Son zamanlarda daralan iç talebin etkisiyle, muhtaç oldukları ön satışları yapmakta zorlanan müteahhitlerin inşaatların devam edebilmesi için ihtiyaç duydukları mal ve hizmetler karşılığında projeden konut vererek barter işlemleri yaptıkları biliniyor. Örneğin, projenin kapılarını yapan tedarikçi müteahhitten nakit para alamadığı için projeden birkaç adet daire alıyor. Bu işlem aslında olması gereken ödeme şeklinin dışında olduğu için maalesef birtakım etkinsizlikler içeriyor;

1- Nakit alım gücü olmayan müteahhit barter işlemini yapmadan önce projedeki konutların liste fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor ki barter sırasında mal ve hizmet alımlarını o derece ucuza getirebilsin. Bu durum barter da avantaj sağlamakla birlikte müteahhitin normal piyasa satışlarına zarar veren bir nitelik taşıyor, zira piyasada bu zamlı fiyattan satamıyacağı için müşterilere yapılan iskonto oranları yükselmeye başlıyor ve normalin üzerindeki iskontolar alıcılarda müteahhitin zor durumda olduğu algısı yaratmaya başlıyor.

2- Barter yapmak zorunda kalan tedarikçi ise konutların liste fiyatlarının yüksek olduğunu öngördüğü için ve elindeki konutları satmanın belirli bir süre gerektireceğini öngördüğü için barter işleminde belirli bir iskonto üzerinden konutları almayı talep ediyor. Bu durumda tedarikçilere yapılan iskontolar ile normal alıcılara yapılan iskontolar farklı olduğundan piyasada aynı ürün için faklı fiyatlar oluşmaya başlıyor ve bunu fark eden alıcıların fiyatlamaya güveni zedeleniyor.

Yukarda verdiğimiz örnek doğrudan barter işlemlerini anlatıyor. Bir de barter firmalarının müteahhitin ihtiyaç duyduğu genel malzemeler için önerdiği toplu barter işlemleri var. Üretici firmaların atıl kapasitelerinin bir kısmını barter işlemlerinde kullanmaları normaldir ancak Türkiye'de maalesef bu işlem satışı zor olan ürünlerde çok daha yaygındır ve özellikle batık alacakların temizlenmesi operasyonlarında kullanılmaktadır. Piyasadaki genel algı satılabilir ürünlerin zaten barter işlemine ihtiyaç duymayacağıdır. Bu nedenle de bir müteahhit barter işlemi yapmaya başladığında piyasa bu durumu müteahhitin zora girdiği şeklinde değerlendirmektedir.

Alacak temizleme operasyonlarında barter işlemi asıl işlemi gizlemekte kullanılan bir araç olduğundan gerek tedarik edilen malzemelerin düşük kaliteli olması yada teslim koşullarına uyulmaması gerekse normalin üzerindeki fiyatlar nedeniyle işlemin rasyonel bir mantığı kalmamaktadır. Farklı sektörlerdeki firmalarda oluşan batık alacakların temizlenmesi için araya giren barter firmaları alacaklılara para yerine konut projelerinden daire önermektedir. Alacağın tahsili umudunu kaybeden alacaklılar tümden zarara girmektense yüksek fiyatlı da olsa somut bir gayrimenkul almayı tercih edebilmektedir. Barter firması aynı şekilde dönüp müteahhide toplu daire alımı yapacağını söyleyerek yüksek bir iskonto talep etmektedir. Bu operasyonla satışta zorlanan müteahhide nakit desteği (ve bazen de malzeme desteği) sağlanmakta, alacaklılar yüksek bir bedelle de olsa en azından ileride fiyatı artabilecek ve satabilecekleri reel bir mala kavuşmakta, borçlu firmanın ise borçları eritilmektedir. Tabi ki barter firması da gerek borçlu firmadan borç temizleme nedeniyle gelir elde etmekte gerekse yüksek fiyatla alacaklılara sattığı konuttan dolayı kar elde etmektedir.

Bu durumdan en çok zarar görenler müteahhit ve alacaklılardır, zira müteahhit nakde sıkıştığı için neredeyse maliyetinden rakamlarla toplu satış yapmak zorunda kalmaktadır. Bu sayede elde ettiği nakit veya malzemeler ile inşaatını tamamlamayı hedeflemekte ancak karından büyük oranda vazgeçmektedir. Alacaklılar ise neredeyse iki katı pahalı aldıkları alacak karşılığı konutları ya piyasada iskontoyla satmakta ve asıl alacağından zarar etmekte veya alacağı kapatmak üzere değeri artsın diye beklemek zorunda kalmaktadır. Barter işlemlerinin asıl amacından uzaklaşarak tamamen bir finansal operasyon olarak kurgulanması nedeniyle standart barter işlemlerine piyasada şüpheyle yaklaşılmakta ve barter yapılan ürünler düşük kaliteli ve gereğinden yüksek fiyatlı olarak algılanmaktadır. Zaten çoğu kez bu operasyonlardan sağlanan barter malzemeler müteahhitin toplam iskontosunun bir parçası olarak görülmekte ve fiilien malzeme kullanımı çok sınırlı olmaktadır. Barter sektörünün gerçekten dünya standartlarında saygınlık kazanabilmesi için reel barter işlemleri ve finansal operasyonların ayrıştırılmasına ve kamununu işlemleri denetlemesine ihtiyaç vardır. Aksi halde bu sarmala giren müteahhitlerin batışa doğru yol aldıkları algısını değiştirmek mümkün olmayacaktır.