Çalışmak için memleketi Kahramanmaraş’tan İstanbul’a gelen ve Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde içli köfte satarak geçimini sağlayan Ali Topçuoğlu’nun mirasını artık oğlu Mustafa Topçuoğlu sürdürüyor. ‘Sabırtaşı’nı önemli bir marka haline getiren ve Kahramanmaraş’ın İstanbul’da kültür elçiliğini yürüten Mustafa Topçuoğlu, üniversitelerde öğrencilere seminerler veriyor, ünlü gurmelerle televizyon programlarına katılıyor, yazılı ve görsel medyaya röportajlar veriyor, köşe yazılarıyla okuyuculara deneyimlerini anlatıyor. İlk kitabı ‘Sabırtaşı: Beyoğlu’nda Bir Bey Oğlu’ndan sonra, ‘Fatma Ana ve Gamzeli Gelin: İki Fatma’nın Hikayesi’ adlı ikinci kitabını yazan Mustafa Topçuoğlu, yazarlık hayatına başarıyla devam ediyor. Sabırtaşı Restaurant Sahibi Mustafa Topçuoğlu, ‘Sabırtaşı’ markasının kuruluş öyküsünü, Kahramanmaraş mutfağını, ikinci kitabı ‘Fatma Ana ve Gamzeli Gelin: İki Fatma’nın Hikayesi’ni ve başarısının sırlarını Ekovitrin’e anlattı.

Mustafa Bey, Kahramanmaraş’tan İstanbul’a gelişinizi ve ‘Sabırtaşı’ markasının kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?

Babam rahmetli Ali Topçuoğlu’nun Kahramanmaraş’ta toptancılık yaparken işleri bozuldu. Daha sonra İstanbul’a geldik. 6 kardeşiz. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde bir hayat mücadelesine başladık. Annem içli köfte yaptı, babam sattı. İstiklal Caddesi’nde insanlar içli köfteyi ve babamı çok sevdiler. Beyaz önlüğüyle adeta Beyoğlu’nun sembolü oldu. Babam sattığı içli köftelerle borçlarını ödedi, 2009 yılında da rahmetli olunca babamın beyaz önlüğünü ben devraldım, tezgahın başına geçtim. Beşinci kattaki restaurantımız da hizmete devam ediyor. İstanbul’un ve Türkiye’nin ‘En İyi Sokak Lezzeti Ödülü’nü aldık. İstanbul’un en iyi 101 lezzeti içerisinde içli köfte ile 1’nci sıradayız. İstanbul’da Kahramanmaraş mutfağını tanıtıyoruz. Avrupa’dan dahi bana başarı belgesi verdiler.

“ORGANİK VE SAĞLIKLI YİYECEKLER SUNUYORUZ”

Kahramanmaraş mutfağı gerçekten çok zengin. Hangi yemekler ön plana çıkıyor?

Kahramanmaraş yemekleri çok geniş bir yelpazeye sahip. Yani bir bulgurdan 20’ye yakın yemek ortaya çıkıyor. En önemli yemeklerimiz; içli köfte, peynirli börek, çökelekli peynir, sümelek köftesi, Türkoğlu tava, Maraş tava, ekşili köfte, sulu yağlı köfte. Kahramanmaraş mutfağı birbirinden lezzetli yemekleri barındırıyor. Dolmalarımızda ekşiyle acıyı hep kullanırız, sumak ekşisi başka hiç bir yerde yok. Kahramanmaraş biberi zaten Türkiye’nin en iyi biberi. Tarhanamız cips tarhana, buğday ve yoğurttan yapılıyor. Yani hepsi organik ve sağlıklı yiyecekler.

“KAHRAMANMARAŞ’IN KÜLTÜR ELÇİLİĞİNİ YÜRÜTÜYORUZ”

Son olarak Kahramanmaraş’a giderek seminerler verdiniz. Buralarda ne gibi izlenimler edindiniz?

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde, Göksun Meslek Yüksekokulu’nda, Türkoğlu’nda Kariyer Günleri çerçevesinde konuşmalar gerçekleştirdim. Hem hemşerilerim hem de öğrenci arkadaşlarımızdan oldukça büyük ilgi gördüm. Kahramanmaraş’a gittiğim zaman oradaki insanlar bana çok sıcak davranıyorlar, çünkü İstanbul’da onları temsil ediyorum. Kahramanmaraş’ın İstanbul’daki kültür elçiliğini yürütüyoruz. Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş’a, Göksun Belediye Başkanı Hüseyin Coşkun Aydın’a, üniversitelerdeki hocalara ve öğrencilere teşekkür ederim. Eğitim kurumlarında bir yüreğe bile dokunabiliyorsam ne mutlu bana.

