BM Genel Kurulu 20 Aralık 2018'de aldığı kararla 7 Haziran gününü “Dünya Gıda Güvenliği Günü” olarak ilan ederek, her yıla özel temalarla bu konuda farkındalık ve duyarlılık yaratmayı hedeflemişti. 2022 yılının teması ise “Daha Güvenli Gıda, Daha İyi Bir Sağlık” olarak belirlendi.
Dünya Gıda Güvenliği Günü dolayısıyla Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nden (TVHB) yapılan açıklamada, biyolojik ve kimyasal tehlikeler içermeyen, asgari hijyen şartlarını taşıyan standartlara uygun Güvenli Gıda’nın, sağlıklı ve üretken bir toplum için ön koşul olduğunun altı çizildi.
“Beslenme ihtiyaçları, güvenli gıda ile karşılanır”
Daha sağlıklı yaşam için gıda kaynaklı hastalık risklerinin belirlenmesi, yönetilmesi ve önlenmesi konularına dikkat çekerek harekete geçilmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Beslenme ihtiyaçları, güvenli gıda ile karşılanır. Gıda üretimi insanlık tarihi boyunca her zaman stratejik bir öneme sahip olmuştur. İnsan nüfusundaki hızlı artışa rağmen tarım alanlarındaki azalma, küresel ısınma, temiz suya artan talep, çevre kirliliği ve zoonoz hastalıklar gelecekte gıdanın hiç olmadığı kadar önemli olacağına işaret etmektedir.
Sağlıklı ve üretken bir toplum için gıda güvenliği ve güvencesi, diğer bir deyişle üretim miktarı ve çeşitliliği kadar gıdanın sağlıklı olması da son derece önemlidir. BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre 2019 yılı itibariyle yaklaşık 690 milyon insanın yeterli gıdaya erişimi bulunmamaktadır. Özellikle dünyada gıda fiyatlarında meydana gelen enflasyon 2022 yılında bu rakamın daha da artmasına neden olacaktır.
“Girdi maliyetleri gıda fiyatlarında artışa neden oluyor”
Dünyadaki enflasyonun yanı sıra ülkemizde özellikle son bir yılda meydana gelen dövizdeki dramatik yükseliş girdi maliyetlerini aşırı arttırması nedeniyle gıda fiyatlarında dünyadaki enflasyonun ötesinde bir artışa neden olmuştur. Bu durum ise özellikle dar gelirli vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini zorlaştıran bir faktör olarak karşımızda durmaktadır.
Bir diğer konu gizli açlıktır. Gizli açlık özellikle hayvansal protein, vitamin ve mineraller yönünden yetersiz beslenmedir. Zaten toplumumuzda oldukça yaygın olan demir, çinko ve B12 vitamini eksikliğinin özellikle güvenli hayvansal gıdalara erişimdeki sıkıntıların artmasıyla birlikte daha da yaygınlaşması söz konusu olabilecektir.
Ancak iş gıdaya ulaşmakla bitmemektedir. Hedef güvenli gıdaya ulaşmaktır. Gıda kaynaklı hastalıkların halk sağlığına olan etkisi, sıtma veya AIDS hastalığı kadar şiddetli olmaktadır.
Her 10 kişiden 1’i güvenli olmayan gıda tükettiği için hastalanıyor
Güvenli olmayan gıdalar, bakteri, virüs, parazit ya da kimyasal ve fiziksel tehlikeler dolayısı ile 200’den fazla hastalığa neden olabilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her 10 kişiden 1’i güvenli olmayan gıda tüketimi nedeniyle hastalanmaktadır. Özellikle 5 yaş altı çocuklarda meydana gelen can kayıplarının üçte biri, gıda kaynaklı hastalıklardan meydana gelmektedir. Her yıl tahmini 700 bin insan antibiyotiklere dirençli enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Belli başlı 11 paraziter hastalığa yakalananların tahmini sayısı, 48,4 milyon civarında olup, bunların yüzde 48’i gıda ile taşınmaktadır.
Bu durum insanların sağlığını kaybetmesine, verimliliklerinin düşmesine, iş gücü kayıplarına neden olduğu gibi sağlık sisteminin üzerindeki yükü arttırmakta ve artan tedavi maliyetlerine neden olmaktadır.
“Tüm paydaşlara görev düşüyor”
Gıda güvenliği ve güvencesi; hükümetler, üreticiler ve tüketiciler arasında paylaşılması gereken bir sorumluluktur. Tükettiğimiz gıdanın yeterli ve sağlıklı olmasını sağlamak için çiftlikten sofraya kadarki tüm süreçlerde tüm paydaşların rolü son derece önemlidir.
Gıdanın güvenliği, gıda maddesinin üretildiği çevrenin ve elde edildiği hayvan ve bitkilerin sağlığına bağlıdır. Gıda güvenliği için bütüncül bir “Tek Sağlık” yaklaşımını benimsemek, daha İyi bir gıda güvenliği sisteminin oluşmasını sağlayacaktır.
Gıda fiyatlarının aşırı yükselmesi hileli ve taklit gıdaların piyasada yaygınlaşması beklentisine neden olmaktadır. Bu bağlamda tüketicilerin korunmasının sağlanmasının yanı sıra üreticiler arasında haksız rekabetin önlenmesi için gıda denetimlerinin resmi otorite tarafından etkin bir şekilde yapılması önem arz etmektedir.
“Hayvansal gıdalarda veteriner hekimler kilit role sahip”
Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliği zinciri içerisinde veteriner hekimlik mesleği, kilit bir role sahiptir.
