Geçen hafta Yunanistan'da yapılan genel seçimlerin galibi kuşkusuz Syriza Partisi'nin başkanı 37 yaşındaki Alexis Tsipras idi. Tsipras, adeta bir devrim gerçekleştirdi ve Yunan Baharı'nı başlattı.
Syriza, tüm radikal solu içinde barındıran bir parti. Marksistler, komünistler ve sosyal demokratların bir karışımı.
Yunanistan'ın krizden çıkışı için diğer partilerden farklı çözümler öneriyorlar. Çaresizlik içinde kıvranan Yunan halkına adeta damardan giriyorlar.
Tıpkı bizim 2001 krizi sonrasındaki durumumuz gibi. O zaman bizde ekonomik krizin ve başarısızlıkların faturası üçlü koalisyona kesilmişti. AKP ise Syriza gibi aradan sıyrılıp iktidara gelmişti.
Gelecek ay tekrarlanacak seçimlerde Syriza oyunu artırır mı bilemiyoruz. Ancak parlamentoda sesinin güçlü çıkacağı kesin.
PRAGMATİK BİR YAKLAŞIM
PRAGMATİK BİR YAKLAŞIM
Tsipras'ın Euro'dan çıkmaya niyeti yok. Dolayısıyla Euro Bölgesi'nin diğer üyeleri kendilerini dışlamadıkça Euro kullanmayı sürdürecekler.
Akıllı ve pragmatik bir yaklaşım. Zira Euro'dan çıkınca başlarına nelerin geleceğini anlamış durumdalar.
Buna karşı yapılan son anlaşmayla önemli kısmı silinen borçlarını ödemeye ise hiç niyetleri yok. "Bize üç yıl süre versinler" yaklaşımındalar. "Bu sürede ekonomik canlanmayı sağlayalım, sonra öderiz" diyorlar.
Şunu tekrar hatırlatalım ki, Yunan borçlarının yapılandırılması öncesi kamu borcu/milli gelir oranı yüzde 1 60 idi. Tüm uğraşlar ve borç silmeden sonra 201 5 yılında bu oran yine yüzde 1 60 düzeyinde kalacak. Borç yükü azalmayacak.
Tsipras ayrıca bankaları devletleştireceğine, yüksek rakamlı ticari mevduata el konulacağına, milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılacağına ve seçimlerde birinci olan partiye parlamentoda ek 50 sandalye verilmesi uygulamasının iptal edileceğine de vurgu yapıyor. "Tek temiz parti biziz" diyor.
Öte yandan Tsipras'ın kapitalist sistemi yok etmeye yönelik bir isteği de yok. Kapitalist sistem içinde çözümlerini ortaya koymak istiyor.
Krizden bunalmış ve refah düzeyi düşmüş kızgın Yunanlı seçmene adeta bahar havası sunuyor.
Bakalım "Yunan Baharı" ne sonuçlar doğuracak. Arap Baharı gibi sonsuzlukta mı gezinecek, yoksa Avrupa'ya biat mı edecek?
Sporda şiddet
Bu yıl sporda şiddeti doyasıya yaşadık. Ne çıkarılan yasalar ne de sözlü uyarılar hiçbir işe yaramadı.
Sporda şiddet
Bu yıl sporda şiddeti doyasıya yaşadık. Ne çıkarılan yasalar ne de sözlü uyarılar hiçbir işe yaramadı.
Son Galatasaray-Fenerbahçe maçı sonrası yaşanan olaylar işin doruk noktasını gözler önüne serdi.
Bu şiddetin önemli bir nedeninin siyasetçilerin davranışlarından kaynaklandığı kanısındayım.
Her gün birbirlerine hakaret eden, ağızlara yakışmayan sözler söyleyen, sürekli ortamı geren, negatif enerji pompalayan ve spora da aynı şekilde müdahale eden siyasilerin bu tutumlarının seyirciye yansıması doğal olarak kaçınılmazdı.
Siyasetçiler benzer davranışlarını sürdürdükleri sürece sporda şiddetin önlenmesinin çok güç olduğunu düşünüyorum.