“ANNEMİN VE EŞİMİN HAYATINI ANLATIYORUM”

İkinci kitabınız da okuyucularla buluştu. Bu kitabı yazma fikri nasıl ortaya çıktı, kitapta neleri anlatıyorsunuz?

Kitap yazma fikri babam Ali Topçuoğlu rahmetli olduktan sonra ortaya çıktı. İlk kitabım ‘Sabırtaşı: Beyoğlu’nda Bir Bey Oğlu’ adıyla 2017 yılında yayınlandı. Kahramanmaraş kitap fuarında ilk kitabım çok büyük ilgiyle karşılaşınca ve çok olumlu tepkiler gelince ikinci kitabımı yazmaya karar verdim. Yazarlığa devam etmemin en önemli sebebi, yazmayı çok seviyorum. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde Sabırtaşı Restaurant’ta Kahramanmaraş mutfağını misafirlerimize sunuyoruz. Aklımda hep Kahramanmaraş yemeklerini anlatan bir kitap yazmak vardı, şimdilik bunu erteledim. İkinci kitabım ‘Fatma Ana ve Gamzeli Gelin: İki Fatma’nın Hikayesi’ Uludaz Yayınları’ndan piyasaya sürüldü. Kitabımın baş kahramanları, annem Fatma Ana ve eşim Fatma Hanım. İkisinin ismi de Fatma. Her ikisinin de yolu Sabırtaşı Restaurant’ta kesişiyor. İkisi de Anadolu insanı, ikisi de çilekeş, ikisi de vefakar. Annem Fatma Hanım, yıllarca babam Ali Topçuoğlu’na destek ve omuz vermiş, onun hep arkasında durmuş. Babam onun sayesinde geçimini sağlamış. Daha sonra babamın vefatından sonra evlendim ve artık içli köfteleri eşim Fatma Hanım yapmaya başladı.Eşim de Kahramanmaraşlı, Kahramanmaraş yemeklerini seviyor ve çok iyi yapıyor. Eşim, annemin de öğretmesiyle hem içli köfteyi öğrendi hem de yemeklerimizi daha güzel yapmaya başladı, artık eşim bana destek veriyor, sahip çıkıyor, her zaman yanımda duruyor. Kitabımda eşim Fatma Hanım ve annem Fatma Ana’yı anlatıyorum.

“YEMEK VE GASTRONOMİ BÖLÜMLERİNİ TERCİH EDECEĞİM”

Daha önce öğrencilere seminerler verdiğiniz üniversite sıralarında üniversite sınavlarına girdiniz. Kazanırsanız hangi bölümleri tercih edeceksiniz?

Liseyi dışarıdan bitirmiştim. 40 yıla yakın bir zamandır da okula gitmedim açıkçası. Fakat üniversite eğitimi almayı her zaman arzu ediyordum. O yüzden üniversitelerden davet gelince gidiyor ve hayat hikayemizi anlatıyorum. Sabırtaşı Restaurant’ta babam rahmetli Ali Topçuoğlu ile olan birlikteliğimizi, Kahramanmaraş lezzetlerini tanıtmamızı, yaptığımız kültür elçiliğini, sokak lezzetleri yarışmasında ‘en iyi sokak lezzeti’ seçilmemizi, Kahramanmaraş gastronomisini öğrencilere anlatıyorum. Üniversite sınavlarını kazanırsam yemek ve gastronomi ile ilgili bölümleri tercih edeceğim. Sınavı bu yıl kazanamazsam seneye bir daha gireceğim.

“HERKES SİYASETE GİRMEMİ İSTİYOR”

Gastronomi ve yazarlıktan sonra siyasete girme yönünde de olumlu tepkiler alıyorsunuz. Siyasete girme gibi bir düşünceniz var mı?

