İki ay gibi kısa bir zamanda önce yüzde 20’nin üzerinde düşen daha sonra üç haftada tekrar yüzde 20 yükselen petrol yüzde 13 artarak ağustos ayı içerisinde getiri şampiyonu oldu. Son iki yıldır mevcut olan küresel arz fazlası nedeniyle petrol fiyatlarında yaşanan oynaklığın önümüzdeki dönemde de sürmesi en muhtemel senaryo olarak görülüyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından uygulanan parasal genişleme politikalarına rağmen talebin yeterince canlanamaması dünya ticaretini olumsuz etkiliyor. Bir yandan talep yetersizliği diğer yandan yeni petrol üretim sahalarının açılması ve yeni üretim tekniklerinin kullanılması petrol fiyatları üzerinde arz baskısını artırıyor. Brent tipi petrol yıl içerisinde dört defa 50 dolar seviyesini yukarı yönde aşmayı denese de her seferinde bu bölgeden gelen satışlarla geriledi. Orta ve uzun vadede petrol fiyatlarının yükselişini sürdürebilmesi için 50-52 dolar bölgesinde bulunan direnç bölgesi üzerinde kalıcı kapanışlar görülmeli. Geri çekilmenin devamı halinde ise 46.5 dolar seviyesi önemli bir destek seviyesi olarak öne çıkmakta. Bu bölgeden yeterince talep gelmemesi halinde 43 dolar ve altına doğru geri çekilme muhtemel gözüküyor. FED’in ABD verilerine bağlı olarak tekrar faiz artırımı yönünde adım atması halinde petrol üzerinde aşağı yönde baskı artacak. OPEC VE OPEC dışı üyelerin Eylül ayı içerisinde Cezayir’de yapacağı toplantıdan arz sınırlaması yönünde bir anlaşma çıkması halinde ise petrol fiyatları tekrar 50 dolar ve üzerine ivmelenebilir. Petrolde 2014 ortalarında 120 dolar seviyelerinden başlayan düşüş hareketi sonrasında dönem dönem sert düzeltmeler yaşansa da iki yıllık periyotta yüzde 78 değer kaybederek bu yılın Ocak ayında 26 dolar seviyesine kadar geriledi. Ancak gerek 2015 yılı içerisinde 900’e yakın seyreden petrol kuyu sayılarının bu yılın ortalarına doğru 400’e kadar gerilemesi, gerek Fed’e ilişkin faiz artırım beklentilerinin azalması gerekse, Kanada ve Nijerya’da yaşanan iç gelişmelerin üretimi kısıtlayacağı beklentileriyle birlikte petrolde 53 dolara kadar yükseliş görülse de bu hareketler kalıcı olamadı.
KISA VADEDE TOPARLANMA ZOR
Son 15 yıllık dönemde Amerika’da petrol çıkarma teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ile birlikte daha önce çıkarılması zor ve maliyetli olan yataklara erişim sağlanması, Irak ve İran petrolünün ihracatı üzerinde varolan kısıtların kaldırılması arzın bollaşmasına neden oldu. Talep tarafında ise 2008 krizi sonrası dünyanın içerisinde bulunduğu düşük büyüme konjektürü ve alternatif enerji kaynaklarına yönelim nedeniyle son yıllarda petrol piyasasında kalıcı arz fazlalığı yaşanıyor. Ayrıca Brexit kararı sonrası IMF’nin küresel büyüme talebini düşürmesi küresel bazda petrol talebinin kısa vadede toparlanma ihtimalinin düşük olduğunu gösteriyor. Geçmişte yaşanan yüksek petrol fiyatları ekonomik aktörlerin tepkisi petrol tüketen araçlarda verimlliliğin azaltılması ve alternatif enerji kaynaklarına yönelinmesi 2003 yılından itibaren Kuzey Amerika’da teknolojik gelişmenin etkisiyle, geleneksel olmayan arama ve çıkarma yöntemleri kayaç petrolü ve katran kumu sahalarının üretime açılmasını sağladı. Bu sayede ABD ham petrol üretimi 2008 ve 2015 yılları arası neredeyse iki katına çıktı. ABD’de günlük ham petrol üretimi 2000 ve 2009 yılları arasında 5 milyon varil iken 2015 yılı için günlük ham petrol üretim ortalaması 9.5 milyon varil seviyesine yükselmiş olması bunun en önemli kanıtı. Her ne kadar gerileyen petrol fiyatları ile birlikte bazı bölgelerde yeni teknolojilerle petrol üretilen bazı bölgeler ekonomik olmadığı gerekçesi ile üretimi geçici olarak durdursa da petrol gelirine bağımlı OPEC ve OPEC dışı ülkelerin düşen fiyatlara cevabı üretimi artırarak gelir kaybınının önüne geçmek şeklinde oldu. Pazar paylarını kaybetmek istemeyen üreticilerin peşi sıra yaptıkları indirimler kısa ve orta vadede petrol fiyatların aşağı yönde baskılanmasına neden olacak. Petrolde yaşanan düşüşler hem tüketici hem de üretici ülkeler açısından risk teşkil etmekte. Düşen petrol fiyatları neticesinde petrol ihraç eden ülkelerin bütçelerinde ciddi artışlar söz konusu olurken, Avrupa ve ABD’de gelirini petrolden sağlayan önemli şirketlerin gelirlerinde ciddi kayıplar söz konusu oluyor ve bu kapsamda işten çıkarmalar gerçekleşiyor. Bu şirketlerin hisse senetlerinde ise sert değer kayıpları yaşanıyor. Bu kayıpların ise gelişen ülke varlıklarına da olumsuz yaşadığını görüyoruz. Türkiye açısından her ne kadar düşük petrol fiyatları cari açıkta iyileşmeye neden olsa da 40-60 dolar aralığındaki petrol fiyatlarının Türkiye ekonomisi açısından ideal fiyatlar olabileceğini düşünüyoruz.