Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara Hakimevi'nde basın kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Tunç, iftar sonrasında basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Oğluyla birlikte önce Mısır'a ardından Amerika Birleşik Devletleri'ne kaçan Eylem Tok hakkında sorulan soruyu cevaplayan Tunç, "Amerika Birleşik Devletleri'yle adli yardımlaşma kapsamında biz yazışmalarımızı gerçekleştirdik. 7 Mart tarihinde de Amerika Birleşik Devletleri'ne iade talebinde bulunduk. İade dosyamızı ilettik ve geçici tutuklama evrakımızı da gönderdik. Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığından bize cevabi yazı geldi. Bu cevabi yazıda istenen bazı belgeler var. Bu belgeleri de tamamladık. Buradaki süreci takip ediyoruz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımızın takip ettiği bir soruşturma. Hem diplomatik yollardan talep ediyoruz hem de Interpol aracılığıyla bunlar gerçekleşiyor ve umut ediyoruz ki Amerika Birleşik Devletleri iade konusundaki talebimizi olumlu karşılasın ve buradaki yargılama süreci de devam etsin" diye konuştu.
"Dosyada bir eksiklik yok şu anda iadeyle alakalı"
"Amerikan makamlarının Eylem Tok'un yer değiştirmesine karşı ayrıca bir tedbir alma mekanizması var m" sorusunu yanıtlayan Tunç, "Bizim geçici tutuklama kararının uygulanması. Yani biz diyoruz ki, geçici tutuklama kararımız var, tutuklayın ve bize teslim edin. Biz yargılama yapacağız diyoruz. Şimdi oradan cevap bekliyoruz. Dosyada bir eksiklik yok şu anda iadeyle alakalı" dedi.
"Amerika, kendi kanununa göre yargılayabilir"
"Kendi vatandaşı diye etmediklerini varsayalım. Kendi ülkesi bir şey yapabiliyor mu" sorusu sorulması üzerine Tunç, "Biz soruşturmayı açarız ama yargılama yapabilmemiz için ifadesinin alınması lazım. Kaçak şahıs statüsüne giriyor. Dolayısıyla biz ifadesini almadan cezalandırma yoluna gidemiyoruz. Amerika makamları yargılayabilir. Yani der ki 'sen yabancı ülkede bir yabancıya karşı suç işledin, benim vatandaşımsın, dolayısıyla seni benim kanunuma göre yargılayacağım' diyebilir" ifadelerini kullandı.
"Savcılık bu paraların kaynağını elbette ki soracaktır, sorgulayacaktır"
Cumhuriyet Halk Partisindeki (CHP) para sayma soruşturması hakkında kendisine soru yöneltilen Bakan Tunç, şunları kaydetti:
"Sosyal medyada ve bazı basın yayın kuruluşlarında bu görüntüler yayınlanınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir adli soruşturma başlattı o görüntülerdeki kişilerle ilgili ifadeler alınmaya başladı. Onlar Cumhuriyet Savcılığımızın takibinde. Bu sayılan paraların kaynağı nedir? Tabii bir açıklama yapıldı. Bunların partiye yapılan bir bağış olduğu söylendi. Tabii bu bağış neticede bunların da kuralları var. Siyasi Partiler Kanununa göre bağışın şekli bellidir. Miktarı da bellidir. Yapılan kampanyada verilen hesap numaraları var. Bu hesap numaralarına yatan paralar mıdır bunlar? Acaba bir başka kaynaktan mı geliyor? Yani savcılık bu paraların kaynağını elbette ki soracaktır, sorgulayacaktır. Çünkü kamuoyunda büyük bir tereddüt ve tepki ortaya çıktı.
