacıların yerinde olsam Bay Parkinson (WSJ) ve Bay Dombie'den (FT) 'Ekonomi Nobelimi' isterdim...
2011 yılının ikinci yarısında ülkemizi ekonomi politikalarını ve özellikle de Merkez Bankası'nın politikalarını ağır ve haksız şekilde eleştiren birkaç medya mensubu vardı: Wall Street Journal'den J.Parkinson ve Financial Times'tan D.Dombie. Hatta eleştiriler, 'Merkez Bankası ya Ekonomi Nobeli alır ya da ülke iflas eder!' deyip ülkemizin alışılagelmiş para politikası yaklaşımların dışına çıkan faiz ve likidite yaklaşımı konusunda herkesin kafasını karıştırmışlardı. Tabii ülke içinde de aralık-ocak sürecinde 'Bu ateşe döviz dayanmaz!' yaklaşımındaki değerli ağabeylerim ve dolar kuru 1.92 düzeyine gelince de televiyonlara fırlayıp '2.20 olur!' beyanatını veren genç kardeşlerim de mevcuttu.Biz bu tür değerlendirmelere karşı çıkmıştık. Çünkü Merkez Bankası'nın ne yaptığını yakından inceliyor ama siyasi pozisyon merakımız olmadığından objektif takılıyor ve başarılı olacaklarını görüp, destek vermeye çalışıyorduk. Şimdi görülüyor ki ülkemizde döviz bitmedi, faiz ve kurlar delirmedi, ekonomiyi soğutma operasyonu başarılı oldu, yabancı yatırımcı Türkiye'den kaçmadı, hatta rating yükselmesi olasılığının arttığı bile yeniden konuşulmaya başlandı.
Yazının devamını okumak için tıklayınız...
2011 yılının ikinci yarısında ülkemizi ekonomi politikalarını ve özellikle de Merkez Bankası'nın politikalarını ağır ve haksız şekilde eleştiren birkaç medya mensubu vardı: Wall Street Journal'den J.Parkinson ve Financial Times'tan D.Dombie. Hatta eleştiriler, 'Merkez Bankası ya Ekonomi Nobeli alır ya da ülke iflas eder!' deyip ülkemizin alışılagelmiş para politikası yaklaşımların dışına çıkan faiz ve likidite yaklaşımı konusunda herkesin kafasını karıştırmışlardı. Tabii ülke içinde de aralık-ocak sürecinde 'Bu ateşe döviz dayanmaz!' yaklaşımındaki değerli ağabeylerim ve dolar kuru 1.92 düzeyine gelince de televiyonlara fırlayıp '2.20 olur!' beyanatını veren genç kardeşlerim de mevcuttu.Biz bu tür değerlendirmelere karşı çıkmıştık. Çünkü Merkez Bankası'nın ne yaptığını yakından inceliyor ama siyasi pozisyon merakımız olmadığından objektif takılıyor ve başarılı olacaklarını görüp, destek vermeye çalışıyorduk. Şimdi görülüyor ki ülkemizde döviz bitmedi, faiz ve kurlar delirmedi, ekonomiyi soğutma operasyonu başarılı oldu, yabancı yatırımcı Türkiye'den kaçmadı, hatta rating yükselmesi olasılığının arttığı bile yeniden konuşulmaya başlandı.
Yazının devamını okumak için tıklayınız...