Depreme dayanıklı bir binanın nasıl olması gerektiği o binanın mimari tasarımı ile başlamalıdır. Yapılacak olan bina fonksiyonu ne olursa olsun geometrik olarak düzenli bir bina olmalıdır. Kat planları birbirinden çok farklı olmamalıdır. Mimarisine karar verilen bir binanın mühendislik hesaplarına başlanabilmesi için öncelikle binanın yapılacağı zeminin sınıfı, taşıyıcılık özellikleri ile bölgenin depremsellik özellikleri çok iyi bilinmelidir. Daha sonra kullanılacak malzemelere karar verilmeli, binanın kullanım amacına göre maruz kalacağı hareketli ve sabit yükler doğru olarak tespit edilmeli, binanın bulunduğu yer ve fiziki durumuna göre maruz kalabileceği rüzgâr, sel, toprak, kar gibi yükler mutlaka hesaplarda göz önüne alınmalıdır. Binanın mimari açıdan geometrik bir düzeninin bulunamaması durumunda bundan dolayı oluşacak ekstra iç kuvvetler hesaplara dahil edilmelidir.

TAŞIYICI SİSTEM 3 BOYUTLU MODELLENMELİ
Daha sonra yapılacak olan binanın taşıyıcı sistemi mutlaka 3 boyutlu olarak modellenmeli, yürürlükteki en son şartnamelere göre analizleri yapılmalı, sonuçlarına göre gerekirse taşıyıcı sistem tamamı ile revize edilmeli, tüm şartları sağlayan taşıyıcı sistem boyutlarına göre tasarım yapılmalıdır. Bu işlemleri bilgisayar ortamında yaparken bilgisayara da %100 olarak güvenilmesi yanlıştır, çünkü bilgisayar size girdiğiniz bilginin doğruluğu nispetinde doğru sonuçlar verecektir. Mutlaka mühendisliğin gerektirdiği mertebe kontrolleri yapılmalıdır. Ayrıca bilgisayar tarafından verilen sonuçların sahada uygulanabilirliği de mutlaka ama mutlaka kontrol edilmelidir. Doğru bir proje yapıldıktan sonra işin imalat aşaması da mutlaka doğru olarak yapılmalı, proje üzerinde yazan malzemeler kullanılmalıdır. Projesinde BS25 olarak belirtilen betonun uygulamada BS35 veya başka bir sınıf olarak kullanılması yanlıştır, çünkü hesaplar projede belirtilen malzeme sınıfına göre yapılmıştır, farklı malzeme kullanımı bina davranışını mutlaka olumsuz yönde etkileyecektir. Buna ilave olarak imalat aşamasında projede belirtilen taşıyıcı sistem boyutlarını büyültmenin ya da küçültmenin mutlaka ama mutlaka olumsuz sonuçları olacaktır. Proje kolonlar 50x50 ama bunları 70x70 yapalım daha sağlam olur demek kesinlikle yanlıştır. Eskiden özellikle binaları kendi yapan kişilerde projeye uymama, eksik ya da fazla taşıyıcı sistem elemanı uygulama, taşıyıcı sistem boyutlarını değiştirme gibi eğilimler vardı,1999 depremlerinden sonra bu eğilim taşıyıcı sistem boyutlarını projedekinden büyük yapma, belirtilen beton sınıfının üzerinde beton kullanma gibi yönlere kaydı.

KONULARINDA UZMAN KURUM VE KİŞİLER
Öncelikle insanları konularında uzman kişi veya kurumlara proje yaptırma konusunda bilinçlendirmek gerekmektedir. Daha sonra binaların projesine uygun yapılıp yapılmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Günümüzde binaların projesine, yönetmeliklere, imar durumlarına uygun yapılmasının kontrolü için Yapı Denetim Kuruluşları görev yapmaktadır. Bu kuruluşlar görevlerini gerektiği gibi yaptıkları, binalar yukarıda bahsedildiği gibi uygun projelendirildiği, doğru malzeme ve doğru işçilik yapıldığı takdirde yapılan binalar depreme dayanıklı olacaklardır. Yapıların dayanıklılığına gelince; yapıların dayanıklılığının rakamsal olarak tespiti özellikle eski binalar için çok zordur, çünkü bunu belirleyebilmek için mevcut binayı çok iyi analiz etmek gerekir. Binanın mevcut mimari durumunun rölevesinin çıkartılması, taşıyıcı sistemin çok iyi tespit edilmesi, donatı miktarı ve yerlerinin kesin tespiti, kullanılan malzemelerin özelliklerinin tespiti, zemin durumunun kontrol edilmesi, binanın fonksiyonlarının ve yüklerinin tespiti gibi birçok çalışmanın doğru bir şekilde yapılarak binanın 3 boyutlu modeli üzerinde çalışma yapmak gerekmektedir. Bunlar o kadar kolay işler değildir, yapılması imkansız değil ama içerisinde yaşanan bir binada bu tespitlerin yapılması zordur. Bu durumda böyle bir bina için rakamsal bir değer bulmak çeşitli tablolar ve yaklaşımlar ile mümkün olabilir. Bu rakam bulunduktan sonra ne yapılabileceği de ayrıca tartışılması gereken önemli bir konudur. Sonuçta; mühendisliğe gerekli değeri verip uygun projeler, uygun malzeme ve doğru işçilik yapıldığı takdirde binalar insan hayatını korurlar. Yerel Yönetimlerin bu hususu hiç unutmaması gerekir. Her zaman ifade ettiğim gibi, yerel yöneticiler bu konuda hiç taviz vermemeliler. Her zamanki değişimle, oy kaybetsinler; ama can kaybetmesinler.