Gerek üniversitelerde gerekse gittiğim pek çok etkinlikte konuşmacı olarak kendi deneyimlerimi anlatıyorum. Bu bende çok büyük özgüven oluşturdu, artık rahatlıkla konuşabiliyorum. Herkes konuşma hitabımı çok seviyor. İnsanlar belediye başkanlığına ya da milletvekilliğine adaylığımı koymamı istiyorlar. Hatta partilerden bile söyleyenler oluyor ama ben kibarca hepsini reddediyorum. Çünkü ben siyaseti çok sevmiyorum, ama şimdi bir şey diyemiyorum, ileride inşallah zaman gösterir. Herkes görevini bir şekilde icra ediyor, benim de görevim Kahramanmaraş kültürünü, gastronomisini en iyi şekilde tanıtmak. İstanbul’un gözbebeği olan İstiklal Caddesi’ndeyim. Buraya Türkiye ve dünyanın her yerinden insanlar gelip gidiyor ve burada beni görüyorlar, Kahramanmaraş lezzetlerini idrak ediyorlar. Kahramanmaraş’ı İstanbul’da tanıtmaktan dolayı çok mutlu ve gururluyum.

“ÜÇÜNCÜ KİTABIMDA MARAŞ YEMEKLERİNİ YAZACAĞIM”

Seminerler ve konferanslarınız devam edecek mi? Artık yazarlık süreciniz de devam ediyor, üçüncü kitabınızı yazmayı düşünüyor musunuz?

Üniversitelerde konferanslarımız devam ediyor, çok sayıda davet alıyorum. Kitap yazmaya devam edeceğim. Üçüncü kitabım da Kahramanmaraş yemeklerini anlatacağım bir kitap olacak. Haber sitelerinde makalelerim de yayımlanmaya başladı.

“MUTLUYUM, HUZURLUYUM, O HALDE BAŞARILIYIM”

Sabırtaşı markasıyla yemek sektöründe önemli bir başarıyı yakaladınız. Başarınızın sırları nelerdir, gençlere ne gibi önerileriniz var?

Başarı derken herkesin başarı kriterleri birbirinden farklı. Bazı insanlar, işimi kurdum, arabamı ve evimi aldım, zengin oldum ve ben başarılıyım diyor. Benim başarı kriterlerim asla öyle değil, İstiklal Caddesi’nde bir metrekarelik tezgahta içli köfte satıyorum, ben orada mutlu ve huzurluysam başarılıyım demek. İnsan mutlu ve huzurlu olmadığı yerde başarılı olamaz. Evinde aile olarak huzurlu ve mutlu değilsen başarılı değilsin, bir yerde bir eksikliğin var demek. Ben, içli köfte tezgahımın arkasında mutlu ve huzurluyum, evimde mutlu ve huzurluyum, çocuklarım, annem ve eşim bana sahip çıkıyor. El ele verdik, çalışıyoruz. Bu da bize başarıyı getiriyor.

“SPORDA DERECELER KAZANDIM, GENÇLERE ÖRNEK OLDUM”

Kısa zaman önce spora başladınız. Vücut geliştirmeye başlayarak derece elde ettiniz. Bu başarınızla gençlere de örnek oldunuz. Neler söylemek istersiniz? Spor, gerçekten sağlık demek. Sağlıklı yaşamak için spor yapmak lazım. Spor salonuna gidiyordum, ben spor yaptıkça ve sosyal medyada paylaştıkça özellikle gençlerin gelerek spora başladıklarını gördüm. Spor salonundaki fitness hocam bana vücut geliştirme yarışmasına katılma teklifinde bulundu. Ben de kabul ettim. Gerçekten bir yıl çok sıkı çalıştım, özellikle beş altı ayda bayağı bir form tuttum. 102 kilodan 85 kiloya düştüm. Hocam bana gerçekten kendini tanıyamayacaksın demişti. Baktım ki gerçekten oluyor. İstanbul’da atletik fizik yarışmasında bölge yarışmasına katıldım ve dördüncü oldum. Benim için dördüncülük gerçekten büyük bir başarıydı. Bir hafta sonra da Antalya’da yarışmaya katıldım ve altıncı oldum. İnsan istedikten sonra her şeyi başarabiliyor, ben 53 yaşında bunu yapabiliyorsam gençler daha fazlasını yapabilir. Hem bunun için hem de gençleri spora yönlendirmek için bu yarışmalara katıldım. Amacım gençlere iyi örnek olmak ve onları kötü alışkanlıklardan uzak tutarak spora yönlendirmekti. Bu anlamda gençlere örnek olabildiysem ne mutlu bana diyorum. Yarışmalarda derece elde ettikten sonra sporu tabii ki bırakmadım. Haftada 3-4 gün spora gidiyorum, zinde kalıyorum, sağlıklı yaşıyorum, egzersizlerimi yapıyorum.