Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca "faşizan biruygulama" olduğu iddiasıyla eleştirilen ve bu söylemler doğrultusunda sık sık tartışılan bir uygulama olan Andımız, 1933'ten 2013'e kadar ilkokul çocuklarının her sabah okuduğu bir metin olarak kesintisiz olarak hayatlarımızda yer almıştı.
1932'de dönemin Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılan ve yürürlüğe konulan "Ant" 1972'de ve 1997'de yapılan küçük değişikliklerle bugüne geldi. 12 Eylül 1980 darbesine kadar sınıflarda derse başlamadan önce yapılan bu kısa ritüel, darbeden sonra okul avlularında toplu halde yapılmaya başlandı.
Andımız'ın ilk hali ile son hali arasında büyük farklar yok. İşte Türkçe ezanın da yazarı olan Reşit Galip Bey'in yazdığı "Ant":
ÖĞRENCİ ANDI (1933)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
And, 1972 yılında değiştirildi. 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesi'nde andda yer alan "budunumu" kelimesi "milletimi" olarak değiştirilirken "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayan cümle ile sonra yer alan "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi eklendi:
ÖĞRENCİ ANDI (1972)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam;
küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi, canımdan çok sevmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene!
And, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi. "Öğrenci Andı"nın son metni, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesiyle belirlendi. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda okuyan öğrenciler, 2013'e kadar her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı"nı söylediler.
ÖĞRENCİ ANDI (1997)
Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!
Çözüm süreci kapsamında yapılan yasal değişikliklerle, 2013'te Andımız'ın Türkiye'de okullarda okunması uygulamasına son verildi.
Türk Eğitim Sendikasının uygulamanın sonlandırılmasına ilişkin olarak Danıştay'da açtığı davanın sonucunda Danıştay 8. Dairesi, 2018 yılında oy çokluğuyla aldığı kararda, andı yürürlükten kaldıran düzenlemenin iptaline karar verdi.
Ancak bu karar, yürütme tarafından uygulamaya alınmadı. Millî Eğitim Bakanlığı, kararı temyiz etti ve dosya Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna geldi. Kurul, Mart 2021'de itirazı oy çokluğuyla kabul ederek, Danıştay 8. Dairesinin yönetmeliği iptal eden kararını kaldırdı.
Andımız'ın kaldırılması kararı Türkiye sınırlarında geçerli olmakta birlikte, KKTC'deki okullarda halen okunmaktadır.
KARARA TEPKİLER VAR
Danıştay'ın aldığı karara siyasilerden tepkiler var. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, AK Parti Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve TBMM Başkanvekili Mustafa Şentop, Danıştay'ın Andımız kararına tepki gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı ise konuya ilişkin açıklama yayımladı.
"Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez"
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Anayasamıza göre Danıştay, yerindelik denetimi yapamaz, idarenin yerine geçerek karar veremez. Bir yürütme tasarrufunun bilimsel temelini sorgulamak da yargının anayasal konumunu, kabiliyetini aşar. Adeta idarenin yerine geçerek işlem tesis eden Danıştay 8. Dairesi'nin Öğrenci Andı'na ilişkin kararı, maalesef bu ölçüleri karşılamaktan uzak kalmıştır” dedi.
MEB: Temyiz yolu açık: Milli Eğitim Bakanlığı Danıştay'ın ilköğretim okullarında uygulanan 'Öğrenci Andı'nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesi üzerine açıklama yayımladı.
Yapılan açıklamada, "Danıştay 8. Dairesi, 24.04.2018 tarihinde söz konusu yönetmelik hükmünün iptaline, ilk derece mahkemesi olarak temyiz yolu açık olmak üzere karar vermiştir. Söz konusu karar henüz kesinleşmemiştir. Hukuki süreç devam etmektedir." ifadelerine yer verildi.
"Bozdağ: Anayasa ve yasa alenen çiğnenmiştir"
Resmi Twitter hesabından Danıştay'ın kararı hakkında açıklama yapan AK Parti Yozgat Milletvekili ve Adalet eski Bakanı Bekir Bozdağ, "Danıştay kendisini yürtümenin yerine koyarak anayasayı çiğnemiştir" ifadelerine yer verdi.
Danıştay 8. Dairesi'nin, ilköğretim okullarında uygulanan "Öğrenci Andı"nı kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etmesine tepki gösteren Bozdağ, "İşlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yarı kararı verilemez" dedi. Yargı yetkisinin denetim şeklinde kullanılamayacağını söyleyen eski bakan, "Danıştay yürütmenin takdir yetkisini bizzat kullanmıştır. Anayasa ve yasayı alenen çiğnemiştir" şeklinde açıklama yap
REŞİT GALİP KİMDİR?
80 yıldır her sabah öğrenciler tarafından okunan öğrenci andı diğer adıyla andımız 8 Ekim 2013 yılında kaldırıldı. Öğrenci Andı ile gündeme gelen bir diğer isim de, And'ın yazarı olan Reşit Galip oldu.
