Ünlü, rahmetli ve Nobel'li iktisatçı Paul Samuelson ekonomik analiz ve tahminlerinde en büyük hayal kırıklığını Arjantin yüzünden yaşadığını açıklamıştı. Arjantin'in Avrupa'dan beyaz ve eğitimli insan göçü almasına kanarak, Latin Amerika'da en iyi duruma gelecek ekonominin Arjantin olacağını düşünmüştü. Arjantin geçmişte Kanada ile eş düzeyde kişi başına gelir sahibi idi ama sonraları sürüden ayrıldı, borca boğulmaya ve popülist diktatörlere teslim olmaya başladı. 

Başkentte örfi idare komutanı bir subayken  diktatörlüğe yükselen ve ülkeyi 1943 darbesinden 1973 yılına kadar yöneten ve tanıştığı hayat kadını Eva Duarte ile evlenen, Mussolini'nin talebesi Juan Peron adlı ulusalcı popülist diktatöre prim veren ve geceleri sokakta pelerinle dolaşıp  yemek dağıtan 'Evita'yı da melek mertebesine' yükselten ülke, sonuçta ekonomisi perişan hale gelmişti. Arjantinin ulusal sporu, futbol değil 'milliyetçi popülizm' olmuştu. 1991 yılında Arjantin paranın değerini korumak ve dev enflasyonu önlemek için Merkez Bankası'nı kapatıp, eski Peronist ve yeni 'reformcu' Başkan Carlos Menem ve iktisatçı D.Cavallo yönetiminde Para Kurulu denen sabit kur sistemine dayalı ekonomik stabilizasyon yaklaşımına geçmek zorunda kaldı.

Arjantin bugünkü Yunanistan gibi, 2001 yılına kadar kemer sıkmaya dayanabildi ve hiper enflasyonu ve faizleri düşüren, işsizliği azaltan reformlardan ve para kurulundan vazgeçildi, Peronizm hortladı. Arjantin çoğu İspanyol finans kurumlarına olan 50 milyar dolar özel borcunu ve IMF'ye geri ödemeleri ödemedi, kalan 30 milyar dolarlık borcun da, ya mahkemeleri devam ediyor, belki hiç ödenmeyecek ve bir kısım borç da çok düşük faiz ve uzun vadeye bağlandı. Sonuçta fatura geldi, ülke parası hızla devalüe oldu ve Arjantin uluslararası kredi piyasalarından tamamen dışlandı. Bu kaosta 2003 yılında  Nestor ve Christina Kirchner adlı pragmatik ve popülist Peronist  bir çift işbaşına geldi. Koca Nestor 2010 yılında kanserden öldükten sonra da başkanlık karısı Christina'ya miras kaldı. 
Global krizde iç talep canlı tutularak Arjantin'in büyüme sayıları yüzde 7 düzeyine çıkmıştı ve işsizlik de yüzde 6 oranına düşmüştü. Ama bu çok yanıltıcı bir resimdi. Devalüasyon Arjantin'de emeği çok ucuz hale getirmişti ama prodüktivite çok düşmüştü. Böylece devalüasyonun etkisi çok kısa süreli kaldı ve rekabet gücünde kalıcılık olamadı. Ülke yeniden yüksek enflasyon yaşarken ve sadece artan iç talep ile ayakta kalırken, vatandaşın tasarrufları da artan kurla yok olmuştu. Kocası iki yıl evvel  ölünce işleri yönetemeyen Christina nakit sıkıntısına girince de, yeniden ve 1991 öncesi olduğu gibi bankaları ve mevduatı devlet kontroluna almaya  ve ithalatı da yasaklarla frenlemeye mecbur oldu. 

Sıkışan hükümet özel emeklilik sisteminde birikmiş fonlara da el koydu. Sonra Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini harcamaya başladı. Sonra da ülkenin istatistiki verilerini, aynen Venezüellalı Chavez gibi, tamamen gerçek dışı hale getirerek açıklamaya başladı. Bu arada vatandaş isyan etmesin diye de enerji fiyatlarını sabit tutarak dünya fiyatlarından kopardı. Bu ortamda kar edemeyen iç ve dış şirketlerin sanayi ve enerji yatırımı da durdu ve sanayi ve enerji üretimi de daralmaya başladı, En sonunda da iyice sıkışan 59 yaşındaki Christina nakit bulmak için geçtiğimiz pazartesi çıkan yeni bir yasayla enerji şirketlerine el koymaya girişti. 

Repsol İspanya'da kurulu bir İspanyol petrol devi ve aynı zamanda Arjantin'in en büyük enerji şirketi olan YPF petrol şirketinin de ana sermayedarı. Christina geçtiğimiz hafta İspanya'ya savaş açarak, halka açık 18 milyar dolarlık YPF  şirketinin kabaca yüzde 51 kadar ve 10 milyar doları aşan değeri olan hisselerine el koydu. YPF 1922 yılında devlet kontrolunda bir şirket olarak kurulmuştu ve 1993 yılında ise özelleştirilmişti. Repsol 1999 yılında şirketin kontrolunu elde etmişti ve şu anda da yüzde 57.4 hisse sahibi.  Ancak Arjantin 17 yıl sonra ilk defa enerji ithal etmek zorunda kalmış bulunuyor, çünkü, devlet enerji yatırımı yapamıyor ve fiyatları da vatandaşın isyanı nedeniyle artıramadığı için de, kar edemeyen  özel şirket enerji yatırımı ve arzı azalıyor. 

Sonuçta Avrupa Birliği ile İspanya ve eski sömürgesi Arjantin galiba mahkemelik oluyorlar! İspanya, Arjantin'in en büyük dış yatırımcısı ve en büyük dış ticaret partneri! Bayan Kirchner çaresizlikten sola dönerken de, medya  eski 'Latin solu' yaklaşımına geri dönüşün, Christina'nın oğlu 35 yaşındaki Maximo ve solcu arkadaş çevresinin, baba Nestor öldükten sonra pragmatist popülist Peroncuları uzaklaştırıp, ideolojik bir ekiple ipleri ellerine almalarından kaynaklandığını  düşünüyor. Arjantin, İngiltere ile Falkland  Savaşı'ndan sonra, şimdi de İspanya ile ekonomik sav