Uluslararası Adalet Divanı (UAD) tarafından Hollanda’nın Lahey kentindeki Barış Sarayı’nda düzenlenen "İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarındaki uygulamalarının hukuki sonuçlarına ilişkin danışma görüşü" duruşmalarında günü son konuşması Şili tarafından yapıldı. Şili’yi temsilen konuşan Ximena Fuentes Torrijo, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki durumun hızla kötüleştiğini belgelediğini vurgulayarak, bunlara infazlar, kitlesel keyfi tutuklamalar ve kötü muameleyle sonuçlanan orantısız güç kullanımının da dahil olduğunu aktardı.
Üst düzey İsrailli yetkililerin Filistin halkının kendi geleceğini tayin hakkını garanti altına almak gibi bir niyetlerinin olmadığını açıkça ifade ettiğine dikkat çeken Torrijo, “Bunun yerine işgal, ilhaktan ayırt edilemez hale gelmiştir. Çünkü İsrail ne kendini geçici bir işgalci olarak görmekte ne de öyle davranmaktadır. İsrail'in politikaları bölgede iki devletli bir çözüme ve sürdürülebilir bir barışa ulaşma ihtimaline ters düşmektedir” dedi.
“İsrail bu ihlalleri durdurmak, tam tazminat ödemek ve tekrarlanmayacağına dair uygun güvenceler sunmakla yükümlüdür”
İsrail işgalinin bir ilhak haline geldiğini ifade eden Torrijo, “İsrail'in sistematik ihlalleri, Filistinlilerin haklarını etkin bir şekilde korumak için işgale son verilmesini gerektirmektedir. İsrail bu ihlalleri durdurmak, tam tazminat ödemek ve tekrarlanmayacağına dair uygun güvenceler sunmakla yükümlüdür. Diğer devletler de bu durumun sona erdirilmesi için işbirliği yapmakla yükümlüdür” dedi.
Filistin'in doğal kaynaklarının sömürülmesinin de İsrail'in bu topraklar üzerinde egemenlik yetkilerini kullanma girişimini gösterdiğini belirten Torrijo, "Doğal kaynakların sömürülmesi, yerleşim politikaları, duvarın inşası, ileri karakolların yasallaştırılması gibi eylemleriyle İsrail, işgal altındaki Filistin topraklarını süresiz olarak kontrol etme niyetini ortaya koymuştur" dedi.
Torrijo, uluslararası hukukun sistematik olarak ihlal edilmesinin İsrail'in devlet politikasının bir parçası olduğunu vurguladı.