İstiklal Mahkemeleri savcılarından biri olan Dr. Reşit Galip 80 yıldır her sabah okunan andımızın yazarı. Aynı zamanda Reşit Galip 1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığı görev yapmıştır. 1932 yılında ezanı Arapça'dan Türkçeye çeviren isim de Reşit Galip olmuştur.
BAKANLIK GÖREVİNE GETİRİLDİ
1932 yılında Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilen Reşit Galip, Öğrenci Andı'nın yazarı olduğu gibi, Cumhuriyet'in ilk yıllarında uygulanan ezanın Türkçeleştirilmesinin de mimarlarından.
1932 yılında ezanı Arapça'dan Türkçeye çeviren isim olan Reşit Galip, bir yıl Milli Eğitim Bakanı olarak görevi yaptı. Sosyal medyada bir çok isim Reşit Galip'in geçmişine atıfta bulunarak, aldığı kararların ülkeyi sürüklediği ayrılıkçılığı hatırlatanlar da var, Türkçe ibadet ve Türkçe ezan için hadi inşallah diyenler de.
1932 yılında Milli Eğitim Bakanı olan, 1933 yılında Andımız'ı yazan Reşit Galip, Ezanı da Türkçeleştiren kişidir.
Dr. Reşit Galip Bey (en sağda)
BİYOGRAFİSİ
Rodos’ta dünyaya gelen Reşit Galip ilköğrenimini özel dersler alarak tamamlamış bir süre de Alliance lsraelite' devam etmişti. Rodos ve İzmir idadisini bitirdikten sonra 1911 yılında Askeri Tıbbiyeye girmişti. Daha lise yıllarından itibaren aktif bir öğrenci olan Reşit Galip, Meşrutiyet döneminde Ferday-ı Temmuz, Tıbbiye’de de Hakikat adında bir gazete ile Sivrisinek adında bir karikatür dergisi yayınlamıştı. Tıbbiyede Türk Ocaklarının bir şubesini açan Galip aynı zamanda ocak örgütlerinin müfettişliğini üstlenmişti.2.Balkan savaşında ve I.Dünya savaşında gönüllü olarak görev almıştı. Bu sebeplerden dolayı Tıbbiyeyi ancak 1917 yılında bitirmişti.
Mondros ateşkesinden sonra işgallere karşı İstanbul mitinglerine katılan Reşit Galip, Damat Ferit hükümetine karşı kaleme aldığı bildiriyi polis müdürlüğünün kapısına yapıştıracak kadar da gözü karaydı. Sakarya savaşından sonra Ankara’da Hıfz-ı Sıhha dairesi yardımcılığına getirilen Reşit Galip Lozan antlaşması üzerine kurulan Nüfus mübadelesi komisyonunda da görev almıştı.
Reşit Galip’in hayatındaki dönüm noktası ve Türk siyasetinde yer etmeye başlaması ise Mustafa Kemal’in Mersin ziyareti esnasında oldu. 17 Mart 1923’te Mustafa Kemal Mersine geldiğinde Millet Bahçesinde düzenlenen toplantıda Reşit Galip’in şu ifadeleri Atatürk’ün gözüne girmesine ve takdirini kazanmasına sebep olacaktı.
"Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye lüzum var mı? Grueland'daki Eskimolardan Afrika'nın yanık ve kızgın çöl!eri ortasında sam yellerinden haber uman zencilere kadar herkes öğrendi.. " "Sen bu milletin yalnız müncisi, yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve yalnız bir kahramanı değilsin, sen bunlardan daha çok büyüksün; sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmekliğindir".
Bu konuşmasıyla Mustafa Kemal’in dikkatini çeken Reşit Galip yaklaşık iki yıl sonra Aydın milletvekilliği görevine getirildi ve TBMM’de görev aldı. 1930 yılında Türk Tarihi Heyetine seçilen Galip yine o tarihlerde kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkasına Atatürk’ün isteğiyle katıldı. Atatürk’ün 1930 Kasımından 1931 Martına kadar süren yurtiçi gezisine katılan Galip,Türk ocaklarının kapatılıp yerine kurulan Halk Evlerinin oluşumunda da görev aldı.
ATATÜRK'ÜN HEM KIZDIĞI HEM HOŞ GÖRDÜĞÜ BİR İSİM
Türkçenin sadeleştirilmesi gerektiği öz haline dönmesi gerektiğini savunan Galip’in hayatında Dolmabahçe’de Atatürk’ün sofrasında yaşadığı tartışma bir dönüm noktası oldu. Atatürk’e öğretmenlik de yapmış olan Maarif Vekili Esat Sagay’ı eleştirmesi Çankaya ile olan ilişkilerinde krize sebep oldu. Sofradaki tartışmanın konusu kız öğrencilerin kıyafetiydi.
Esat Bey’in, “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu giymelerini uygun görmediğini” ifade etmesi ve bir tamim yayınlayıp daha kapalı giymelerini isteyeceğini söylemesi üzerine Reşit Galip bunun bir gericilik olduğu şeklinde cevap verdi.
