Gıda gibi, ilaç gibi çiçek gibi ürettiğimiz bazı ürünler, içerisinde bulundukları ortamın ısı, ışık, nem vb. koşullarından etkilenirler. Bozulabilir ürün adını verdiğimiz sözkonusu ürünlerin taşınmasında uygulanan altın kural, üretildikleri ilk noktadan başlayarak tüketildikleri son noktaya kadar geçen üretim, depolama ve dağıtım süreçlerinde, esas özelliklerinin ve esas özellikleri ile ilgili değerlerinin korunmasıdır.

Soğuk zincir olarak adlandırılan süreçte, ilgili faaliyetlerin uygun ısı kontrolünü sağlayacak araç, malzeme ve ekipman eşliğinde yapılmaması nedeniyle yaşanan kırılmalar, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermesine karşın, meyve sebze gibi gıda ürünlerinin yüzde 25–30’unun, aşı gibi kritik öneme sahip sağlık ürünlerinin yüzde 25’inin kaybına yol açmaktadır. Sözkonusu kaybın parasal karşılığından belki çok daha önemli insani bir boyutu da mevcuttur. Yalnızca ülkemizde ve sadece meyve sebze gibi gıda ürünlerinin belirtilen oranda kaybı, aslında açlıkla mücadele eden bir ülkenin bir yıllık gıda ihtiyacını karşılayacak kadardır.

O halde, sözkonusu kayıpları nasıl engelleyebiliriz? Gerek gıda gerek sağlık ürünlerine yönelik soğuk zincire ilişkin araştırmalar, kayıpların sıklıkla uygunsuz saklama koşullarından, ısı kontrollü araç, malzeme ve ekipmanların tedarik zinciri içerisinde bilinçli ya da bilinçsiz bir biçimde eksik/hatalı kullanımından kaynaklandığını işaret ediyor. Yakın dönemde, sağlık ürünleri için İyi Dağıtım Uygulamaları (Good Distribution Practice-GDP) ya da gıda ürünleri için Tehlike Analizleri ve Kritik Kontrol Noktaları (Hazard Analysis and Critical Control Point-HACCP) gibi standartların ortaya çıkışı da aslında bu hataların ortadan kaldırılmasına yönelik olarak düşünülebilir. Buna karşın, sözkonusu standartlar kadar önemli bir diğer olgu da müşterilerin oldukça farklı coğrafyalarda, koronavirüs hastalığı kaynaklı pandemi sürecinin de etkisi ile önceden kestirilmesi oldukça güç raf ömürleri büyük farklılar gösteren istek ve ihtiyaçlara sahip olması…

Bu nedenle, adı geçen standartlar kadar, soğuk zincir taşımasını gerçekleştirecek taşıyıcının seçimi de önem arz eder. Soğuk zincir taşıması yapacak üçüncü parti lojistik işletmesinin seçiminde kullanılan en önemli kriterlerin ise ülkemiz özelinde sırasıyla taşıma ve depolama maliyeti, zamanında dağıtım performansı, müşteri hizmetleri ve güvenilirlik, taşıyıcının prestiji, deneyimi, yenilikçi ve etkin yaklaşımı, izleme ve takip için bilgi teknolojisi kullanımı sağlaması, finansal yapısı, dağıtım ağı ve empati yeteneği olduğu söylenebilir.

Bu noktada, soğuk zincirin taşıma aşamasında değil herhangi bir aşamasında görev yapan çalışanların tümü, üstlendikleri pozisyonlardan bağımsız bir biçimde, sıkı bir eğitimden geçmeli, ürünü, uygun koşulları ve kullanması gereken ekipmanı iyi tanımalı, yaptığı işin önemini kavramış, en ufak bir ihmalin bile yalnızca parasal değil insani açıdan önemli kayıplara yol açtığı konusunda bilgi ve sorumluluk sahibi olmalıdır.