Böyle miktarda bir paranın özellikle sadece bir belgeyle bir alışveriş söz konusu, bir il binasının bu şekilde bir satışının nasıl söz konusu olabildiğini elbette ki cumhuriyet savcılığı bu tereddütleri ortadan kaldıracak bir soruşturma gerçekleştirecektir. Bu konuda lehte aleyhte çok beyan var. Yani önceki dönem avukatları yine o partinin mensuplarından siyasiler yani bu İstanbul İl Başkanlığı binasının alınmasıyla ilgili bir para olduğu söyleniyor. Yani bu paranın genel merkez tarafından mı ödendi, yoksa bu paradan mı ödendi? Tüm bunlar hepsi muallakta olan konular. Tabii belgeyle görüntü kaydının tarihlerinin tutmamış olması tüm bunlar cumhuriyet başsavcılığının inceleyeceği hususlar bu incelemeler neticesinde ortaya çıkacaktır. Eğer bir suç varsa, bir suç unsuru varsa bir kara para varsa varsa yani bir suçtan kaynaklanan bir gelir varsa tüm bunlar ortaya çıkacaktır."
"Benim yargıya talimat vermem, savcılığa talimat vermem söz konusu olamaz"
"Bizim savcılığa talimat vermemiz söz konusu değil" diyen Bakan Tunç, "Sosyal medyada 'adalet nerede' diye yazmaya başladılar. 'Savcılık niye el koymuyor' dediler. Savcılık benim beyanatımdan önce zaten soruşturmayı başlattı. Benim yargıya talimat vermem, savcılığa talimat vermem söz konusu olamaz. O görüntülerdeki kişilerin ifadeleri alınıyor. İfadeleri biz de bilmeyiz. Savcılık ifadeden yola çıkarak başka ifadeye ihtiyaç duyuluyor, o da çağırılıyor" dedi.
"Bu tür olayların sahalarımızda olmaması lazım"
Bakan Tunç'a geçtiğimiz gün Trabzonspor-Fenerbahçe maçı sonrasında yaşanan olaylara ilişkin de soru yöneltildi. Tunç, yaşanan olaylarla ilgili şunları aktardı:
"Bu tür olayların sahalarımızda olmaması lazım. Spor kardeşliktir diyoruz ama maalesef düşmanlığa dönen bir durum söz konusu olabiliyor. Dünkü olaylarda 12 kişi gözaltına alındı ve soruşturma başlatıldı. Sahaya inen ve saldıranlarla ilgili görüntüler inceleniyor. O görüntüler incelendiğinde iki tarafın da sporcuları tarafından karşılıklı arbedeler söz konusu. Bu görüntüleri değerlendirecek olan Cumhuriyet Savcılığı. Meşru savunmanın da ötesine geçip karşı tarafa zarar verecek kendini savunmanın ötesine giden bir durum söz konusu mu? Bir saldırı var mı? Taraftar da olsa futbolcu da olsa he iki taraf için de bir suç işlenmişse soruşturulur. Soruşturma devam ediyor. 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunumuz var. Bu kanunda hangi fiillerin hangi yaptırımları var, hepsi yazılı. Sahaya girmek, taşkınlık yapmak, sahaya yasak madde sokmak, spor alanı dışında yine sporu etkileyecek şekilde tahrik edecek şekilde beyanatta bulunmak basın yayın aracılığıyla. Tüm bunların hepsi bu olay çerçevesi içerisinde kimin hangi fiili hangi kanun maddesine uyuyor? Bu soruşturmayı şu anda Cumhuriyet Savcılığı yapıyor."
"Özel güvenliklerin de tedbir alması gerekiyor"
Spor kulüplerinin görevleri ve sorumlulukları olduğuna dikkati çeken Bakan Tunç, "Onların özel güvenlikleri var. Tedbir almaları gerekiyor. Emniyet güçlerinin yanı sıra orada bir de özel güvenlikler var. Onların sahaya birilerinin girmemesi için gerekli tedbirleri alması lazım. O noktada da detaylı bir soruşturma yapılıyor şu anda" dedi.