Sofrada gerginliğin devam etmesini istemeyen ve bu durumdan hoşnut kalmayan Atatürk bu konunun daha sonra konuşulmasını isteyecekti.Ancak Reşit Galip ‘bu sofrada inkılapları zedeleyecek icraattan bahsedilmesi küstahlıktır’ şeklinde ortamı daha da geren bir çıkış yaptı. Bunun karşısında Atatürk kendisini "Yorgun görünüyorsunuz, gidip istirahat edebilirsiniz!" diye uyardı.
Ancak o daha da alevlenerek "Burası milletin sofrasıdır, kovulmamalıyım. Kendimi iyi hissediyorum, kalkmam" diye Atatürk’le dikleşecekti. Bu durum karşısında Atatürk, "O halde biz kalkalım, masayı Beyefendiye bırakalım!" diyerek odasına çekilmişti. Diğer misafirlerin de kalkmasıyla tek başına kalan Reşit Galip, o gece bir koltukta sabahlamıştı.
Çankaya sofrasında bulunanlardan Vasfi Zorlu’nun deyişiyle Reşit Galip ‘evin şımarık çocuğu’ydu ve “her şeyi söyler yine de Atatürk onu hoş görürdü”. Gerçekten de öyle oldu, sofrada yaşanan bu çatışmadan bir sene geçmeden Reşit Galip Maarif Vekilliğine atandı.
Andımız'ın ortaya çıkışı
Maarif Vekilliğine getirilen Reşit Galip’in günümüze kadar uzanan and uygulaması da 1933 yılında başladı. Cumhuriyetin 10.yılında 23 Nisan 1923’te kendi yazdığı andı çocuklara okutan Galip bir genelgeyle andın bütün okullarda okutulmasını sağladı. Reşit Galip’in yazdığı Andın ilk hali şu şeklindeydi: Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam: Küçükleri korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir. Ülküm: Yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun!"
Reşit Galip: "Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız.. İşte birer tane veriyoruz.. Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça'dan Fransızcaya ondan da Türkçe'ye tercüme edilmiştir.. Bununla beraber Ankara'da bir heyet tarafından Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.’
Reşit Galip ibadet dilinin Türkçeleştirilmesinde de önemli rol oynamıştı.
1931 yılının Ramazan ayında Mustafa Kemal Dolmabahçe Sarayında ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi çalışmalarında Mustafa Kemalin yanında olan ve onunla beraber son düzenlemeler yapan kişiydi. Mustafa Kemal ile Dr.Reşit Galip çalışmaların sonucunda şu kararları aldılar:
- Müslümanlığın bir Türk dini olduğunun ispatlanması
- Dinde ibadetin "Allah ile kul arasında bir kalp bağlılığı olduğu tezinin yayınlaştırılması
- Kul, tanrısına ibadet ederken söylediklerini kalbinden söylemeli. Bunun ancak anadil ile mümkün olduğu inancının oluşturulması
- Bu fikirler yaygınlaştırıldıktan sonra, duaların Türkçeleştirilmesi için iş bölümü yapılması.
29 Ocak 1932 tarihinde Sultanahmet Camii'nde Türkçe Kuran okunması kararlaştırıldığında İstanbul'un meşhur hafızları Dolmabahçe Sarayına davet edildi. 9 kişiden oluşan heyeti karşılayan Reşit Galipti. Galip hafızlara; "Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız.. İşte birer tane veriyoruz.. Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça'dan Fransızcaya ondan da Türkçe'ye tercüme edilmiştir.. Bununla beraber Ankara'da bir heyet tarafından Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.’ diyecekti.
REŞİT GALİP MASON MUYDU?
1909'da kurulan Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nın internet sitesinde, cumhuriyetin kurucu kadrosunda yer alan Masonlar şöyle sıralanıyor:
Fethi Okyar, Rauf Orbay, Refet Bele Paşa, Ali İhsan Sabis Paşa, Meclis Başkanı Kazım Özalp Paşa, Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Başbakan Hasan Saka, İçişleri Bakanları Şükrü Kaya ve Mehmet Cemil Ubaydın, Dışişleri Bakanları Bekir Sami Kunduh ve Tevfik Rüştü Aras, Sağlık Bakanları Rıza Nur, Adnan Adıvar, Refik Saydam, Behçet Uz, Milli Eğitim Bakanları Reşit Galip, Hasan Ali Yücel, Ekonomi Bakanı Sırrı Bellioğlu, Milletvekilleri Cevat Abbas, Atıf Bey, Edip Servet Tör, Yunus Nadi, Reşit Saffet Atabinen, Memduh Şevket Esendal, Hilmi Uran, Tevfik Fikret Sılay, Ahmet Ağaoğlu, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan ve Belediye Başkanı Süleyman Asaf İlbay, İstanbul Valileri Muittin Üstündağ, Lütfü Kırdar, Danıştay Başkanı Mustafa Reşat Mimaroğlu, Jandarma Genel Komutanı Galip Paşa, İstiklal Mahkemesi Başkanı Necip Ali Küçüka, Amiral Mehmet Ali Paşa.
Kaynaklar:
Şerafettin Turan, Dr. Reşit Galip’in Atatürk’e yakınmaları,
Seçil Akgün,Türkçe Ezan