Hayvansal gıdaların üretiminde ve denetiminde veteriner hekimler aktör meslek mensuplarıdır. Veteriner hekim kontrolünde yetiştirilen sağlıklı hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta ve bal gibi ürünler yine veteriner hekim kontrolünde hijyenik ve uygun koşullarda üretilmesiyle halka arz edilebilmektedir.
Veteriner hekimler, gıda güvenliği ve beslenmeye dört noktada büyük katkıda bulunurlar. Bunlar; Bulunabilirlik, erişim, kullanım ve istikrardır. Veteriner hekimler, sağlıklı ve güvenli gıda üretiminin yanı sıra hayvan sağlığı ve refahını koruyarak, daha güvenli, sürdürülebilir, çevreyi kirletmeyen ve istenmeyen maddelerden ari olan besleyici gıda teminine öncülük ederler.
Devletlerin temel görevi vatandaşlarının yeterli ve güvenli gıdaya erişimini ve dolayısıyla vatandaşlarının sağlıklı beslenmesini sağlamaktır. Ülkemizde hazırlanan mevzuatları etkin şekilde uygulayabilmek, canlı hayvan ile gıdalarda sağlık kontrollerini, et muayenelerini gereğince yapabilmek ve gıdada izlenebilirliği sağlamak için Tarım ve Orman Bakanlığı’nda uygun bir kurumsal yapılanma olan Veteriner Otoritesi ya da Veteriner İşleri Genel Müdürlüğüne, ayrıca yeterli bütçe ve başta resmi veteriner hekim olmak üzere insan kaynaklarına ihtiyaç olup, son açıklanan sayı yeterli olmayıp, Tarım ve Orman Bakanlığına biran önce daha fazla veteriner hekim istihdamı yapılmalıdır.
“Gıda Güvenliği Herkesin İşi” sloganı ile hepimizin görevleri olduğunu hatırlatıyor, ülkemiz ve tüm insanlık için hakça bölüşmeye, açlığın önlenmesine, sağlıklı ve insanca bir yaşama vesile olması temennisi ile Dünya Gıda Güvenliği Gününü kutluyoruz.”
“Sistemin bütünlüğü göz ardı edilerek gıda güvenliği sağlanamaz”
Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu da, Dünya Gıda Güvenliği Günü dolayısıyla, çevre, ekolojik dengeler, insan, hayvan ve bitkileri içeren sistemin bütünlüğü göz ardı edilerek gıda güvenliğinin sağlanamayacağı açıklaması yaptı.
Sağlıklı bir yaşam sürmenin olmazsa olmaz koşullarından birisinin de güvenli gıdalara erişimin sağlanması olduğu vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
“Gıdalar tedavi amaçlı değildir; ancak sağlıklı halin korunmasında vazgeçilmez oldukları gibi, bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışlar sonucunda sağlık açısından tehdit haline de gelebilirler.
Bizler, güvenli gıda ile insan sağlığı arasındaki derin ilişkiyi uzun yıllardır çok iyi bilmekteyiz. Ancak, içinde bulunduğumuz zaman diliminde yaşanan iklim ve çevre krizi, çatışmalar ve ekonomik sorunlar ile birlikte, tarım ve gıda sistemine bu boyutları da kapsayan farklı bir bakış açısı geliştirmenin kaçınılmaz bir gereklilik olduğu ortadadır.
“Gıdaya meta olarak yaklaşılamaz”
Sadece insanların refahını ve beslenmesini amaçlayarak, gıdaya meta olarak yaklaşarak güvenilir gıdanın sürdürülebilir biçimde tüm kesimlere arzının sağlanmasının mümkün olmadığı açıktır. Çevre kirliliği, iklim sorunları, hayvan, insan ve bitki sağlığı bir bütünsellik içindedirler, aralarında sistemik bir bağ bulunmaktadır. Doğadaki dengeyi gözetmeden, insan sağlığını koruyabilmek veya gıda güvenliğini sağlamak mümkün değildir.
90’lı yılların ilk yarısında, tamamen sofraya gelen gıdaya ve o gıdanın özelliklerine odaklı olan gıda güvenliği anlayışı; ilk evrimini 90’lı yılların ikinci yarısında başlayan değerlendirmeler sonucunda yaşamış ve 2000’li yılların başından itibaren “tarladan sofraya/çiftlikten çatala” kavramına dönüşmüştür. Ancak hâlâ özünde insan odaklıdır. Günümüz, ezberlerin bir kez daha bozulması zamanıdır. Artık gıda güvenliği kavramının, “tarladan sofraya/çiftlikten çatala” çerçevesini aşarak; doğayı, çevreyi, hayvanları ve bitkileri, ekolojik dengeleri de içermek durumunda olduğu dillendirilmekte ve bu konu her geçen gün daha yoğun biçimde tartışılmaktadır.
“Savaşlar, ekonomik krizler güvenilir gıdaya erişime engel”
Diğer yandan, savaşlar, çatışma ortamları ve ekonomik krizler de güvenilir gıdaya ulaşmanın önündeki en önemli engeller arasındadır. Böylesi dar ve zor günlerde, gıda güvenliğinin önemle üzerinde durulması gerekmekte ve sağlanması bir o kadar zor hale gelmektedir.
İnsanların kendi refahlarını merkeze alarak ve tarım/gıda ürünlerini metalaştırarak attıkları adımların sonuçları, gıda güvenliğinin sağlanmasında kendilerine engeller çıkarır hale gelmiştir.
Gıda güvenliğinin sağlanması günümüzün en temel etik sorunları arasındadır. Bugün, yani bilginin ve teknolojinin bu ileri çağında hâlâ gıda güvenliği sorunları yaşanmakta ise; başta ülkeleri yönetenler olmak üzere, bir kez daha düşünmenin, değerlerimizi gözden geçirmenin tam zamanıdır.”
Kaynak:gidahatti.com