"Bunu siyasete alet etmek bir kere hiç doğru değil" diye konuşan Tunç, şunları söyledi:
"Bunu siyasete alet etmek bir kötü niyeti gösterir. Dolayısıyla ona da müsaade etmemek lazım. Mevzuatımız gerekli cezaları öngörüyor. Ama biz buna rağmen 'acaba para cezalarında, hapis cezalarında yeniden bir düzenleme ihtiyacı var mı, yok mu?' konusunu değerlendirdik arkadaşlarımızla. O konuda bir taslak çalışmamız oluştu. Tabii bunu yargı paketinde de olabilir ama madde sayısına göre. Önümüzde seçim sonrası Meclisimizin takdirine sunacağımız birkaç madde değişikliği, caydırıcılık açısından bir taslak olacak."
Bakan Tunç, sporda şiddete yönelik yeni düzenlemelerin de geleceğini söyledi.
"Eros'un bu şekilde canice katledilmesi hepimizi derinden yaraladı"
Eros isimli kedinin öldürülmesine ilişkin soruyu da yanıtlayan Tunç, "Önce 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi aynı mahkeme. Yani yaklaşık 1 ay tutuklu kaldı, 1 yıl 3 ay ceza verdi. Tahliye oldu. Tahliye olduktan sonra bir infial oluştu. Cumhuriyet Başsavcılığı da itiraz etti. İtiraz üzerine ağır ceza bu kararı kaldırdı. Yeniden yargılama için gün verildi. Herkes adliyeye koştu. Hatta o ilk karardan sonra serbest kaldığında Sayın Cumhurbaşkanımızın aradığını da ben söyledim. Yeniden yargılamada mahkemenin vereceği karara bizim önceden şu kararı ver şeklinde bir müdahale etmemiz söz konusu değil. Tabi bu sefer verdiği kararda alt sınırdan uzaklaştı. Yani bu tür cezalar Hayvanları Koruma Kanunu’nda hapis cezaları yoktu eskiden. Sahipli-sahipsiz hayvan ayrımı vardı. Tüm bunlar bizim zamanımızda yasalaştı. Önceki kararında 1 yıl 3 ay vermişti. Bu sefer 3 yıl verdi. İyi hal indirimi yaptı. 2 yıl 6 aya düşmüş oldu. Tabi bu da bir tepki oluşturdu. Cumhuriyet savcımız bu konuda istinafa başvuracaktır. Eros'un bu şekilde canice katledilmesi hepimizi derinden yaraladı. Bir cana bu şekilde eziyet edilerek 6 dakika boyunca tekmelenmesi bir caniliktir. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu tür fiillerin hiç cezası yoktu. Para cezası vardı" dedi.
"Bütün suçlarda kadına karşı işlenen suçların cezalarını daha da arttırdık"
Bakan Tunç'a son olarak kadına şiddetle ilgili yapılan çalışmalar hakkında bir soru yöneltildi. Tunç, o soruya yönelik şöyle konuştu:
"Kadına şiddetin önlenmesiyle alakalı olarak 6284 sayılı yasamız var. Bu yasada birtakım tedbirler var. Ceza mevzuatımızda, cezaların arttırılmasıyla ilgili çalışmalar yaptık. Hatta geçen yasama döneminin son paketinde cezaları arttırdık. Yani kasten öldürme suçu bir erkeğe karşı işlenmişse müebbet hapis, kadına karşı işlenmişse ağırlaştırılmış müebbet hapis. Kasten yaralama, eziyet, işkence bütün suçlarda kadına karşı işlenen suçların cezalarını daha da arttırdık. Israrlı takibi ayrıca yeni bir suç tipi olarak ihdas ettik. Bu konuda meclisimizin yasama anlamında üzerine düşeni ben yaptığı kanaatindeyim. Suçu önleme bakımından asıl bahsettiğiniz 'benim hayatım tehlikede' diyen bir kadın hakkında mahkeme kararına gerek olmadan o tedbir mutlaka hemen gecikmeksizin verilmeli."